Biz BM'den arabulucu mu talep ettik?

Yayın Tarihi: 10/05/08 00:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, "tedirgin olduğunu" söylediği anda olayı daha fazla önemsedim ve gelişmeleri detayına kadar incelemeye karar verdim. KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat'ın, KKTC Meclisinden yetki almasının ve Meclise bilgi vermesinin gerekliliği üzerinde günlerce durduğumu anımsıyorum. 21 Mart toplantısı ve sonuçlarının Meclise yansıtılması ve Komisyonların oluşumu ve de görev saptamasının Meclisce yapılması gerekmekte idi. Geçmişte Cumhurbaşkanı Denktaş'a olmadık sözleri söyleyenler, anımsarlarsa Denktaş defalarca Meclise gitti, bilgileri,temasları açıkladı,tartıştı ve de yetki aldı.

M.A.Talat'ın, ilk kez konu hakkında Meclise bilgi verdiğini haberlerden öğrendik. Açıklamaları not ettik. Elbette basın mensubu olmanın avantajlarını da kullanarak daha da geniş bilgiye ulaştık. Bu noktadan sonra Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş'tan da öte tedirginlik içinde olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Bildiklerim, işittiklerim ve ulaştıklarım bana hâlâ daha kargaşanın devam ettiğini, bunca yıllık Ulusal davanın rüzgârın esintisine bırakıldığını,ya da önceden saptanan ama halktan gizlenen bir hedefe doğru itildiğine tanığız.

DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, "Dinlediklerim beni ürküttü" dedi. Ek açıklamada da şunları ekledi: "Şu anda görüşmeleri götüren ekip, CTP aile fotografını ortaya koymaktadır. CTP dışındaki kesimlerin hassasiyetleri eğer göz önünde bulundurulmuyorsa; görüşmelerde yansıtılmıyorsa günün sonunda bizden olanlar ve olmayanların, iç çatışmasına kadar götürebilecek bir durum hasıl olabilir"...

TDP Milletvekili Akıncı ise çok net olarak "Cumhurbaşkanı basında bilinen ve konuşulanları anlattı. Çok mahrem bilgiler aldığımız kanaatinde değilim" dedi. Akıncıya göre Marttan itibaren yaşananların bir özeti yapıldı.

Değerlendirme yaparsak; Meclise yeterli bilgi verilmedi. Basında olanların özeti yapıldı. Meclisten yetki alınmadı.Olay CTP ailesi içine kapanmış bir çalışma olarak görülüyor ve de bu durum ileride çatışmaya yol açacaktır. Komisyonlarda görev yapanların karar veremeyecekleri açıklanmış ancak bu komitelerde, Rumlarla karşılıklı olarak "pozisyoın" saptaması yapılmakta imiş. Yani Rum basını da hedefini göstermektedir. Bizimkilerse Annan Plânını baz alarak, Ruma nasıl ödün vereceklerini konuşacaklarını açıklıyorlar. Biz bunu da basından öğreniyoruz.

Olayın çarpıcı yanı, KKTC Cumhurbaşkanının, Birleşmiş Milletlerden "Arabulucu" atanmasını istemiş olmasıdır. Yani iki lider görüşecek,sonuca gidecek derken ve hatta Atina ve Güney Lefkoşa'dan "Türkiye karışmasın(Yunanistan demediler) " dendiği hâlde, şimdi KKTC'de iktidarı elinde bulunduranlar, arabulucu atanmasına razı oldular.

Bu konuya ileriki günlerde döneceğim. Çünkü ben de aldığımız bilgilerden huzursuzum. İşler bilinerek mi bu hâle sokulamaktadır? Bize tuzak mu kuruluyor? İzlemek ve tepki koymak duurmundayız. &&&

KIBRIS TÜRK MİLLİ KONSEYİ BİLDİRİSİ

Ulusal dava konusunda işler iyi gitmediği için her kademede faaliyet yapılmaktadır. Bu kaçınılmazdır. Geleceğimizi ve davamızı sadece Siyasal Partilere emanet edemeyeceğimiz açıktır. Kaldı ki bu Partiler artık makam kavgasından başka işlev sergilemektedirler. İşte bu sırada "Milli(varoluş) Konseyi" bildirisi ortaya çıktı. Elbette "Milli Güçler" varolma savaşında yerlerini alacaklardır. Basında kırpılan söz konusu bildiriyi aynen yayınlıyorum:

"Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve özgürlükleri için savaşım vermiş Büyük Türk ulusunun ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkının yüz elli yıllık soylu mücadelesi bugünlerde en kritik aşamadan geçmektedir.
Vatanımız Yunan emperyalizminin yazılı çizili kalıbı olan "MEGALİ İDEA" nın hedefidir. Güneydeki Rum Meclisinde 1967 yılında "AKEL" Partisi öncülüğünde alınan "ENOSİS" kararı halen yürürlüktedir.
Mücadelemizin en büyük kazanımı olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin "Birleşik Kıbrıs" saplantısı uğruna tasfiyesine izin vermemek Kıbrıs Türk halkının Ada üzerindeki iki eşit ulusal halktan biri olarak hak ve çıkarlarını korumak, Aziz Anavatan Türkiye'nin Ada üzerindeki hak ve çıkarlarını savunmak,
Kıbrıs Türk halkının her türlü iç ve dış baskılar karşısında ulusal direniş refleksini canlı tutmak ve bir daha 21 Aralık kanlı NOEL katliamları ile karşı karşıya gelmemek ve 24 Nisan 2004 benzeri bir vahim yanılgıya düşmesine izin vermemek maksadıyla Halkımızı bilinçlendirmek ve hazırlık düzeyini yükseltmek üzere Kıbrıs Türk halkı olarak insiyatif üstlenerek 29 Nisan 2008 tarihinde MİLLİ VAROLUŞ KONSEYİ kurulmuştur.
MVK. Kıbrıs konusunda devam etmekte olan müzakereler sürecinde ve bu bağlamdaki her türlü iç ve dış dayatmalar karşısında aşağıdaki Kırmızı Çizgileri her ne pahasına olursa olsun ödünsüz bir şekilde savunacaktır:
1- iki eşit, egemen, kendi kaderini tayin etme hakkına sahip HALK'ın varlığı,
2- İki egemen DEVLET'in eşitliği (Bir anlaşma halinde dahi KKTC'nin isim, sıfat ve sembolleri ile anlaşmanın Türk tarafını teşkil etmesi),
3- Sulandırılmamış iki kesimlilik, Serbest Dolaşım ve Serbest Yerleşim haklarının yasalarla tahdidi ve bu konularda AB'den anlaşmanın ayrılmaz bütünü olacak kalıcı derogasyonlar alınması,
4- Türkiye'nin etkin ve fiili Garantisinin (Tek Taraflı Müdahale Hakkı Dahil) devamı (Adada Konuşlanmaya Devam Edecek Türk ve Yunan Kuvvetlerinin seviyesinin güncellenmesi),
5- Olası bir anlaşmanın AB'nin birincil hukuku olarak kabulü (Anlaşmanın AB veya diğer Uluslar arası Hukuk Kuruluşları önünde dava konusu yapılamaması),
6- Kıbrıs Türk tarafının AB üyeliğinin tam tahakkukunun Türkiye'nin tam üyeliğine eş zamanlanması ancak o zamana kadar AB ile uyum çalışmalarının Türkiye'ninkilere paralel olarak sürdürülmesi,
7- Bütünlüklü ve yaşayabilir bir çözüm sağlamak (parça parça çözüm çabalarından kaçınılması),
8- Olası anlaşmanın iki halk tarafından ayrı ayrı referandumlarda onaylanması,
9-Mülkiyet konularının global olarak ele alınması, takas ve tazminatlarla halli ve dava konularının askıya alınması,
10- KKTC vatandaşlarının doğum yerlerine göre ayırıma tabi tutulmasının ve bu konuda Annan Planında öngörülenleri çağrıştıracak düzenlemelere gidilmesinin hiçbir koşul altında kabul edilmemesi.
Bu Kırmızı Çizgilerimize "EVET" demek, Kıbrıs'ta Kıbrıs Türk halkının varlığının onurlu duruşunun temelidir.
MVK. KKTC sathındaki örgütlenmesini sürdürmektedir. MVK'nin siyasal gelişmelere ilişkin görüşleri müteakip bildirilerle duyurulacaktır.
Anavatan Türkiye'nin güvencesi ve Devletinin çatısı altında özgür, onurlu ve güvenli bir yaşam ve gelecek için mücadele eden Kıbrıs Türk halkına ve uluslararası kamuoyuna saygı ile duyurulur.
MİLLİ VAROLUŞ KONSEYİ Merkez Kurulu"

NOT: Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde, demokratik çark çalıştırıldı. Prof Ufuk Taneri, Rektör seçildi. İki noktada mutluluğum vardır. Birincisi Üniversitemizde seçime başvurulması; bunu sağlayanları kutlarım. İkincisi, Atatürk ilke ve devrimlerinin bekçisi Kıbrıs Türk Halkı, ilk bayan Rektörünü seçti. Çalışkanlığı ve başarısının yurt dışına taştığını bildiğimiz değerli Ufuk Taneri'yi gönülden kutlarım. Geriye kalanlara Ona destek olup artık DAÜ'de başarıyı yakalamak düşmektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.