Bu zillete katlanacak mıyız?

Yayın Tarihi: 20/09/08 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Önce bir dostumun bana gönderdiği Afrika damgalı değerlendirmeyi buraya almak istiyorum. Biliyordum ama yeniden elime ulaşınca, çağrışım yaptı. Kıbrıs hakkında yazılanları,açıklananları ve yapılanları okuyup değerlendirdikten sonraki karamsarlığa iyi geldi. Yazımın girişine de oturtmak bana göre uygun oldu.

Dostumun e-mail'i aynen şöyle: Bir söz AFRİKA'dan;
"Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.

Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.

Gözümüzü açtığımızda ise; bizim elimizde incil, onların elinde topraklarımız vardı".

Jomo Kenyatta -Kenya Kurucu Devlet Başkanı

Afrika'ya gittim, gördüm. O topraklarda petrol ve her çeşit maden çıkarıldı. Toprağın rengi simsiyah kaldı.Tanzania'da zenci satış rıhtımının karşısında, tarihi toprak evlerin oralarda elime aldığım toprağa bakıp toprak olduğuna inanamadım. Kapkara, kupkuru adeta taşlaşmış sömürge tokatı yemiş bir avuç Afrika toprağı…Koskoca bir Avrupa geçmişti yıllarca o topraklardan…

Osmanlı bizi terkedip gittikten sonra topraklarımız,çiftliklerimiz elimizden alındı. Rumlara bağışlandı. Oralarda Kiliseler, okullar, yollar yapıldı ve kentler kuruldu. Tapusu bizimmiş, kimin umurunda!…11 yıl esaret hayatı yaşatmışlar; aldıran yok. 20 Temmuz 1974'de Türk Ordusu adaya çıktı ya; bu topraklarda özgür olarak Türk Bayrağı dalgalandığına ve Çift başlı Bizans bayrağı ülkenin yarısından indirildiğine göre bu hatadır ve bu hata düzeltilinceye kadar her taraftan baskı gelmeye devam edecektir. Ya açıktan,ya da örtülü olarak!

Şimdi bizden istenen, gözümüzü kapamak ve de teslim olmaktır.tıpkı Afrika gibi! Aldatmak ve özümsemek için 5 yılda 40 bin Türk ve Rumun katıldığı 34 eğitim projesi, 500 etkinlik,14 konu odaklı lobicilik ağı gerçekleştirdikleri ve 350 örgütü eğittikleri ile övünmektedirler. Bu işin köprüsü KAYAD. Katılımcısı da Mine Atlı. Annan plânının dayatılma arefesinde bir yerlerden çıkıp gelen ve Akova'dan her tarafa yetişmeye çalışan Aysel Rodi de öteki kahraman. Listede hayli isim var. Tümünün hedefi bağımsız devletten vazgeçmek ve Rumun kucağına atlayıp birleşik Kıbrıs yaratmak! Geçmişi unutmak amacıyla beyin yıkama için harcanıyor onca para… Çiftçiye,esnafa,zordaki sanayiciye değil…Yeter ki Afrika'daki gibi "Gözlerimizi kapayıp,kurstan geçirdiklerinin yaptıkları gibi teslim olalım" .

&&&

CESARETİ NEREDEN ALIYORLAR?

Onca ödün yetmemiş olmalı ki, Hristofyas bastırıyor. KKTC Cumhurbaşkanı M.A. Talat ile görüşmesinden az bir zaman önce, hem süreçle, hem de sürecin özüyle ilgili Türk tarafına açık bir mesaj göndermiş. "Birincisi, Türk Lideri Talat'ın müzakere masasında başka konuştuğunu, fakat halkı başka şekilde bilgilendirdiğini" belirtmiş.(Yani Türk Halkının arasına nifak sokmak için bu açıklamayı yapmış). İkincisi ise, "Türk tarafının zamanı törpülemekten vazgeçmesi gerektiğini ve müzakereleri oyalamaması gerektiğini" eklemiş.

Yani erken teslim olmamızda ısrarlı! Bunlar bir yandan Sivil Kitle örgütlerini beslemek ve onlarla oynamak cesaretini nereden alıyorlar? Yine Hristofyas ve gerisi aynı tavrı sergilemek için nereden güç buluyorlar?

Kuzeyden esen rüzgârlardan…Ankara her ne pahasına olursa olsun masadan kalkmayacağını söylüyor. Güya eskiden kalkmışız da, şimdi kalkmadan dünyaya şirin görüneceklermiş! Ne olacak size madalya mı verecekeler? Yoksa Kıbrıs'ı altınızdan zorla çekip alacaklar mı?

Her zaman KKTC karşıtı ve AB yanlısı politika sergileyen ve de Kıbrıs'ın Türkiye açısından hiçbir stratejik önemi olmadığını savunan İhtilâl Hükümetinin (eski) Dışişleri Bakanı İlter Türkmen gibiler, Ruma cesaret vermektedirler. Türkmen uslanmaz bir Türk-Yunan Formu Eşbaşkanıdır. Kitabında KKTC'yi veya Kıbrıs Türkünü savunan tek satır bulamazsınız. İşte şimdi de "Dış politikanın tıkandığını" yazarak yeniden üstümüze basılmasını ve AB yolunun açılmasını önermektedir. İşte yumurtladıkları: "Kıbrıs meselesi hem kısa ve orta vadede, hem de uzun vadede üyelik yolu üzerinde aşılması gereken bir engel. Uzun vadede mesele çözümlenmezse AB Üyeliği gerçekleşemez. Orta vedede ise Gümrük Birliği Protokolünün Güney Kıbrıs'a gemileirnin ve uçaklarının Türk limanlarına gelmesine imkân verecek şekilde uygulanmaması yüzünden sekiz
müzakere başlığı askıya alınmış durumda"…

Bunu yazıp da "Bu AB'nin yüzkarasıdır;Türk Halkının hakları 45 yıldır gasbedildi" diyeceğine Türkiye'yi işgâlci Rum ve Yunanı tanımaya itmektedir.Bu ne kafa? Bu ne zihniyet? Bu ne zillet? Hep Türk Ulusu verecek.Hep Türkiye haklarından vazgeçecek…Hep Kıbrıs Türkü gerileyecek,hep kıbrıs Türkü ezilecek…Bu daha koskoca Türkiye Cumhutriyeti'nin Dışişleri Bakanlığı yapmış kafası…Ya gerisi?

&&&

Jomo Kenyatta gerçeği söylemedi mi? Kıbrıs'a da Rum-Yunan tezleri ile geldiler, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını çiğnemesini ve istediğini yapmasını Ruma salık verdiler; sonra Cumhuriyetin tek malsahibi kabul ettikleri işgâlci Rumu,hukuk dışı olarak AB üyesi yaptılar. Şimdi de sivil kitle örgütlerine para akıtarak,yatılı turistik toplantılar düzenleyerek kalan topraklarımızı elimizden almaya ve hatta bu rezilliklerini Türkiye'ye kabul ettirmeye kalkıyorlar…Ve de buna kafa sallayanlar vardır.

Bu zillet değil de nedir?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.