Ada mentalitesi

Yayın Tarihi: 29/12/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Geçen hafta Berilsu Meral isimli kız için yazdığım yazı, sosyal medyada kişilerle uzun uzun, kısır bir iletişime girmeme neden oldu.

Hatırlayacaksınız. Kuzey Kıbrıs’ta büyük bir yankı yapan olayın nedeni, 15 yaşındaki Türkçede dünya birincisi Berilsu’nun Güneye geçip sertifikasını almasına Kıbrısrum yönetiminin izin vermemesi idi.

O yazışmalara baş rol alan “eğitimci” birisi, Berilsu’nun Kıbrıs’ta olmasını sorguladı, bana ve benim gibi düşünenlere hakaretler yağdırdı, “beddualar” etti.

Kıbrıs’ta her şeyden önce çözüme odaklanmamız gerektiğini savundu. Hem de bunu eğitimci kimliğe hiç yakışmayan bir tarz ile yaptı.

Özellikle İngiltere’de yaşayan biz “Londrezleri” çözüme yardımcı olacağımıza bu kızın “derdine düştüğümüz” için suçladı “eğitimci” beyefendi.

Bu tartışma bana birkaç yıl önce KKTC televizyonlarında izlediğim bir programı hatırlattı.

Yorumcu şöyle diyordu: “Şimdi tüm dünyanın gözü bizde. KKTCde kadın bir Başbakan seçilecek mi diye dünya bizi takip ediyor”. Oturduğum koltuktan düşecek gibi oldum. Ve dakikalarca da güldüm.

Bu gibi tavırlara “ada mentalitesi” denir. Coğrafik bir olaydan çok psikolojik bir yaklaşımdır ada mentalitesi. Gerçi bundan muztarip olanlar çoğunlukla adalarda yaşar.

Adam dünyanın merkezinin Saray Önü olduğunu sanıyor. Herhalde bir Kıbrıslırum da dünyanın merkezinin Metaxas Meydanı olduğunu varsayıyor. Çünkü bu ada mentalitesinden her iki taraf da eşit şekilde etkileniyor.

Birleşik Krallık’ın AB ile olan ilişkilerinin de ada mentalitesinden etkilendiğini belirten birçok yazar, araştırmacı, yorumcu var.

Ada mentalitesi taşıyanların bir karakteristik özelliği, kendilerini çok özel, ve diğer kültürlerden üstün kabul etmeleridir.

Tabi adalıların bu halleri ülkelerine gelen yabancı addettikleri insanlara karşı olan yaklaşımlarını da etkiler. Onlara şüphe ile, ayırımcı bir tavırla yaklaşırlar.

Adalıların şüphe ve kaygılarına bir sebep başkaları tarafından domine edilme korkusudur. En azından bu şüphelerinde Kıbrıslılar haklıdırlar.

Çünkü yıllardan beri büyük güçler tarafından domine edilip kullanıldılar, staratejik pozisyonlarından dolayı adaları uçak gemisi olarak kullanıldı. Bu durum artarak devam ediyor.

Kıbrıslıtürkler ek olarak kimliklerinin, kültürlerinin yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar. Çünkü Türkiye tarafından onlara kasıtlı bir asimilasyon siyaseti uygulanıyor.

Ancak Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan Kıbrıslıtürklerin diyasporada yaşayan bizlere karşı sergiledikleri tavrı ada mentalitesi ile ilişkilendirmekte ısrarlıyım.

Bizi Kıbrıs’ta olup bitenden bilinçsiz olmakla suçlayan “eğitimci” bey yaşadığımız ülkede karşılaştığımız güçlüklerin bilincinde mi acaba? Kesinlikle hayır.

Çok defalar yazdım. Bizim önceliğimiz toplumlarımızın yaşadığımız ülkelere entegre olmalarını sağlamak olmalıdır.

Çok kültürlü bir ülkede çocuklarımızı, gençlerimizi çağdaş kişiler olarak yetiştirmek bizler için her şeyden önce gelmelidir.

Bunu yaparken öz kültürlerini unutmamalarını, asimilasyona uğrayıp yok olmalarını da sağlamalıyız.

Anlayacağınız ortak sorunlarla karşılaşmaktayız.

O yüzden Kıbrıstakilerin ortak sorunlara ortak çözümler bulma uğraşına gireceklerine, her fırsatta bizleri aşağılayıcı, küfürbaz yaklaşımlar sergilemeleri kimsenin çıkarına hizmet etmez.

Yeni yılda tüm okuyucularıma ve ailelerine sağlık ve huzur dilerim.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ertanç HİDAYETTİN yazıları