Geleceğin belirlenmesinde geçmişten ders alınmalı

Yayın Tarihi: 04/10/20 09:40
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Yunanistan ve onun güdümünde olan Rum yönetiminin imzalarına sadık olmadıkları defalarca kanıtlanmıştır;

1960 birleşik federal anlaşmayı, mürekkebi kurumadan bozmaya çalıştılar ve 1963’te bizi silah zoru ile ortaklıktan atarak devleti sahiplendiler;

1571’de Venedik zulmünden, 1974’de ise diktatörlerden kurtarmamıza rağmen, tutum ve açıklamalarından, bize dostça davranmayı akıllarının ucundan beri geçirmedikleri anlaşılıyor;

Osmanlı döneminden günümüze hiç bir zaman, Türkler, Rumlara saldırmadı. Tüm silahlı çatışmalar Rumların saldırması ile başladı;

1956-58 EOKA döneminde ve 1963-74 döneminde, Rumların sırf Türk olması nedeniyle bir çok sivil Türkü vahşice katlettiği inkar edilemeyen bir gerçektir;

1963 olaylarından sonra uluslararası kuruluşlar ile batılıların, saldırıya uğrayan ve mağdur edilen Türkler yerine, Rumların tarafında yer aldı;

2004’de Annan planı referandumu döneminde, AB, BM ve batılıların bize verdikleri sözleri  tutmamaları onlara güvenilemeyeceğini gösterir;

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki beş daimi üyenin 1964’den sonra sürekli saldırgan Rum tarafını destekleyen kararlar üretmesi, ayrıca 2004 referandumundan sonra  Birleşmiş Milletler Genel sekreterinin hazırladığı raporu yayınlamaması, tarafsız olmadığını kanıtlamaktadır;

Girit dramı, Bosna Hersek vahşeti, batılı emperyalistler ile  onların güdümündeki kuruluşların, haçlı seferleri ruhunu terk etmediklerini gösterir;

Halen Leymosun ve Batı Trakya’da yaşayan soydaşlarımızın yaşam koşulları, Rum-Yunan ikilisinin  Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen, insan hakları ilkelerine uymadığını ortaya koymaktadır;

Yaklaşık yarım asırdan beri birleşik- federal çözüm zemininde  sürdürülen müzakerelerde, Rum tarafının Girit senaryosu ile ENOSİS’e sıçrama tahtası olarak kullanabileceği çözüm peşinde olduğu anlaşıldı;

Rum yönetimi eski Dış işleri Bakanı  Rolandis’in de ifade ettiği gibi Acheson Planından günümüze hazırlanan tüm çözüm seçeneklerini Türk tarafının kabul etmesine karşın, Rumlar ret etti;

Kleridis’in anılarım adlı kitabında da belirtildiği gibi Rum tarafı müzakerelerde bizi oyalayarak, ambargolarla ve 5. Kol faaliyetleri ile çökertmek ve teslim almak amacındadır;

Akel eski genel sekreteri Ezikas  Papaioannu’nun 1981’de  üyelerine gönderdiği  genelgede : ‘Kültür, sanat, gelenek, tarih ve folklor gibi yöntemlerle adada ‘Kıbrıslı Türk’ ve hatta ‘Türk’ değil, bir ortak ‘Kıbrıslı’ kimliği olduğunu coğrafi ve kültürel – tarihi veriler üzerinden Türk toplumuna kabul ettirmeliyiz. Bunu başarırsak, sorun kendiliğinden çözülür. Başaramazsak sonuç iyi olmaz.’  şeklindeki görüşü, halen Rum yönetimi tarafından da benimsenen  ve  KKTC’deki işbirlikçilerce tezgahlanan oyunu teşhir etmektedir.

Son C.Montagna’da  sayın Akıncının verdiği olağanüstü tehlikeli ve ENOSİS’in önünü açabilecek korkunç ödünlere rağmen, sırf Türk ordusunun derhal adadan uzaklaşması kabul edilmediği için anlaşma yapılamadı;

Rum tarafının çözüm  müzakereleri sürdürüldüğü dönemde bile, silahlanmaya ara vermemesi, yabancı devletlerle askeri tatbikatlar ve  işbirliği anlaşmaları yapması, bize karşı iyi niyetli olmadıklarını gösterir;

Rum-Yunan ikilisinin tutumu varlığımızı sürdürebileceğimiz kalıcı ve işlevsel bir çözümü akıllarının ucundan bile geçirmediğini gösterir;

Sade vatandaşların bile bildiği gerçekleri dikkate almamak ve federal-birleşik çözüme sağlanıp kalmak, Rum’un bizi müzakere masasında oyalandırarak cezalandırması tezgahına hizmet etmez mi?

Güvenliğimizin yabancılar tarafından sağlanması görüşünün sonucunun felaket olduğu Girit dramında kanıtlanmadı mı?

Tüm yaşanan acı deneyimlere rağmen hala daha Rumla birleşmekte ısrar edenlere, Girit senaryosunu ve 1960-63 KC döneminde yaşananları öğrenmesini öneririm.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.