Federasyon dışındaki seçeneklere yönelmeliyiz

Yayın Tarihi: 09/06/19 09:57
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Kıbrıs sorununun şimdiye kadar çözümsüz kalmasının başlıca nedeninin konuya Rum-Yunan çıkarları açısından bakan ve gerçekleri yansıtmaktan kaçınan Birleşmiş Milletler olduğu görüşündeyim.

Zaten 5 emperyalist ülkenin güdümünde olan ve her konuda onların çıkarlarını ön planda tutan Birleşmiş Milletlerden medet ummak saflıktır.

BM Genel sekreterinin Kıbrıs konusunda hazırladığı son raporda gerçekleri yansıtılmaması ve Rumların suçlanmaması, bu kuruluşun sorunları çözmek yerine 5 emperyalist ülkenin çıkarlarını ön planda tuttuğu görüşünü kanıtlamaktadır.

51 yılda sonuç alınamamasına rağmen, Guterres'in son raporunda birleşme –federasyon zemininde müzakerelerin yeniden başlatılabilmesi için çalışmalara devam edileceğinin açıklanması, iyi niyetli bir karar olamaz.

Birleşmiş Milletler gözetiminde sadece birkaç yıl sürdürülen müzakerelerde sonuç alınamaması üzerine, Sırplarla birleşme olamayacağına ve Kosova'nın ayrı bir devlet olarak tanınmasına karar verilmesi; bize ise hala daha federasyon zemininde müzakerelere devam etmemizin dayatılması, çifte standart örneğidir.

Rum tarafının, Acheson planından günümüze tüm barış projelerini ret ettiği, haksızca gasp ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilerini bizimle paylaşmayı aklının ucundan bile geçirmediği, bizimle eşit ortaklığa dayanan federal bir çözümden yana olmadığı, ENOSİS'e sıçrama tahtası olarak kullanabileceği bir anlaşma dayattığı ve müzakerelere de sırf zaman kazanmak ve bizi ambargolarla çökertmek amacı ile sürdürmek amacında olduğu, inkar edilemeyen bir gerçektir,

En son C.Montana'daki müzakerelerde Türk tarafının verdiği korkunç ve ENOSİS'in önünü açacak ödünlere rağmen, Rum tarafının çözüme yanaşmaması, bizimle hiçbir koşulda birleşmek istemediğini gösterir.

Ayrıca Rum ordusunun çok gelişmiş silah sistemi ile güçlendirilmesi girişimleri, İsrail, Mısır, hatta İngiltere ile yapılan askeri anlaşmalar, Fransa'ya üs verilmesi girişimleri, ABD'nin silah ambargosunun kaldırılması faaliyetleri, bizimle eşitlikçi ve sürdürülebilir bir anlaşma yapmak niyetinde olmadıklarını gösterir.

Bu gerçeği sadece uyduruk Kıbrıslı kimliği altında Rum çoğunlukla her koşulda birleşerek, onlar içinde erimemizi isteyenler, Türkiye fobisi olanlar, statüko ve çözümsüzlükten nemalananlar, ideolojik saplantıların etkisinden kurtulamayanlar ve art niyetli olanlar, göz ardı edebilmektedir.

Rumlarla birleşmemiz durumunda tüm sorunlarımızdan kurtulacağımız masalı ve ninnisi ile halkımızı uyuttuğunu sananlar, artık insafa gelmeli. Federal çözümün ve Rumlarla birleşmenin mümkün olmadığını kabul etmeli.

Guterres önerileri çerçevesinde yapılabilecek bir anlaşmanın, Türk halkının ezici çoğunluğunca ret edileceği aşikardır. Bu nedenle, BM'i memnun etmek için, müzakerelere kaldığı yerden yeniden devam edilmesini beklemek zaman kaybına sebep olacak. Mevcut koşullarda, 3 seçenek üzerinde yoğunlaşmamızın isabetli olacağı görüşündeyim:

1 Gündemi saptanacak takvimli müzakerelere bile, ambargoların kaldırılması ve 2 egemen devlet olarak katılmayı kabul edeceğimizi açıklamamız;

2.Anavatan ile görüşerek ve desteğini alarak, KKTC'nin tanıtımı için kampanya başlatmamız;

3. Her koşulda Rum'dan yana olan BM ve AB'nin KKTC'nin tanınmasını engellemeleri durumunda, dış işleri ve savunmada anavatana bağlı, özerk yönetim ilan etmeliyiz .
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.