Amatör yaklaşım mı;gizli saklı plân mı?

KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat 2008 sonuna çözüm öngörüyordu. Bunu Başbakan Soyer de defalarca yineledi. Uzun süre bunu dinledik. Herşey tamam,yazılması kalmıştı! Nasıl olsa CTP ve AKEL yoldaş ve dost partilerdi... Hristofyas, Atina ziyareti sonunda koşullarını dayatınca KKTC kanadına sessizlik egemen oldu. Bu tuutm konuşarak karşı tarafı ürkütmemek, kaçırmamak olarak açıklandı. Radyo ve Televizyondaki papağanları da Hristofyas'a yağ yakmayı sürdürdüler. Öyle ya "Yoldaş" ürkütülmemeli idi...

O günden bugüne köprülerin altından çok su geçti. Sayın Talat bile arada bir görüşmelerin başarısızlığından dem vurmaya başladı. Ama CTP arada AKEL'i ziyaret ederek yardımcı olunması gerektiğine işaret etti. Hani "Annan Plânına hayır diyen Rum halkının oyunu evete dönüştürme" lâfazanlığı vardı ya;bizimkiler Rumları da eğitip Plânı kabul etmelerini sağlayacaklardı! Buna sadece kargalar değil Rumlar da güldü...Bu kez de AKEL'i ikna, cesaretlendirme turuna çıkıldı. Ta ki Rum ve Yunanlının ortak Bizans oyunu Londra'da sahneye konuluncaya kadar...

Türkiye'ye baskı yapılmasını isteyenler; Türkiye'nin görüşmelere karışmamasını ilân edip duranlar, bu kez öteki(?) Garantör İngiltere'yi kollarına takıp, üs ve 1960 garantisi vererek M.A.Talat'ın karşısına çıkardılar. Ya da onu göstererek Türkiye'yi dışlamaya kalkttılar. Hani ya M.A.Talat'ı bu uğurda güçlendirecekler ve de Türkiye'nin Garantörlük hakkını bu yolla kaldıracaklar...Öyle ya iki Lider masaya oturup anlaşacaklar,Anavatanları karışmayacak ve de ne saptarlarsa uygulayacaklardı! Yunanlı, Hristofyas'la kolkola, onların ardında İngiltere, destek verecekler ama Türkiye Talat'ın elini tutmaması(?) için masadan uzak tutulacak....Yani meydan Rum ve Yunanlıya kalacak...Hesap bu...

Tıpkı Girit'te Osmanlı tokatını yiyince, İngiliz ve öteki dostlarına sığındıkları ve de korkak bir Padişahın sayesinde; üstüne üstlük de müttefiklerin sayesinde Osmanlı Donanmasını ve askerini adadan çıkartarak güya Uluslararası güçle yetinmenin marifet olduğunu sağladıkları gibi...Eh o gün işleyen oyun bugün de sahneye uyar! Ortam AB desteği ile uygun hale getirilebilir!...

Rum-Yunan, İngiliz ve AB oyunu bu. Ne de olsa Türkiye'de Güneydoğu'da ordu meşgul; Ankara'da AK Parti baltayı taşa vurduğu için hayat kavgası veriyor...Zaten AK Parti çantada keklik onlara göre...

Garantileri istemeyiz,Türkiye karışmasın, Türk Ordusu adayı terketsin, yeni bir Federal Cumhuriyete gerek yok; var olan Rum Cumhuriyeti'ne "Toplum bağı" ile bağlanılması yeterli...Öyle önce ambargoların kaldırılması veya Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'nin defterinin dürülmesi söz konusu değil...Türk Toplumu(?) buna yama yapılır,olur biter. Zaten bazı Türk örgütleri de buna çoktan razı değil mi?

İşte bu bağlamda, bizim asla kabul etmediğimiz "23 Mayıs Talat-Hristofyas mutabakatı" bile Hristofyas ve Yunan cephesine dar gelmiş olmalı ki, iyice dışa açılmayı yeğlediler. Ama KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat, uzun bir aradan sonra "Ortamın çökme olasılığını" gündeme getirdi. Hatta eski "Yoldaş" söylemlerini anımsadı ve Hristofyas'ın İngiltere ile anlaşmasına öfkelendi: "İngilizler,anlaşmamızın,dolayısıyla da birinin diğerine güveninin altını oydular. Kıbrıslı Türklerle Rumların yıllarca birbirleriyle savaşmasını sağlayarak Üsler elde ettiler.Şimdi yine aynı şeyi yapıyorlar"...

Oysa M. A.Talat, karşı tarafa da can simidi atıyor ve "Yeni Devlet "olgusundan murad ettiğinin, "1960 da elde edilen hakların talep edileceğini"; yani daha fazlasının istenmeyeceğinin peşinen güvencesini verdi...

KKTC'de iktidar kanadında inişli çıkışlı politika sürmektedir. Bu ya amatör bir tutumdan veya perde gerisinde saklı birçok şey bulunmasından kaynaklanabilir. Belki plânlı bir politikadır...Göreceğiz.Temenni edelim Kıbrıs Türkü ve Türk Ulusu bundan zarar görmesin...