Bu Avrupa'dan mı adalet dileniyorsunuz?

Yayın Tarihi: 03/10/08 00:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Kıbrıs Türk Halkı Avrupa Örgütlerine ve de adının başında "Adalet" sözcüğü olan Yargı organlarına baktığında, herkese ama özellikle mağdur olduğu için kendisine adaletli bakış, adaletli rapor, adaletli karar bekler. Kıbrıs Türkü tam 45 yıldan beri bu Avrupa'dan, bu adaletli bakışı beklemektedir. Ülkesi Rum ve Yunanlının işgâli altında olduğu için bunu beklemektedir. Çünkü 1960'da Rumlarla oluştuurlan ortaklığı plânlı bir şekilde ve de silâhlı olarak, asker,polis ve çetelerle yıkan ve ortağı Türkleri canlı canlı toprağa gömen,binlercesini kurşunlayan, evini, barkını, okulunu, camisini,bahçesini ve işyerini yakan ve yıkan, hatta buldozerlerle koskoca köyleri ortadan kaldıran, kentlerin Türk mahallerini ateşe verip yok eden tecavüzcü Rum ve Yunanlıya, Avrupa ve dünya örgütlerinin ders vermesini beklemekte idi.

Oysa BM, AK ve daha sonra AB, Rum ve Yunan lobisinin tantanlı ağırlamalarına bakarak karar vermeyi yeğlediler. Rumu, yasal Hükümet, Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti'ni yasal devlet kabul ettiler. BM Anayasasına veya oraya kaydolan antlaşmalara ve devletin kimliğine, Kıbrıs Anayasasına asla bakmak tenezzülünde bulunmadılar. BM Genel Sekreterleri de hep makam maaşlarını alarak, güçlüden yana tavır ortaya koymayı yeğlediler. BM yetkilileri,kafa salladılar ama Türkün hakkını vermediler. Tıpkı Afrika'da kıyıma uğrayan 2 milyon insana sırt çevirdikleri gibi…

Bunlara inanalar aldandılar. Talat da aldandı.İşte şimdi,artık kıymeti harbiyesi kalmayan, Avrupa Konseyinde bile Rum-Yunan lobisinin duvarına çarpıldı. Ama bunu anlayan anlar. Teslimiyetci politika güdenler,boş sıraların protesto olduğunu bile akıllarına getirmezler ve buna da kulp bulurlar. KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat'ı Avrupa Konseyine önce "Cemaat Lideri" olarak davet eden ve Hristofyas'a Cumhurbaşkanı ünvanını uygun bulanlar, AP çatısı altında iki tarafın da konuşma yapmasına karar verirken,Talat'ı dinleme gereğini bile duymadılar. Hata o çirkin Kıbrıs raporundan tek sözcük sökmeye yanaşmadılar. Çünkü onların elleri, Rum ve Rum lobisine mahkûm…Bunu görmeden, bilmeden, Avrupa'dan adalet beklemek safdilliktir.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Avrupa Konseyi Parlamanterler Meclisi'nde, Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs sorununa erken, kapsamlı, adil bir çözüm bulunması için her zaman hazır olduğunu ve bunun için çalıştığını vurgulayarak, "sürece katkı koyması ve sorunun çözümlenmesinden yana tavrını kanıtlaması gerekenin, Kıbrıs Rum tarafı olduğunu" söyledi. Ama AKMP'den buna karşı madalya alamadı.

Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıs Türk halkının dünyadan, öncelikle söz hakkının korunmasını istediğinin de altını çizdi.Kıbrıs Türk halkının çözümden yana tutumunun, Nisan 2004'te yaşadığı hayal kırıklığına rağmen devam ettiğini kaydetti. Talat, başlayan çözüm müzakerelerinin ilerlemesinin önündeki başlıca engelin Rum tarafının, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini pratiğe dökmedeki isteksizliği olduğunu ifade etti. Talat, Kıbrıs sorununun küçük bir ada üzerinde iki halkın bir arada yaşayabilme sorunu olduğunu dile getirerek, "Kıbrıs Türk halkının 1950'li yıllardan beri tek arzusu, Kıbrıs adasının yönetimine, kendi geleceğini belirleyecek oranda katılabilmektir" dedi.Ve hata yaptı. Çünkü bizler yani Kıbrıs Türk Halkının ezici çoğunluğu artık Annan Plânı dönemindeki saflık içinde değildir. Artık Rumlarla aynı çatı altında devlet oluşturmanın hayal olduğunu, bunun asla eşitlik ölçeğinde olmayacağını bilmekteyiz.Kalkıp da Halk adına "Kendi geleceğini belirleyecek oranda Yönetime katılma" olarak istek dizmek, Kıbrıs Türk Halkını azınlık konumuna itmek istemidir.Talat hata yapmaktadır. Ölçülü konuşamamaktadır.

Talat, siyasi görüşlerini uluslararası alanda duyurmalarını engelleyen izolasyonların kaldırılması çağrısını yineledi ve Alman Parlamenter Hörster tarafından hazırlanan "Kıbrıs'ta Durum" başlıklı raporun, olumsuz ve tek yanlı ifadeler içerdiğini de kaydederek, bu raporun böylesi ortamda kabulünün BM Genel Sekreteri'nin çözüm çabalarına ve adada oluşturulmaya çalışılan olumlu atmosfere katkıda bulunmayacağını vurguladı.

Boş salona konuşan Talat'ın uyarılarına raüğmen AKPM üyeleri daha sonra söz konusu raporun kılına dokanmadan Rum ve Yunan görüşlerine uygun hazırlanan raporu oyladılar ve Talat'ın gözüne soktular. Bunun anlamı Kıbrıs Türk Halkına önem verilmediği, umursanmadığı, Talat'ın uyarılarının dikkate alınmadığı şeklindedir.(Oysa paralı muhabirlerin BRT'den ve kendi gazetelerinde verdikleri haberlerle gönül avuttuklarına tanık olduk.Yani halka yalan söylediler.)

Talat'ın konuşmasındaki şu bölüme dikkat çekmek isterim. Çünkü Kıbrıs konusunun ciddiyetle ele alınışında hislere yer olamaz. Bundan Türk Halkı ve Ulusu kaybeder.Şu sözcüklere bakınız: "Kıbrıs Rum tarafının, kapsamlı çözüm müzakerelerine oturması için pek çok konuda esneklik gösterdim... 21 Mart'ta imzaladığımız prosedürel anlaşmanın hükümlerinden biri olmamasına karşın, Hristofyas'ı güçlendirmek için, talep ettiği 'ortak dili' yaratmak konusundaki isteklerini yerine getiren ortak açıklamalara onay verdim. Bugün kapsamlı çözüm müzakerelerine başlamayı büyük bir ilerleme sayıyorum, ama daha ileriye gitmemizin önündeki başlıca engelin, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini pratiğe dökme konusundaki isteksizliği olduğunu belirtmek zorundayım."

Bu söz dizisi nasıl bir tehlikede olduğumuzu göstermektedir. Yani ödün verildiği Sayın Talat tarafından itiraf edilmiştir. Rum ister verirler,Hristofyas ister kabul ederler…Ya sonunda aldıkları nedir? Hiç. Bana göre büyük tehlike kapımızdadır… İşte Avrupa Konseyi macerasının sonu. Talat'ın eline bir de Rum yanlısı Kıbrıs raporu tutuşturdular. Tek satırı Türk Halkının haklarına merhem olmuyor. Rumu baştacı ediyor.İşte AKPM'deki başarı!!!

Devleti korumak, ona buna yalvarmakla olmaz. Gücün varsa ayakta kalırsın. Yani Türkiye'yi anavatan addedip, onunla hareket etmek kaçınılmazdır.Bazılarının Türkiye ellerjisi olsa da, Türkiye ile ortak politika konusunda, yeni ufukları zorlama zamanı gelmiştir. Bunu rahmetli Ecevit'in formüllerinde bulmak olasıdır…Ama yeter ki Komünist veya Sosyalist havuzunda boğulmayalım…Hristofyas'la yoldaş olmak, bu vatanı ona hibe etmeyi gerektirmez. KKTC 'de egemenlik,bağımsızlık ve özgürlük, sonuna kadar korunmalıdır. KKTC ve güvenimiz, dayanağımız Anavatan Türkiye, bu denli güçlü olmasaydı, bugün Rum kapımızda dövünmezdi… Başkaca yol yoktur. Buna Avrupa kapısında dilenmeye çıkıştan da sonç alınmayacağı anlaşılmıştır…

AKPM'inde yoldaş Hristofyas ne dedi? "Türkler bağımsız devlet emellerinden vazgeçmeli, eğitim kitaplarını Yunana uydurmalı,Türkiye adadan askerini çekmeli (Ya Yunanlı?) İzolasyonlar yararları kabul edilmeli ama "Şimdi anlaşmaya varmazsak ada ebediyen ölünecek" dedi…

Fena mı herkes kendi devletinde, özgür ve bağımsız olarak, kavgasız gürültüsüz yaşar; iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmeye çalışırız. Hristofyas kendini akıllı, karşısındakileri aptal sanıyor…Bunu bir de şu iktidardakiler de anlasa ya…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.