Al sana Birleşmiş Milletler şemsiyesi!

Yayın Tarihi: 15/06/08 00:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Biz bu Birleşmiş Milletler semsiyesinin ne kadar dayanıksız olduğunu ve en basit yağışta ne kadar su kaçırdığını gördük, yaşadık, BM Barış Gücü'nün gözleminde binlerce Şehit vererek öğrendik. Bugün o Şehitlerimiz kuyulardan çıkarılmaktadır ki bu, Birleşmiş Milletlerin yüzkarasıdır. Bosna'da Sreprenica'da 110 bin Şehidin Avrupa Birliği'nin yüzkarası olduğu gibi...

45 yıldır Kıbrıs Türkünün hakkını, hukukunu ayaklar altına alan 4 Mart 1964 tarihli rezil kararı yürürlükte tutan Birleşmiş Milletler, Kıbrıs Türkünün insanlık dışı ambargolar altında ezilmesine kulak tıkamış,"Annan Plânını dayatarak" yaptığı rezillik yetmiyormuş gibi referandumun sonucunu Güvenlik Konseyinde karara dönüştürmeyerek,ambargonun kaldırılması konusunda Genel Sekreter tarafından yapılan açıklamaları dikkate almamış ve şimdi de "Kıbrıs Türkünü" yok sayan yeni kararla bizi dışlamıştır.

KKTC'de iktidarı elinde bulunduranların, sınırın öte tarafındaki ikltidarda olan AKEL ile ideolojik göbek bağı, Kıbrıs Türkünü ve Türk Ulusunun Kıbrıs üzerindeki haklarını erozyona uğratmaktadır. Son BM Güvenlik Konseyi kararı ansızın veya yanlışlıkla alınmış bir karar değildir.

KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat'ı, "Türk Toplumu Lideri" olarak masaya mahkûm eden Rumlar ve Yunanlılar, Uluslararası baskı için BM, AB ve yandaş ülkelerden destek istediler ve de bunu başardılar. Bunun yolunu ilkin İngiltere açtı ve ünlü "Memorandumu" dayattı. Fransa açıktan destek verdi. AB dönem başkanlığında da destek vaad etti. Fransa üs rüşvetini aldı, Uluslararası Kıbrıs antlaşmalarına aykırı olan bu gelişmeye hiçbir oluşum veya devlet kartşı çıkmadı. Fransa ile ortak askeri tatbikat bunu pekiştirdi. Kart hovarda Sarkozy'nin Kıbrıs konusunda Atina'ya açıktan destek çıkacağını açıklaması da herşeyin üzerine tuz biber ekti ama yine geriye kalanların sesi çıkmadı.

Buna bugünkü AK Parti iktidarı ve KKTC'deki CTP-ÖP ortaklığı dahildir. Elbette Türk Ulusu ve Türkiye AK Parti değildir ama CTP'nin sırtını sıvazlayan bu kadar ödüncü ve teslimiyetci politika izlemesine fırsat veren AK Parti'dir. İçte başı belada olan AKP, güya Kıbrıs'ta anlaşma sağlayarak politik kazanç sağlamayı ummaktadır. Bunun için de Kıbrıs Türkünün ve Türk Ulusunun, hak ve çıkarlarından ödün verilmesine razıdır.

Son olayı irdeleyelim: Zamanın BM Genel Sekreteri Kofi Annan "Annan Plânı için yapılan referandumun" sonuç raporunu Güvenlik Konseyine sunmuş, Türke uygulanan ambargonun kaldırılması gerektiğini vurgulamış ve referanduma "Hayır" diyen Rumları bir yerde itmiştir. Bunu ilkin Ruslar reddetti. Çünkü Rusların Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'nde büyük çıkarları vardır. Bırakınız AKEL bağını,Limasol adeta bir Rus finans şehridir. İngişltere adada askeri üs, Rusya "Finans "üssü bulundurmaktadır. Sırbistan da hâlâ aynı kenti aynı amaç için kulanmaktadır. Buna kanıt ABD Başkanının zaman zaman sunduğu raporlardır.

Rusya, Kofi Annan raporunu görüştürmeyince, ABD ve İngiltere de bu oyuna yattı. Rapor sümen altına itildi. Yani Kıbrıs Türkünün başına çorap örmek için gizlice hazırlanan Annan Plânı için dayatılan referandum, nerede ise yok sayıldı...İşte bu Birleşmiş Milletler bu kadar rezil bir örgüttür. Afrika'da kabileler çarpışır ve de milyonlarca insan kıyıma uğratılırken lâf üreten bu örgütten, kim Kıbrıs Türkünün haklarını teslim etmesini bekleyebilir ki? Orası güçlü ve zenginlerin yönettiği bir kulüptür...BM Genel Kurulu ise lâf söylenen yeni bir Hayd Park...

BM Güvenlik Konseyi 1964 yılından beri her altı ayda bir Kıbrıs adasında görev yapan, BM Barış Gücü'nün görev süresini uzatmaktadır. Parasının önemli kısmını "Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti' vermektedir.Bu "BM Turizm Ordusu" için geçen gün yapılan uzatmada alışılmış karar yerine, Yunan oyunu ile Kıbrıs çıkarlarını kapsayan karar çıkarılması başarıldı. Bunun için Rum Temsilci Mavroyannis, "Bütün tezlerimiz kabul edildi" dedi ve yeni Bizans oyunun sonuçlarını dizdi. İşte o noktalar:

1."Biz yeni bir ortaklıktan söz etmiyoruz; biz iki ayrı devletin oluşturacağı gevşek bir birliktelikten söz ediyoruz".

2."Biz burada iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyondan söz ediyoruz ve bu federasyonda elbette iki kurucu devlet olacaktır. Ancak bu asla ayrı ve egemen iki devlet ya da KKTC'nin tanınması anlamına gelemez".

3."Siyasi eşitlik kavramı BM Genel Sekreteri tarafından 1991 yılında çok açık bir şekilde tanımlanmış, Konsey kararlarında da kabul edilmiştir. Siyasi eşitlik iki eşit kurucu devlet tarafından,eşit haklarla, iki toplumun eşit sayıyla değil ama etkili katılımıyla kuracakları federasyondur."

4."Kıbrıs Türk tarafının bize gelip hayır bu iki egemen devletin kuracağı yeni bir ortaklıktır; bu yüzden KKTC'nin tanınması gerekir,demesini kabul edemeyiz."

5."Kıbrıs Cumhuriyeti olarak KKTC ile aynı şekilde değerlendirilmeyi kabul edemeyiz".

BM Güvenlik Konseyi aslında BM Barış Gücü'nün görev süresini uzatma kararı alacaktı. ABD Temsilcisinin başkanlığında yapılan toplantıda alınan karar ise 23 Mayıs 2008 Liderlerarası karara atıfta bulundu ama onu da açarak Rum ve Yunanlıyı memnun etmeye çaba harcandı. İki Toplumlu federasyon oluşturacağı orada yer aldı. "Yeni Federal Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti" söz konusu olmadı. Yani bakir doğum söz konusu değil...Rum ve Yunanlı burada etkili oldu.

Rum ve Yunanlı, BM Güvenklik Konseyi kararından memnun. Türk Dışişleri Bakanı ise ortalarda yok. Güvenlik Konseyine temsilci sokmak için uğraşan Türk Dışişleri Bakanlığının buna neden ihtiyaç duyduğunu anlamak zor. Kıbrıs gibi bir karar alınırken ortalarda olmayan Türk Dışişleri Bakanlığının Güvenlik Konseyi üyeliğinde işi ne?...

&&&

Rum ve Yunanlı, Atina'da saptanan plân gereği, CTP'nin zaafından yararlanarak "İki Lideri" masaya mahkâm ettikten sonra, Türkiye'nin kanadını ve kolunu kesmek için Uluslararası alanda büyük baskı oluşturmayı sürdürmektedirler. Türkiye ise meydanda yok. Ankara türban, Anayasa Mahkemesinden çıkacak karar ve Türk Ordusundaki terfileri nasıl raydan çıkaracağı ile meşgâldür...

KKTC'de görev, Ulusal davaya bağlı güçlere kalmıştır. Ne Lefkoşa, ne de Ankara'daki Hükümetten hiçbir umut yoktur. Beklenmemelidir. Ateş düştüğü yeri yakar. HAYDİ BENİM ULSAL DAVAYA BAĞLI HALKIM...KONSEY kararları yolu göstermektedir. Teslimiyetciliğe ödün yok! Elbette Türk Ulusu ve elbette Türk Ordusunun izindeyiz...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.