PAZARLIK: Bu kez "Milli Güvenlik Kurulu", yeni devlet ve garantiler dedi

Yayın Tarihi: 27/04/08 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

2008 sonunda Kıbrıs'ta Rumlarla anlaşma beklediğini açıklayan KKTC Cumhurbaşkanı M. A.Talat, şimdilerde bunun 2012'ye sarkacağını gözardı etmedi. Talat Ankara'da ASAM'da açıklamalar yaptı ve yetkililerle yaptığı görüşmelerde, eline Milli Güvenlik Kurulu kararı tutuşturuldu.Bu karar başlayan görüşmelerde Ankara'nın "kıpkırmızı çizgileri" olduğundan buraya aynen aktarmak istiyorum. İşte o karar:

"Kıbrıs'ta 21 Mart 2008 tarihinde başlayan yeni süreç, ayrıntılı olarak ele alınmıştır.Bu çerçevede Türkiye'nin Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşması çabalarını içtenlikle desteklediği, çözümün Ada'daki gerçekler temelinde, iki ayrı halkın ve iki demokrasinin varlığına dayanacağı, iki kesimliliğin, iki tarafın siyasi eşitliğinin, iki kurucu devletin eşit statüsünün ve yeni ortaklık devleti parametrelerinin korunmasının esas olduğu, Garanti ve İttifak Antlaşmaları'nın yürürlükte kalacağı vurgulanmıştır."

İşte görüşmelerde KKTC kanadının elindeki "Çalışma kuralları" budur. Hedef ise iki ayrı devletten, "Eşit, ortak, iki kesimli, iki halkın, iki demokrasinin varlığına dayalı 'Federal Kıb rıs Cumhuriyeti' oluşturmaktır.

Buna KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat, bir açılım getirdi. ASAM'daki önemli not şudur: "Pozisyonumuz İki Kurucu Devletten oluşan ve İki Halkın siyasi eşitliğine dayalı YENİ BİR ORTAKLIK DEVLETİDİR. Anlaşma noktasına ulaşıldığında KKTC'nin 24 saatliğine de olsa, hem Güney Kıbrıs, hem de Uluslararası Toplum tarafından tanınmasını istiyoruz". M.A.Talat ilk kez "KKTC'nin Tanınmasından" söz etmektedir.

24 saatlik de olsa "Tanınma hâli" yıllardan beri Denktaş tarafından savunulmakta idi. Bunun kaynağı ise Birleşmiş Milletlerin Kıbrıs'ta çözüm için oluşturduğu bir Komisyonda ortaya konan esaslardır.

Geldiğimiz nokta budur. "Masaya Annan Plânını süreceğiz" yollu M. A.Talat tarafından söylenen sözler, MGK kararı ise havada kalmaktadır. Annan Plânından alınan tek nokta, "Bakir doğum ve iki eşit Kurucu Devlettir". Gerisi çöpe atılmıştır. Annan Plânının koşulları ve haritasını artık kabul edecek %65'lik bir çoğunluk yoktur. Türk Halkı referandumdan sonra öğrendiği plâna bakarak kan ağlamaktadır. 125 bin Rumun kuzeye geleceğini ve güneydeki kendi malını yitirmeye ek olarak da kuzeyde elindeki tüm malların da Ruma geri verileceği ve karşılığında sosyal konuta razı olunacağını oylamadan sonra öğrenmişti...Şimdi Ruma göre de Annan Plânı çöptedir. KKTC'de ise bunun canlandırılmasını isteyenler çılgındırlar.

Hristofyas Atina'da, M.A.Talat da Ankara'da kırmızı çizgilerin ne olduğunu öğrendi.İş bunlara bakarak karar vermeye geldi. Hayâl bitti.
&&&
ŞEHİTLERİMİZ İÇİN "Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'ne" DAVA AÇILMALIDIR

Yıllarden beri uyutulan ve üzerine gidilmeyen bir konuyu halkın dikkatine getirmek istiyorum. Kıbrıs Rumu, taşınmaz malları için, içte ve dışta dava açarak tazminatlar koparırken,Türk Halkını yağmacılıkla suıçlarken, onları cinayetle suçlayacağımız yerde susup oturmamız ve Yönetimin de bunu dikkate almamasına artık son verilmelidir.

Gelmiş geçmiş KKTC iktidarları bunun sorumlusudurlar. Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarına oturan, başta Makarios ve şürekası, belgelerle kanıtlandığı gibi hem Cumhuriyeti yıkıp adayı Yunanistan'a bağlamak, yani enosis yapmak; hem de Türk Halkını yok etmek için "Akridas Plânını" hazırlamışlardı. Yani Devlet Başkanı, Meclis Başkanı, İçişleri Bakanı ve tüm Rum Bakanlar, Türk Halkını topluca öldürmek, katletmek, yoketmek için plânlar yapmışlar, çete oluşturmuşlar ve saldırmışlardır. Hatta bazıları "Komutan" olarak bu çetelerin b aşında görev yapmışlardır. Küçük Kaymaklı'da, Samsonla, Papadopulos'un omuz omuza, ellerinde tabancaları, Türk Okulundan çaldıkları Türk Bayrağı ile çekilmiş resimleri dünya basınında yer aldı...

Cinayetin belgesi hem Grivas'ın PATRİS gazetesinde; hem de, ilk Meclis Başkanlığı, daha sonra Devlet Başkanlığı ve yıllarca görüşmecilik yapan Kleridis'in anı kitabında söz konusu imha plânı, "Akridas Plânı" ismi altında yayınlanmıştır. Toplu cinayetin nasıl ve kimin tarafından işleneceği, nasıl organize edileceği orada kayıtlıdır.

Şimdi, 21 Aralık 1963 ile 1974'deki Kurtuluş günlerine kadar geçen sürede katledilen, kurşuna dizilen, diri diri toprağa gömülen ve dağa kaldırılıp katledilenlerin aileleri, önce KKTC'de, sonra Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'nde,daha sonra da Uluslararası Mahkemelerde dava açmalıdırlar. Kıyımı saptamalı ve "Kıbrıs Cumhuriyeti'nden" ve de bu kıyımı yapanlardan ve yaptıranlardan şahsen tazminat istemelidirler.

Bu girişim, adada Türke uygulanan yok etme plânını dünyaya anlatacaktır...Örgütler hareket etmeli, Hukukcularımız para almadan bu girişimi başlatmalıdırlar. Bunca yıl uyutulduk, artık Şehit ailelerini ayağa kaldırmalıyız...Cinayetler mahkeme kararlarına geçirilmelidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.