AKEL VE CTP'nin gücü baskın çözüme yetmez

Yayın Tarihi: 01/09/08 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ve Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'nde estirilmekte olan hava Annan plânı dönemindeki baskını andırmaktadır. Bu kez halkı ayağa dikmek için "Barış ve çözüm" sözcükleri yetmeyeceği için "1 Eylül Dünya Barış Günü" bahane ve kamuflâj olarak kullanılmak istenmektedir. Çünkü ne AKEL öte tarafta, ne de CTP bu tarafta seçimden çıktıkları gün kadar "bakir" değil! O günkü gibi arkalarında etkin bir güç yok. Hatta bunun kendi partilerinin üyeleri ile sınırlı oy gücünden de az aşağıda bulundukları anketlere yansımaktadır.

Ne AKEL, ne de CTP, Liderler düzeyinde yapılan birkaç toplantı sonucunda estirdikleri olumlu hava, hatta 2008 yılında mutlak çözüme ulaşma mesajı artık heyecan vermemektedir. KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat hâlâ "Kısa sürede çözüm" havası basmaktadır ancak Hristofyas artık Kilise desteğinden de mahrum görünürken,Sayın Talat'tan aldığını sandığı bazı hak ve yetkileri de yitirdiğinin farkına vararak 3 Eylül öncesinde son dakika saldırısı yapmaktadır. Tek umudu ziyaret ettiği ve etmeği plânladığı ülke ve örgütlerden kendi tezine destek sağlayarak ödün derlemektir. Artık bunu yaparken, KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat'ın gücünün aşağıya çekilmesinin hata olduğu umurunda bile değildir. Çünkü Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesinin Başpiskobosunun kulağına fısıldadığı hedefin artık tutmayacağının farkındadır.Çünkü Sayın Talat'ın ilk günkü kadar bir kuş kadar hafif olmadığını görebilmiştir.

Ankara'da ortaya konan çerçeve Rum ve Yunan cephesinde panik yarattı. AKEL şimdi "İki halk, iki kurucu devlete ve eşitliğe dayalı yeni bir ortaklık kabul edilemez" demektedir.İki halkın siyasi eşitliği ise AKEL ve yandaşları için düşünülemez.Yıllarca CTP ile "Kıbrıs'ta tek halk iki toplum vardır" derken ve böyle hareket ederken şimdi Ankara'daki ortak basın toplantısında iki halka dayalı, hem de yeni bir Kıbrıs Federal Cumhuriyeti'nin hedeflenmesi, AKEL'i zora soktu.

1 Eylül, CTP tarafından yeni bir "Annan Plânı şahlanışı" yaratmanın peşindedir. "Dünya Barış Günü" buna olanak verir ve yeterince kalabalık toplarsa, Hükümet uygulamalarının verdiği sıkıntıyı, "Çözüme" bağlayarak atlattığını kabul edecektir. "Kıbrıs sorunu" çözülürse mali-ekonomik ve sosyal sorunlar ortadan kalkar demek artık CTP'nun son umudu. Bunun için Türk Halkından gizli olarak aylarca İsviçre'de yapılan "Çok Uluslu" çalışmaların sonucunda ortaya çıkarılan "Yeni Kıbrıs Federal Anayasası"

görüşmelerin başlangıcını oluşturacaktır.Orada Kıbrıs Türkünün ezici çoğunluğunun iradesi yoktur. Ancak Annan Plânından hareket edilerek Rum ve Yunanlıyı tatmin edecek düzenlemelerin yapıldığı bilinmektedir. Şimdi bu noktadan başlanmaktadır. Anayasa'da sür'atin, öteki konularda da kolay çözüm getireceği sanılmaktadır.

3 yıl Rum Cumhurbaşkanının ve bir yıl Türk Cumhurbaşkanının görev yapması Rum tercihidir. CTP ise Annan Planındaki gibi 10 kişilik Konsey oluşmasında ısrarlıdır. Orada 6 Rum, 4 Türk Bakan olacaktır. Cumhurbaşkanı ise 10 aylık süreli dönüşümlü olabilecektir.

Rum-Yunan cephesi, iki halka dayalı, iki devletli yapıdan başlanmasını istenmemektedir. Orada bir "Cumhuriyet" yönetimi vardır ve herşey bunun üzerine bina edilmelidir. Buna ek olarak da "Dış güçler", AB içinde garanti olayını çözeceklerdir.

AKEL ve CTP, aslında "İki toplum, tek halk" konusunda Sosyalizmin bir parçası olan bu ilke üzerine yeminlidir. Bu herkesin gözü önünde yıllarca durmuştur. Bugün de üzerine ciddi olarak anlaştıkları ilkedir. Her iki Partiyi de zora sokmaktadır.

Ne var ki AKEL, Kıbrıs Rumu içinde artık ezici çoğunluğa sahip değildir. Hele Yunanistan da buna eklendiğinde, AKEL azınlığa düşmektedir. İngiliz Üslerinin kaldırılması ve adanın askersizleşmesi ise artık AKEL'in gündeminden de düşmüş görünmektedir.

CTP, İngiliz Üslerinin kaldırılması konusu üzerinde artık söz söylemiyor. CTP de AKEL gibi artık Annan Plânı günlerindeki dış ve iç kaynaklı güç gösterisi yapacak konumda değildir. Öyle bir gücü de yoktur.

Hristofyas'ın seçiminden sonra "Hristofyas-Talat" arasında sorunu çözeceğini sanan ve geriye kalanları hesaba almanın gerekli olmadığını savunanlar, artık öyle bir olasılığı kabul etmemektedirler. Çünkü ne AKEL'de; ne de CTP'de o güç kalmmıştır. Referandumu kabul etmelerinin bir nedeni de budur.

Mart-Nisan 2009'da ilk safha tamamlanacak; Eylül'de anlaşma için referandum yapılacak diye yola çıkanlar, artık bunun hayâl olduğunu görmektedirler. AKEL-CTP gizli veya açık olarak anlaşma sağlamaya kalkacak konumda değiller. Nedenlerinin farklı olduğu kuşku götürmez. Yunan ağırlığının ve Kilisenin, "Enosis" yolunun tıkanmasını asla kabul etmeyeceklerdir. KKTC kanadında ise Türk Ordusunun adadan çıkışı ve etkin ve fiili garantinin kaldırılması anahtardır. KKTC'de CTP dışındaki güçler, kısa sürede iki halkı kan gölünün içinde bırakacak,güvence sağlamayacak bir anlaşmaya olanak vermezler.

Baskın,dayatma çözüm artık gündemden düştü.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.