Hristofyas kimdir,nerede durmaktadır?

Yayın Tarihi: 21/05/08 00:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Önce kendi değerlendirmemi yapacak ve sonra bizim dışımızda AB HABER ve Türk Basınındaki bazı yazarların değerlendirmelerini aktaracağım.Yani domuzuna sorun sunmadığımızı herkes anlamalıdır. "Yoldaş" ayaklarına yatarak AKEL Lideri ile Kıbrıs Türkünün çıkarlarını korumaya kalkmanın da ne kadar hata olduğunu bugünkü Cumhurtbaşkanı ve de iktidar artık anlamalıdır.

Önce Kıbrıs'ta lâf ola çalışmalara başlatılırken, Avrupa Parlâmentosu'daki gelişmelerle girişi yapayım. AP,Genel Kurulu Türkiye raporunu ele aldı.

Geçen ay Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu'nda görüşülerek 2'ye karşı 53 oyla kabul edilmişti. Taslak rapora verilen 28 değişiklik önergesinin önemli bir bölümünü oluşturuyor.Heybeliada Ruhban Okulu'nun bir an önce açılması ve patriğin ekümenik sıfatını kullanmasına izin verilmesi, Türk askerinin Kıbrıs'tan çıkması,Türkiye'nin Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'ne limanlarını açması ve de Kıbrıs'ta başlayan görüşmelere müdahale etmemesi de raporda öne çıkan unsurlar arasında yer alıyor.Yani Talat'ı ve Komisyonlarını masada bırakarak AB'ye koşan Hristofyas ve Rum-Yunan lobisi zaferini kutlamaktadır. Burada Yunanistan ve Hristofyas Yönetimininin sürekli olarak Türkiye suçlamalarının yeri olduğu açıktır.

Uluslararası son gelişmeye değindikten sonra şu "Hristofyas" ucubesine kimin nasıl baktığını da masaya yatıralım.Güneye baktığımızda Rum basınının ve Rum Parti sözcülerinin "Rum Ulusal Konsey "kararlarını uyguladıklarına tanık oluyoruz. Yani sürekli olarak Türkiye'yi suçlamak,Türk Ordusunun adadan çıkışını gündemde tutmak, kuzeyin kolonileştirildiğini söyleyerek, Güneydeki 500 bin yabancı nufusu unutturmak ve Garanti antlaşmalarından bir an önce arınmak ortak paydalarıdır.Geçtiğimiz haftada da bunu gündemde tutmayı başardılar.
Rum basınında ortak dil şunu söylemektedir: "Dimitris Hristofyas'ın seçilmesinden bu yana, işgalci Türkiye ve vatandaşlarımız Kıbrıslı Türkler arasında açık farklılaşmalar vardır.

Eğer Türkiye Kıbrıslı Türkleri Kıbrıslı Rumlarla müzakere yapması için özgür bırakırsa, o zaman 'Kıbrıslılardan gelecek Kıbrıslılar için' olacak çözüm kolay bulunacak şeklindeki tez, Kıbrıs Türk lideri Talat'ı rahatsız ediyor. Kıbrıs Türk lideri Talat, uluslararası faktörün baskılarını hissederek, gelecek Haziran ayındaki doğrudan müzakerelerin başlamasında ısrar ederek izlenimleri dağıtmaya çalışıyor. Buna karşılık, Dimitris Hristofyas diyalog başlamadan önce teknik komitelerin ve çalışma gruplarının ilerlemesinde ısrar ederek sabit duruyor."

Burada Kıbrıs Türk Halkının özgür olmadığı,Türkiye'nin baskısı altında tutulduğu, bu yüzden çözüm bulunamadığı, oysa birçok Türkün kendilerine kadar ulaşarak çözüm istediklerini ortaya koyduklarını hergün yazıp Rum Halkına sunmaktadırlar. Bu, geçmişte "KKTC topraklarında Türkler işsiz ve açtırlar masalının" devamıdır.

Şimdi davet üzerine Hristofyas'la görüşen Türk basın mensuplarının bazılarının izlenimlerini ve bulgularını aktarayım. İşte "AB HABER'in" değerlendirmesi: "Hristofyas çözümsüzlüğü Talat'ın üzerine yıkmak için mi müzakere yapıyor? ABHaber, son aylarda Kıbrıs'ta Türk ve Rum liderlerin çözüm için ortaya koyduğu iyi niyet beyanının arka planını mercek altına aldı. .ABHaber, işte üzerinde esas tartışılması gereken konuyu gündeme getiriyor. Hristofyas siyasi eşitlik ve çift taraflılığı kabul ediyor mu? AB ve Türk gözlemcilere göre bu konuda Hristofyas'ın net görüşünü ortaya koymadan yapılan görüşmeler "biz çözüm istiyoruz karşı taraf istemiyor" şeklinde oluyor".

''İlk önce Talat ve Hristofyas siyasi temel konular hakkında (siyasi eşitlik ve iki taraflık) üzerinde uzlaşması lazım. Görüşmelerin ilk etabı bu olmalı. İki kesimlilik, siyasi eşitlik gibi bu temel prensipler üzerinde anlaşma olmadan yapılan müzakereler boşuna zaman harcamadan başka bir şey değil. Adadaki çoğunluk azınlığın siyasi eşitliğini kabul edecek. Rumlar bunu hiç bir zaman kabul etmediler. Kıbrıs sorununun temeli bu. İki kesimlilik, siyasi eşitlilik kabul edilmeden hiç bir şey olmaz. Kıbrıs'ta temel sorun siyasi eşitlik. Bunlar kabul edilmeden Rumların öne sürdüğü yerleşikler, sorunun Türkiye'den kaynaklandığı iddiası veya adanın askersizleştirilmesi gibi konular çözüm istenmediğinin kanıtı."

"Çünkü Rumlar daha müzakere masasına oturmadan (göçmen)yerleşik sorununu gündeme getiriyorlar, bunlar asıl değil tali konular. Amaç dikkatleri başka tarafa çekmek ve çözüme varılmasını dolaylı yollara saparak engellemek. Türk tarafındaki yerleşiklerden daha fazla Rum tarafında yerleşik var. Örneğin başını Rus,Sırpların çektiği 60 bine yakın insana Rum vatandaşlığı verilmiş durumda.100 binin üstünde Yunan vatandaşı Kıbrıs vatandaşı olmuş durumda. Kıbrıs Rum tarafına yerleştirilen Yunan Pontus'lunun sayıları ise tam olarak bilinmiyor."

Hristofyas'ı ziyaret eden basın mensupları arasında bulunan Radikal gazetesi yazarı Erdal Güven "Kıbrıs gezisinin düşündürdüklerini" yazdı. Oradaki ana noktaları işaret etmek isterim:
"Papadopulos'un yerine Hristofyas'ın seçilmesiyle adada ve uluslararası camiada çözüm yönünde esmeye başlayan iyimserlik rüzgârı çok geçmeden durulabilir Türk tarafı, son dönemdeki hayal kırıklığı ve heyecan kaybına rağmen genel olarak çözüm yönündeki iradesini koruyor. Sorun Rum tarafında. Evet, Hristofyas'ın Papadopulos'la kıyas götürmeyecek bir dili ve üslubu var, bazı meselelerde selefine göre çok daha esnek ve yapıcı, ancak nihai tahlilde çözüm önünde engel olarak ortaya sürdüğü gerekçeler inandırıcılığına gölge düşürüyor. Papadopulos'la kıyaslanamayacak bir huyu daha var Hristofyas'ın: Selefi gayet netti, kendisi hayli ikircikli".

" Hristofyas'la görüşmemizdi. Kendisini üç saate yakın dinledikten sonra daha önce de dile getirdiğim yargım pekişti: Hristofyas'tan, Simitis olmaz. Rum lider, eski Yunan Başbakanı gibi bir vizyoner değil. Simitis, Yunanistan'ın Türkiye'ye bakışını hem de stratejik olarak değiştirmişti. Hristofyas 'büyük resim'e odaklanabilen o 'çapta' bir lider portresi çizmiyor".

.
"Hristofyas'ı dinleyince nihai amacının Kıbrıs sorununu çözmek değil, Türkiye'nin Kıbrıs'taki askeri varlığını ve müdahale hakkını sona erdirmek olduğunu düşünüyor insan; neden-sonuç bağlantısını tersten kuruyor, arabayı atların önüne koşuyor gibi.

Rum liderin tam kavrayamamış göründüğü ya da kavramak istemediği bir gerçek daha var: Kıbrıs sorunu, ancak dört anahtarla açılabilecek bir kilittir ve Hristofyas ister kabul etsin ister etmesin, Türkiye'nin elindeki anahtar girmeden o kilit açılmaz".

"Hristofyas'ın çözümün önünde engel olarak öne sürdüğü ve ısrarla üzerinde durduğu Türkiye'nin askeri varlığı ve müdahale hakkı, 'bakir doğum' kavramı, BM'nin hakemlik rolü, 'boğucu' takvimler, Türk tarafının 'iki devlet iki halk' söylemi vb. doğrusunu isterseniz bahaneden başka şey değil..."

İşte bizim ötemizdeki yazarların bulguları. Bunu gerçeğin ne olduğuna kanıt olsun diye aktardım. Hristofyas'a umut bağlayarak "Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'ne" geçerek bizi arkadan hançerleyenlerin sonuçta ortada kalacaklarını bu yolla kanıtlamaktayız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.