Talat, Anayasa'ya rağmen bu kararı alma yetkisi yoktur

Yayın Tarihi: 25/05/08 00:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Dünden itibaren bu sütûnda yazdıklarım,birbirine bağlı kabul edilerek okunmalıdır.Çünkü Talat-Hristofyas'ın 23 Mayıs mutabakatı ile KKTC tecavüze uğramış ve Anayasa çiğnenmiştir. Yoldaş Hristofyas, yasa dışı Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'ni her ne pahasına olursa olsun savunmuş, devletinin devamını ve makamını korumuş, oysa M.A. Talat, Anayasa ile sınırlandırılmış bulunan yetkisini aşarak kötüye kullanmış ve "KKTC'nin ortadan kaldırılmasını" kabul etmiştir. Anayasa ve Meclis hiçe sayılmıştır.Meclisin bile olmayan yetkisini Sayın Talat kötüye kullanmıştır.

Bu andan itibaren yapılması gereken,Meclise bilgi vermek ve seçimleri yenilemektir. Çünkü kimse Anayasaya dayanmayan herhangi bir yetkiyi kullanamaz. Kaldı ki halktan da böyle bir yetki alınmamıştır. Bu halk, sadece KKTC'nin ilânında, Anayasanın "Başlangıç" bölümünde belirtilen Self Determinasyon hakkını kullanmış," 21 Aralık 1963 tarihinden sonra bütün organları,yasa dışı yollarla Kıbrıs Rumlarının tekeline giren, oluşum biçimi yanında ,izlediği politikalarla sadece Kıbrıs Rumlarının devleti hâline gelen, Pan-Helenist yayılmacılığa hızmet eden, ırkçı ve ayrımcı düşünce ve eylemlerle andlaşmaları ve Anayasa esaslarından tamamıyla ayrılarak, meşruluğunu yitirmiş bulunan Kıbrıs Cumhuriyeti karşısında, kendi kaderini tayin etme hak ve özgürlüğünü kullanarak, dünya ve tarih önünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletini ilân etmiştir". "Bunu egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olarak Kıbrıs Türk Halkı yapmıştır."

Bu Anayasanın birinci maddesi, ikinci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ve üçüncü maddesinde yer alan kurallar hiçbir şekilde teklif edilemez ve değiştirilemez. Unutulmasın ki Kurucu Meclisce kabul edilen bu Anayasa, daha sonra Halkın ezici çoğunluğuyla onaylanmış ve yürürlüğe konmuştur. O günden beri de değiştirilmemiştir. Dolayısıyla bu Anayasa yürürlükte olduğu sürece, iktidara geldim diyen, ne KKTC Cumhurbaşkanı, ne Meclis, ne de Hükümet veya başka makam, bu Anayasa'ya rağmen karar alamaz ve uygulayamaz.

Oysa 23 Mayıs günü ortaya konan Talat-Hristofyas mutabakatı, KKTC'ye, KKTC Anayasa'sına,Kıbrıs Türk Halkının egemenlik haklarına tam bir saldırıdır ve geçerliği yoktur. Bu, savaşı kaybeden tarafın teslimiyet belgesidir; ki biz bu konumda değiliz, olamayız. Bu silâh zoruyla Kıbrıs Türk Halkına plânlı jenosit uygulayan Rum Yönetimi aklamaktadır. Her makam bunu bin kez düşünmeli ve kendine gelmelidir.Çünkü bu makamlar Anayasa'ya ve Kıbrıs Türkünün egemenlik hakkına rağmen karar alıp uygulamaya kalkarlarsa, buna uymamak ve hatta başkaldırmak bir haktır.

&&&

TÜRKİYE gelişmelerden memnun değildir.Yayınlanan bildirinin içeriği bunu yansıtmaktadır. Yapılan açıklamayı tersten okuyarak haber başlığı yapanlar halkı yanıltmaktadırlar. İşte Türkiye'nin tavrı:
"Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı M.A.Talat ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hrşstofyas'ın BM'nin Kıbrıs'taki Özel Temsilcisinin ev sahipliğinde görüşmesini memnuniyetle karşılamıştır.Türkiye, adada 21 Mart 2008 tarihinde başlayan hazırlık sürecini desteklemekte ve Kıbrıs'ta yerleşmiş BM parametreleri olan İKİ KESİMLİLİK, SİYASİ EŞİTLİK VE İKİ KURUCU DEVLETİN eşit statüsüne dayanan YENİ ORTAKLIK DEVLETİ kurulması amacıyla, kapsamlı ve adil bir çözüme ulaşılması için iki Liderin, BM Genel Sekreterinin iyi niyet misyonu çerçevesinde, en kısa zamanda, doğrudan müzakerelere başlamasını beklemektedir."

Burada dikkat edilmesi gereken şunlardır:
1.Türkiye,BM kararları dememekte,BM Genel Sekreterinin iyi niyet misyonu ile ortaya çıkan parametreleri işaret etmektedir.

2.Buna dayalı olarak YENİ ORTAKLIK oluşturulmaıs gerektiğini apaçık ortaya koymaktadır.

3.Ve de 23 Mayıs'ı bir son ve sonuç olarak algılamamakta,"En kısa zamanda doğrudan müzakerelere geçilmesini" beklemektedir.


Oysa erteleme ile ortaya çıkan şudur: Hristofyas'la, temel unsurlar ele alınmış ve Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti'nin yerini pekiştiren ama KKTC'yi ortadan kaldıran mutabakat M.A.Talat tarafından kabul edilmiştir. Türkiye'nin açıklamasında bunların görüşme safhasında ele alınması ve bakir doğumla yeni bir ortaklık devleti oluşturulması vardır.

&&&

Oysa Papadopulos-Hristofyas tartışması, bir gerçeği daha ortaya çıkarmıştır. Rum Liderliği kapının bakir doğuma açık olmadığını savunmakta ve ileride bakir doğum isteminin Türk tarafından gelmesi halinde de, "Uluslararası alanda destek bulamayacağı ve AB yapısı içinde bunun mümkün olmadığı" şeklinde değerlendirilmektedir. Yani Rumun anlayışında, "İki egemen kurucu devlet" yoktur. Annan Plânının bu dünyada tek savunucusu da CTP ve M.A.Talat olduğuna göre, orada da eşit-egemen kurucu devlet söz konusu olmadığı ve bunun yerine " Eyalet yetkilerine sahip kurucu devletler" olduğu açıktır. Hristofyas, M.A.Talat'ı bizi bu zayıf noktadan vurdu ve vurmayı sürdürecektir.Ne var ki Talat da bundan memnundur.

&&&

Milli Mücadele Lideri Denktaş, "Biz bu durumda kan ağlayacağız. Rumlar milli davalarından bir santim vazgeçmemişlerdir. Kıbrıs'taki Lidere "Biz böyle açıkladık ama sen istediğin gibi yap" denmemelidir. Denmişse büyük günah ve hata işlenmiştir. Çünkü bu yola gidilirse, bir süre sonra Türkiye'nin en önemli hakkı olan garantörlük de ortadan kalkmış olacaktır. Lozan delinmiş olacaktır. Kıbrıs kısa zamanda Yunanlı tarafından zapt olacaktır.Allah hiçbirimize o günleri göstermesin" dedi.

&&&

"Ortak bir hedef ve ortak bir vizyon üzerinde" Rumlarla anlaşıldığını itiraf eden bugünkü iktidar, Kıbrıs Türkünün Milli davasını gömmektedir. Milli Güçler, artık toparlanmalı ve tehlikeyi görerek hareket etmelidir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.