Rum-Yunan lobisinin oyunu

Yayın Tarihi: 10/10/08 00:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Hristofyas'ın öfkelenerek saldırması, Rum-Yunan lobisinin yeni plânıdır. Dünya'ya "İki yoldaş" görünümü verdikten sonra şimdi de bu anlaşmayı iki yoldaş arasına kara kedi(!) gibi girerek oyunu bozmak isteyenin Türkiye olduğu etrafa yayılmaktadır. Yunanistan masûm, Türkiye suçlu! Maşallah!...

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Finlândiya ziyareti esnasında karşı taraf liderinin araya sıkıştırdığı söz dizisi, bir kitap dolduracak niteliktedir. "AB üyesi olmayı istemek ve kızkardeşlerden birini kabul etmemek olmaz" diyen Finlândiya'lıya o anda basın önünde "Bu kardeş dediğiniz Rumlar ve Yunanlılar,45 yıl öncesinde devletin iki ortağından biri olan Türkleri katlettiler, 2800'ünü gömdüler, 25 binini göç ettirdiler,evlerini,iş yerlerini, okullarını ve camilerini yaktılar ve Yunan Ordusu ile birlikte "Kıbrıs Cumhuriyeti'ni Rum Cumhuriyetine çevirdiler. Siz de AB olarak aptalca bir hareket yaparak bu silâhlı işgalcileri AB üyesi yaptınız" demeli idi.

Bunun diplomatik dile uymadığını kimse bana söylemesin. Finlândiyalı o terbiyesizliği yapınca, ağzının payını alması da gereklidir. Unutmayınız, ABD Başkanı Bush, Türk Ordusunun Irak'tan çıkması gerektiğini söylerken kendine kibarca söz dizisi seçmemişti. Finlinin şamarına, şamarla değil, kadife eldiven içinde yanıt vermeye kalkanlar, Rum-Yunan lobisinin oyununa gelirler...Sayın Gül bu hataya düştü.

AKP'nin ilk Dışişleri Bakanı, sınıf arkadaşım Yaşar Yakış, geçen gün Serdarlı'da rahmetli dostum,abisi, Komutan Hüseyin Yakış'ın adı verilen salonu açtı.Bunun için KKTC'ye geldğini sandığım anda, bir de öğrendim ki değerli kardeşim Yakış, öteki Türk üyeler gibi Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'nde toplanan "Türk-Yunan Formu" dolayısıyla adaya geldi. Bu arada da kardeşinin adı verilen salonun açılışna teşrif etti. Haber gerçekse, Komutan Hüseyin Yakış mezarında dört döndü demektir. Ruma geçit vermeyen, bizlerin tutuklanmamız üzerine bir süre sonra ana caddeyi keserek yoldan geçenleri tutuklayacak kadar cesur olan Komutan Hüseyin Yakış, sanmam ki Türk-Yunan Formunun eş Başkanları gibi düşünsündü...


Konu lobicilik olduğuna göre Türk-Yunan Formu gerçekten Rum Cumhuriyeti'nde de toplanmış ve de başta eş başkan İlter Türkmen olmak üzere bizimkiler de oraya gidip katımışlarsa vay halimize...Biz ne yapıyrouz? Onlar ne yapıyorlar? Bari Rum-Yunan lobisinin çatısı altına da girsinler...

Zaten Enosis gönüllüsü,Yunanlı Armatör Costas Carras, kendilerini bekliyor ... Malâm Osmanlı ayrıldı,İngiliz bile okul kitaplarımıza karışmadı. Şimdi okullarımızda okuttuğumuz kitaplar Costas Carras'a emanet...Kilise o tarafta Türk dostluğu için izin vermeyince, Türk Okullarının kitaplarına Rumların hoşlarına gidecek şekil vermek Enosisci Carras'a düştü...
&&&
Rum-Yunan lobisi Kıbrıs dışında Türkiye'ye ve M.A.Talat'a baskı yapılması için faaliyet gösterirken, bizim içimizde Rum isteklerini dile getirenler çatışıyor görüntüsü vererek, yeni ödünleri sıralıyorlar. Bu masumane tavırla, bir yere varacaklaırnı sanıyorlar. Ama ilginç olan AKPA toplantısında çıkan karara rağmen, kuyumuzu kazanlarla, masada görüşme yaparak, bir yere varılacağını söyleyebilmek...Hem de "Kötü giidyor" mesajını verdikten sonra...

Ortaya konanlara baktım. "Siyasal Haklar" başlığı altında olması gerekenleri, yeni moda olmalı, "Yönetim ve güç paylaşımı" sözcüklerine hapsettiler. Orada nelere evet dediklerini de hâlâ duyuran olmadı. Basın bilmiyor. Muhalefet habersiz.Yani herşey KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat'ın iki dudağının arasından çıkacak sözcüklere bağlı...Biz böyle bir yetki verdik mi? Biz böyle bir yetki vermediğimiz için Denktaş'ı eleştirenler ve ondfan "Ulusal Konsey" kurumasını ve orada ortak karar alınmasını isteyenler, bugün değil böyle bir Konsey kurulmasına, görüşme notlarının muhalefetle paylaşmaya bile yanaşmıyorlar. Kendilerine alkış tutan birkaç yazara sızdırdıklarına da alkış bekliyorlar. Onları okuyup tersinin kastedildiğini anlıyor ve de gülüyoruz.

Gidiş son derece hatalıdır. Demokratik değildir. KKTC'nin yapısına da uygun değildir.Kimse ne Sayın Talat'a Cumhurbaşkanı olarak; ne de Hükümete bu denli yetki vermedi.Seçimde ortaya konan "Barış ve çözüm" lâfazanlıkları bu denli hata yapılmasına yetki vermiyor.

Çünkü çözüm 1974 gerçeğinden yansımaktadır. Hristofyas'la temel noktada anlaşma olmadan, yetki paylaşımına kalkmak demek,Türk Haklarını altın tepsi içinde Ruma sunmak ve Türkün bağımsızlık ve özgürlüğünü ayaklar altınta çiğnetmektir. Oysa temel açık: Burada iki devlet vardır.Bu iki devlet hangi düzeyde işbirliği yapacaktır? Konuşulması gereken budur.Yoksa Hristofyas ve Rum –Yunan lobisi, sizi sulu götürür, susuz getirir. Dış baskı da "Elderlere" kadar uzar...

"Metereolojinin" ortak devlete kalmasında anlaşmışlar! Ne âlâ, bayram mı yapalım? Nerede benim devletim? Onun temeline ben, kan ve can kattım. Bunun eski eserler ya da metereoloji konusundaki anlaşma ile izahı mümkün mü? Kim kimi aldatıyor? Hele örtü kalksın ötekileri birlikte okuruz...

Barış mı? Onu Rum ve Yunanlı değil biz sağladık. Biz, Türkiye ve KKTC...Mehmetcik ve Mücahit...Buna gölge düşürenler töhmet altında kalırlar...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.