Çözüm mü? Rumun takkesi düştü, keli göründü!

Yayın Tarihi: 02/05/08 00:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

KKTC'de iktidarı elinde bulunduranlar, "Kırmızı çizgi" tanımazken, başta Hristofyas ve onun Dışişleri Bakanı Markos Kipriyanu, "Enosisin önünü tıkayacak hiçbir anlaşmaya yanaşmayacaklarını" açıkça ortaya koydular.Bunu Kilisenin başı tamamladı. Atina'da Karamanlis ve Bakoyanni de kalın duvarlar ördüler. Onların çizgileri belli ama KKTC'de ilk gün yazdığım gibi" kargaşa" sürmektedir.

Cumhurbaşkanı M.A.Talat "Rum basınındaki manipülâtif haberlere inanmayın" derken, ödüncü tutum sergilenmesine devam edildiği gözlemlenmektedir. Cumhurbaşkanı Temsilcisi Özdil Nami, "Annan Plânında Rumların istemedikleri maddeleri gözden geçirebileceklerini" açıklayarak pot kırdı. Daha önce de "Komitelerde üzerinde anlaşılan konuların derhal uygulanacağını" açıklamış ve bana göre büyük hata yapmıştı. Türkiye ve KKTC yıllarca "Bütünlüklü antlaşma" dedi. Hatta CTP bile yıllarca aynı sözcükle yatıp kalkttı. Şimdi ise Nami, CTP'nin bile ana kuralını mı çiğnemişti? Son açıklama ise Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, dostum Hasan Erçakıca'dan geldi. O da "Bakir doğum tartışılabilecek konulardan biri" deyiverdi. "İki Kurucu Devletten hareket ederek bakir doğumla Federal Kıbrıs Cumhuriyeti oluşturulması" tezi rafa mı kalkttı? Sıra "Garanti antlaşmaları" konusunu sulandırmaya mı geldi?

Tüm bunlardan KKTC Cumhurbaşkanı haberdar değil mi? Cumhurbaşkanı gerek Temsicilerinin ve gerekse Komitede görev alanların sorumluluklarını üzerine aldığını ve savundukları ile açıkladıklarının da kendi bilgisi dahilinde olacağını işaret etmişti. Şimdi ne oldu? Yukarıda işaret ettiklerinden haberdar olarak onay mı verdi? Karşı duruşu varsa niye bunaları düzeltmedi? Niye kamu oyuna savunduğunu açıklamadı?

Hâl böyle ise bana göre hem Nami'nin, hem de Erçakıca'nın açıklamalarının kaynağı KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat'ın kendisidir. Ya da açıklama yaparak "Kırmızı çizgilerini" Rumların yaptığı gibi kamuoyunun önüne koymalıdır. Çünkü geçmişte de Rumlar Sayın Denktaş'la "açıklama yapmamak " üzere görüşmeye oturdular, sonra da onlar bir yerlerde yalan-yanlış açıklama yaparak basını ve üçüncü ülkelerle Uluslararası örgütleri yanlarına çekmekte idiler.Türkiye ve KKTC, açıklama yaptığında da çok geç kalmakta idi.

Zamanın Rum Başkanı Kipriyanu'nun saygıdeğer ve sözüne güvenilir Dışişleri Bakanı Rolandis, yıllar içinde yaşananları kaleme aldı ve yayınladı. Ve de 15 kez BM ve diğer kaynaklardan gelen Kıbrıs çözüm önerilerinin tümünü, Rum Liderliğinin ve de Yunanistan'ın reddettiğini açıkladı.Tarihi gerçek budur. Ne var ki gerek KKTC içindeki papağanlar ve işbirlikçiler ve gerekse Rum ve Yunanlıların propaganda ağı, tarihi gerçekleri unutturacak kadar etkili oldular ve ortada "Redci" olarak Sayın Denktaş'ı ilân ettiler. Hatta Anna Plânı dönemindeki Karen Fogg'cular, Türkiye'de de bunu Televizyon ve gazetelerde öne sürerek Türk Ulusunu bile aldattılar.

Şimdi aynı oyuna mı geliyoruz? Yoksa KKTC'de bir kısım "güçler", bir yanda iktidar, bir yanda da muhalefet görüntüsü sergileyerek, aslında tam bir işbirliği içinde Ruma mı yanaşmaktadırlar? Bunun için mi Ruma ödün üstüne ödün açıklanmakta ve Cumhurbaşkanı da bunları reddetmemektedir? Biri bunun hesabını bu halka vermelidir.

Çünkü Rum ve Yunanlının tutumu çok nettir. Yeniden yaptıkları, açıklama karşısında kıpkırmızı çizgilerini buraya aktaralım:

1- "Kıbrıs Cumhuriyeti" yani "Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti", yerli yerinde duracak, çözüm bunun üzerine monte edilecektir. Bu "Cumhuriyetin" yok sayılması veya yıkılıp yeniden "Federal Kıbrıs Cumhuriyeti" oluşturulmasıdır. Yani "Bakir doğum" söz konusu değildir. Yani Kıbrıs Türkü buna yama yapılacaktır.(Erçakıca bunu da görüşmeye hazır olduklarını açıkladı)
2- 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmaları iptâl edilecektir. Çünkü Rumlara ve Yunanlılara göre, "Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti", AB üyeliğine kabul edildi ve de AB ülkeleri biri ötekinin garantörü olamazlarmış!(Yunanistan'dan açıklanan kırmızı çaput!)
3- "Türk askeri adadan çıkıp gitmelidir".(Rum ve Yunanlının kıpkırmızı çizgisidir ve de Yunan askerini kapsamamaktadır)
4- 1974'de Yunan darbesinden sonra yerinden olanlarla, BM Viyana antlaşması ile BM eliyle güneye taşınanların tümü, kuzeye, evlerine döneceklerdir.(Yani iki devletli, ya da iki kesimli, ya da iki bölgeli yapı yok olacaktır).
5- Rumlar mallarına sahip olacaklar,dönüş veya satış konusunu kendileri kararlaştıracaklardır. Oysa Güneyde malı olan Türklerin bu mallarına sahip olmaları söz konusu değildir.Yeter ki satışa karar versinler.(Birçok aymaz da vatan toprağını satmaya başladı.Kuzeyde ve malı avantaya getirme çabası içindedirler. Bilmiyorlar ki yarın satış listelerini Rum ortaya koyacak ve de kuzeyde eşdeğer mal alanlar açıkta kalacaklardır.)(Bir de Rumun malını alıp da ona buna satıp avanta gelir sağlayan tufeyliler vardır ki, kalkıp KKTC'yi savunanlara ahkâm kesmektedirler.)

Son tablo budur. İçteki işbirlikçilerin davul zurna çalarak sınrrlarımızı delmeye devam etmeleri, ürünlerimizi güneyde Rum tüccar aracılığıyla ihraç etmeleri ve limanlarımızı yasak liman konumuna itmeleri, ucuza japon arabası alma bahanesi ile artık Güneyden araç satın almanın ve Ruma veregi vermenin moda haline gelmek üzere olduğu, kuzeyde inşatların durma noktasına geldiği, kuzeyde esnafın siftah edemez ve de borç batağına düştüğü apaçık ortadadır. Bu Rumun görüşme sürecini uzatmak yoluyla, KKTC'yi ve halkını çökertme oyunudur. CTP kurmayları, AKEL ile elele verdikleri günden beri kaybeden, KKTC ve KKTC Halkı oldu. Çıkınız çarşıya ve esnafla konuşunuz. Çıkıp gidip inşaat sektörünü inceleyiniz. Direk ithalâtın dibe vurduğunu, banka kredilerinin ve de kart kredilerinin ödenemez duruma geldği apaçık ortadadır...

Kıbrıs Rumu, tepe tepe Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti kimliği ile 1960 statüsünü kullanmakta, AKEL kuzeye hastalık yaymakta, CTP'yi bile bölmektedir. Nutuklarla halkımızın daha fazla aldatılmasına göz yumulmasının hata olduğunu söyleyenler ezici çoğunluktadır. Öyle olmasa 24 Nisan Rederandumun yıldönümünde halkı meydanlara toplayarak halktan onay alırlardı...Toplanamadılar bile...Çünkü halk arkalarında değil.

KKTC'de erken seçim kaçınılmaz oldu. Halka yeniden karar verme olanağı tanınmalıdır. Çünkü CTP-AKEL ekseninde büyük bölümü "Gizli" sürdürülmekte olan görüşmeler, Kıbrıs Türk Halkını arkadan hançerlemiştir. KKTC ekonomisi, yıkıma taşınmıştır. Günlük vaadlerle,hayâli antlaşmalarla, halkın gözü artık bağlanamıyor. KKTC Cumhurbaşkanının yetkisiz olarak yaptığı girişimlere de bakarak, buna son verilmesi gerektiğine inanmaktayız.

Bazı işbirlikçilerin dediği gibi "Önce sen anlaş, sonra halka gidersin;kimseyi dinleme" diye böbürlenmeleri, kendi rezilliklerini örtmek için ve de kıçlarına yedikleri tekmenin acısı içinde söylenmiş sözlerdir. Geçerliği yoktur.

Geldiğimiz noktada, böyle kalıcı bir anlaşma için erken seçim ve de halktan yeniden yetki almak zorunludur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.