İki halkı da ateşe atmayalım
Makarios'tan sonra Rum Başkanlık koltuğuna oturan Kipriyanu, azılı bir Türk karşıtı ve uslanmaz bir "Enosisci" idi. Onun Dışişleri Bakanı Rolandis ise bu adada Türk Halkına da yer olduğunu, barışın bu yolla korunabileceğini savunan bir politik kişiliğe sahipti. Geçtiğimiz günlerde yazdığı bir inceleme yazısında, Rum Halkına ve Yunanistan'a 15 kez çözüm plânı önerildiğini ve reddettiklerini açıklayacak kadar da yürekli olduğunu kanıtladı.
Türkiye'de bazı kalemler, AK Parti Hükümeti ve KKTC'de Denktaş karşıtlarının, her barış girişimini ve de plânını "Rauf Denktaş'ın reddettiğini" yazacak,söyleyecek ve kötüleyecek kadar ileri gittiklerini anımsayalım. Bu tutum Rolandis'in açıkladığı gerçeklere ters düşmektedir.
Rum ve Yunanlı niçin masaya konan plânları ve çözüm önerilerini reddetmektedir? Aramızdaki bazı safdiller, peşinen reddetseler de Yunan Ulusunun yayılma Stratejisinin bu aşamasında "Kıbrıs" vardır. Daha sonra neyin olduğu Yunan Yayılmacılığını özetleyen haritalarda görülebilir. Örneğin Istanbul'daki Heybeli adadaki çiyan yuvası olan Ruhban Okulunun yeniden açılması bu araya araya sıkıştırılan hedeflerden biridir. Bunun da oluşumunu şimdilerde AB yüklenmiştir.Çünkü Türkiye'deki iktidar neredeyse Osmanlının son dönemindeki zafiyet içindedir.
Kıbrıs konusunda çözüm diye yola çıkan "İki Yoldaş", etrafa yarın sabah anlaşmakta olduklarını söylerken, ertesi gün, henüz işlerin tamam olmadığını da söyleyecek kadar pişkindirler. Çünkü ipler Hristofyas'ın elinde değildir. Gittiği Atina'da bu oyunda kendisine biçilen rolü anlattılar ve ne söyleyeceğini de ezberlettiler. Hatta Hristofyas'a orada iken süflör gibi yineleyerek kesinleştirdiler. Ama hedefin "Enosis" olduğunu, yarım yamalak bir anlaşma ile Türklerin merkezi yönetime, eşit ve ortak yapılamayacağı, Türklere ait bölge, eyalet veya devlet olamayacağı, Türk Ortdusunun adada kalamayacağı, Garanti antlaşmalarına gerek olmadığını ve Türkiye'nin tek yanlı müdahâle hakkının asla kabul edilemyeceği de önüne yazılı ve imzalı olarak kondu.
İşte Hristofyas' a biçilen rol budur. O bu rolü aşamaz, dışına çıkamaz, Sosyalist ayaklarına yatarak, İngiliz Üslerinin kaldırılmasını talep edemez...İşte bunun için Hristofyas Komitelerde ilerleme olmadığını, anlaşma umuduna raslanmaıdğını açıklayarak ikili görüşmede de sonuç alınamayacağına yer yapmaktadır.
KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat ve Başbakan Soyer ise Komitelerdeki çalışmalardan memnun olduklarını, görüşmelerden sonuç alınacağını açık açık söylemektedir. Hatta ikili görüşmenin ertelenmesine de razı değiller.
Bu son hafta, M.A.Talat, Hristofyas,Başbakan Soyer, Rum Dışişleir Bakanı Markos Kipriyanu ve KKTC'deki işbirlikçi tayfasının yaptıkları açıklamaları ve Rum basınında ortaya konan açıklama, haber ve yorumları, ard arda koyarak sonuç çıkarmaya çaba harcadım.
"Kıbrıslılaırn Sesi" diye ortaya çıkan bir grubun takıntısı Türkiye. İşte saçma sapan açıklamalarındaki ara sözcükler: "Türkiye Hükümetine Kıbrıs ile ilgili soğuk savaş stratejileri penceresinden bakmaktan vazgeçerek çözüm çabalarına Avrupai bir bakış açısı ile yaklaşması çağrısı yapıyoruz". Breh breh!!! Bu dangalakça bir açıklamadır. Yunanlının yediği haltları gözardı etmek, AB yetkililerinin Kıbrıs Türk Halkına dayattıklarına bakmamak ve sürekli olarak Türkiye'yi suçlamak, bunların özel misyonudur. Teslimiyetciler için sınır yoktur deyip geçelim.
Hristofyas ise KKTC'de iktidar olanları yalanlamaktadır."KIBRIS" gazetesinde Başaran Düzgün ile yapılan söyleşi yayınlandı. Orada Hristofyas'ın ortaya koyduğu oyun açıktır. Daha fazla ödün için ayak sürümektedir.Açık açık bir anlaşmaya yakın olunmadığını ortaya koymakta ve tuzak kurmaktadır.
O hâlde KKTC'dfe iktidarı elinde bulunduranların yapmak istedikleri nedir? Ortada olmayan yakınlığı inkâr ederek, kiminle anlaşma peşindedirler? Açık sonuç, Yoldaş Hristofyas anlaşma beklememektedir. Ödün beklemektedir. Geçmişte alınanların üstüne yenilerini koymanın peşindedir. Kıbrıs Türk Halkını solcu ayaklaırna yatarak okşamak ve yama yapmak niyetindedir.
Bir haftalık bilânço, KKTC'de işlerin iyi gitmediğini göstermektedir. Gidiş hâlâ tehlikelidir. Onun için uyanık olmak, her adımı incelemek ve her adımı izlemek gerekmektedir.Ben iki halkı da ateşe atmayalım derim.Balkanklarda ayrılmak tercih edildi ve barış sağlandı. Güvence geldi. Kıbrıs'ta yeniden emperyalizmin oyununa gelmeyelim. Burada birleşerek ortaya konacak devlet yoktur. Bu halkı yeniden kırdırmayalım. En iyi barış, iki devletli yaşamak ve bu yolla işbirliği yapmaktır. Kimsenin bu halkı ateşe atmaya hakkı yoktur.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.