Hedef Türk Ordusuna çevrildi

Yayın Tarihi: 15/09/08 00:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Bugün "Hürriyet" gazetesinden bir alıntı ile konuya girmek istiyorum. Değerli gazeteci Fatih Çekirge "Kıbrıs'ın ardındaki gerçek" başlığı ile son derece ilginç bir haber aktardı.İkinci başlığı daha da çarpıcı: "Adaları işte böyle görüyorlar"...Bunun Yunanlılar olduğundan kuşku yok. Önce o yazıyı aktarayım:

"3 Eylül günü Türk ve Rum Heyetleri barış için bir araya geliyorlar. Orada iyi niyet var...Yunan Dışişleri Bakanı büyük heyecanla "İyi niyet esastır. Görüşmler olumlu" diyor.Türk Dışişleri Bakanı "İyiniyetten kuşkumuz yok" diyor. Türk,Yunan ve yabancı basın orada. Açıklama yapılıyor: "İyi niyet çabası..."

Ve aynı gün, aynı saatlerde Türk Genel kurmayı Türk Dışişlerine şu bilgi notunu gönderiyor: "Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığının Ege denizinin Uluslararası hava sahasında, Eğitim uçuşu icra eden F-16 uçaklarına Yunanistan'ın Limni ve Tanagra meydanlarından kalkan F-16 ve M-2000 uçakları tarafından üç kez önleme yapılmıştır".

"Kimse sormuyor: "Yahu kardeşim adam Ege'nin kuzeyindeki Limni adasından silâhlı,füzeli uçak kaldırıp Türk jetlerini taciz ediyor. Aşağıda Kıbrıs adası için iyi niyet diyor,bu nasıl iş? Bu nasıl niyet?"
(11 Eylül günü görüşmeler yineleniyor ve aynı taciz yer alıyor)...Fatih Çekirge'nin son notu: "Aşağıdaki adayı görüşürken kuzu,yuıkarıda daha önce "Merak etme silâhlandırmayacağım" diye söz verdiği Limni adasında şahin!... Narenciye kafası ile müzakere yapan varsa yanılıyor; işte Limni "

Bildiğiniz gibi Yunanlılar Ege adalarını Lozan'a göre silâhsız olarak tutacaklardı. Şimdi her adada askeri üs ve uçak pisti var; her ada silâhlandırılmış durumda...Şimdi Kıbrıs'ı 13 ncü ada olarak Yunan topraklarına katamadılar, AB içinde "Federal Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak Yunan egemenliğine sokmaya çaba harcıyorlar. Hem de aynı savla: "Silâhsızlandırma!" ... Yersen...İşte Ege adalarının hali...İşte Kıbrıs görüşmeleri...

&&&

Atina'da alınan karar gereğince,şimdi oynanmakta olan oyun, tamamen Türk Ordusunu hedef almaktadır.İngiltere de Üsleri hedef tahtası olmaktan çıkarmak için "Garantilerin" ele alınabileceğinden dem vurmaktadır.O konuda da proje üretilmekte. Amaç kafaları karıştırmak ve Garantileri ana konu hâline sokarak İngiliz Üslerini unutturmaktır. Çünkü saklanmak istenen 1963'de başlayan Yunan işgâlidir. Bağımsız devleti alıp gittiler; şimdi ucundan tutup bizimle alay ediyorlar. Ama ana dertleri formülüne getirip Türk Ordusunu saf dışı yapmak ve adadan uzaklaştırmaktır.

KKTC Cumhurbaşkanı Talat da arada oyuna gelerek bu konuda çeşitli sözler söyleyerek onları cesaretlendirmektedir. "Anlaşma olursa Türk Ordusunun sayısı 1960'daki gibi olacakmış"...O köprülerin altından çoook su geçti.Artık 650 Türk, 950 Yunan askerinin koruma yapmasını kabul eden aldanır.Burada bir facia oynandı;şimdi de masada adanın alınıp kaçırılması gündemde. Gerisi boş lâf.

Çeşitli alıntılar yapalım.

Biz Rum basınının yalancısıyız. Oradan aktarıyorum: " Talat'ın açıklamasında; Kıbrıs sorununun çözümünün ardından adada "Türk ve Yunan askerleri birliklerinin kalmasının yasallaşmasında ısrar ettiğini" ve buna örnek olarak Almanya'daki ABD askerlerinin varlığını gösterdiğini yazdı Habere göre Talat Türk askerinin çözümden sonra adada kalmasının AB normları ile çelişmediğini vurguladı ve "Almanya'daki ABD askerlerinin varlığı AB normları ile çelişseydi şimdiye kadar çoktan çekilirlerdi" şeklinde konuştu.

Çözüm durumunda Türk askerinin büyük bir kısmının adadan çekilmesi konusunda ise Talat'ın "çekilmenin aşamalı olarak gerçekleşmesi gerektiğini" söyledi ve Annan Planı'ndaki çekilme planına atıfta bulundu. Habere göre Talat ayrıca; Türk askerinin göçmenlerin yeniden yerlerine yerleşmesi ve Kıbrıslı Türklerin taşınması bağlamında çözümün uygulanmasını garanti edebileceğini vurguladı ve "başka kim bu işle ilgili görevlendirilebilir, Kıbrıs Rum polisi mi, yoksa BM mi?" şeklinde konuştu. Talat sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu işle ilgili Kıbrıs Türk polis, Kıbrıs Türk askeri yada Türk askerinin görevlendirilmesi daha iyi olur. Sanırım bu daha akıllıcadır. Aksi taktirde çözümün uygulanması imkansızdır".

Daha önce Lord Hanney'nin söylediklerini şimdi KKTC Cumhurbaşkanı Talat'ın söylemesine hayret ediyorum. Hanney, Annan Planında, binlerce polise ve askere ihtiyaç olacağını çünkü uygulamada olay beklediklerini söylemişti. Şimdi bu sözleri Talat söylüyor ve Türk Halkının yeniden yerinden edileceğini ya da ada dışına atılacağını, bunu da Türk askerinden başka kimsenin yapamayacağını söylebiliyor...Ne günlere kaldık???

Öte yandan Atina merkezli çalışmalar piyasaya sürülmeye başlandı.Buna göre Garanti antlaşmasına gerek yok ama onun yerine BM barış Gücünün takviyesi;veya AB Gücü getirilmesi; ya da NATO gücü sağlanması alternatiflerdir. Yeter ki Türk askeri adadan atılsın! Nasıl olsa Yunan Ordusu ve Kilise onlara yetmektedir...

Bu önerilerin tümü "Hristiyan eksenli" ve de birçok ülkede denenmiş ve başarısızlığa uğramış,hatta Bosna'da olduğu gibi felâket getirmiş önerilerdir.Kıbrıs'ta Türk askeri bulunmayacaksa, adada barış olmayacaktır. Kilise ve Yunanistan gün gele adanın ilhakını yapmak üzere AB desteğinde faaliyete geçecektir. Girit örneği bunun aynasıdır. O sırada da Batılı güçler, Türkiye'nin elini tutacak ve müdahalesini olanaksız kılacaktır...Biz 6 ncı filonun rolünü unutmadık...Türk Halkı kıyılırken, ABD donanması Türk müdahalesinin önüne çıkmıştı...

Girit'i yeniden yaşamak istemeyenler, bu oyunların karşısına erken çıkmalıdır. Görülüyor ki KKTC Cumhurbaşkanlığına seçilen Talat'ın bile kafası karışık!...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.