BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Toplumdaki düşüncesel, duygusal ve ruhsal sorunlar artıyor!

Yayın Tarihi: 05/02/21 07:00
okuma süresi: 9 dak.

Ülkemizde, 2020 yılı ile başlayan ve 2021 yılı ile devam eden insanlığın en öngörülmez ve en zorlu günleri yaşanıyor... Dünya, insanlığın tüm yaşamlarında benzeri görülmemiş değişiklikleri gördü ve halen daha görmeye devam ediyor... Bu süreçte herkes, ne kadar büyük veya küçük olursa olsun, birtakım sorunlar, engeller ve zorluklarla karşılaştı ve karşılaşmaya da devam ediyor...

Aşı ile birlikte tünelin sonundaki umut ve ışığın bize yakın olduğunu düşünürken, dünyada yapılan bilimsel açıklamalarda, dünyadaki aşı uygulamalarının ve sonuç almanın aylar hatta yıllar alacağı yönündedir... Bu yüzden, öncelikle, kendimizi ve başkalarını korumak için hijyeni, koruyucu maske takmayı ve sosyal mesafeye uymayı her zaman hatırlamak zorunda olduğumuzu bilmeliyiz...

Kıbrıs Türk halkı, pandemi ile birlikte, ülkesel plansızlık ve günübirlik kararlarla bilinmeyene doğru gitmeye devam ederken, işsizliğin, ekonomik yıkımın gün geçtikçe arttığı, alınan kararların yetersizliği, bilimin önünde alınan siyasi keyfi kararlarla ülke yönetmeye çalışan siyasilerin, topluma yaşattığı keşmekeş, bireylerde ve toplumda anksiyete ile stresi tetikleyerek, korkuları, endişeleri, kaygıları, panik atakları ve uyku sorunlarını artırıyor... KKTC bu yönden, tarihinde hiç bu kadar kötü olmamıştı!

Zorluklar ve engellerle karşılaşan her yetişkinin yanında, geçlerimiz ve çocuklarımız da, okullarında ve evlerinde şimdiye kadar benzeri görülmemiş düşüncesel, duygusal ve ruhsal sorunlar yaşıyor... Ve tüm bu sorunlar ciddi boyutlarda artmaya devam ediyor... Anlayacağınız aileler de çocuklar da yani toplumun tamamı sıkıntıda!

Özellikle çocuklarda, zihinsel sorunlar yaratan tüm bu olumsuz durumlar ve aşırı çevresel, ailesel yüklemeler; evde, okulda yaşadıkları sorunlar, fakir aileler içerisinde yaşanılan teknolojik eksiklikler ve yetersizlikler ile ortaya çıkan uzaktan eğitimde eşitsizlikler, ekonomik zorlukların gitgide ağırlaşması, yoksulluk durumuna inen satın alma gücü, yalnızlık duygularının artması, okula geri dönüşlerinde karşılaşabilecekleri endişeler, ders çalışmalarında ve gelecek sınavlarda başarısız olma korkuları, çocuklarda endişeleri ve kaygıları en üst seviyeye doğru yükselmektedir! Özellikle özel sektörde çalışan ailelerde, ebeveynlerde ortaya çıkan, işlerini kaybetme korkusu, ne olacak kaygısı, geleceğe dair belirsizlikler, sevdiklerini kaybetme endişelerinin artmış olması, yaşanılanların tümü de çocuklar için olsun, yetişkinler için olsun travma niteliğindedir ve depresyonu tetikleyebilecek kadar tehlikelidir! Tüm bu görünen ve görünmeyen baskılar, madde bağımlılığını, uyuşturucu ve alkol bağımlılığını da tetikleyen hayati derecede önemli unsurlardır! Bunların tamamı toplumsal tehlike sinyali niteliğindedir!

Üzerinde durulması gereken, altının iki defa çizilmesi gereken konu; fark etseniz de etmeseniz de, genç nüfusumuzun karşı karşıya olduğu içsel sorunların, eşi görülmemiş ve geniş kapsamlı bir noktaya ulaşmasıdır! Gençlerimizin düşüncesel, duygusal ve ruhsal sorunlarının geçmiş yıllara göre çok daha kötü bir noktaya gelmesi endişe verici boyuttadır! Bunun en büyük nedeni, çevresel ve içsel tetikleyicilerin artmış olmasıdır! Ebeveynlerin en büyük hatası çocuklarını dinlememeleridir... Peki aileler evde bu durumda ne yapmalıdırlar? Dört basit yol şudur:

  1. Çocuklarınızı dinleyin.
  2. Onları tekrar dinleyin.
  3. Onları biraz daha dinleyin.
  4. Profesyonel destek isteyin.

Hepimiz doğru şekilde dinlenmenin nasıl bir his olduğunu biliriz... Bazen cevap olmasa bile, çözüm olmasa bile dinlenmenin, karşınızda sizi dinleyen birinin olması, size ne kadar çok sevildiğinizi, verilen değeri ve ilgilenildiğinizi gösterir. Aktif olarak dinlendiğinizde desteklendiğinizi yalnız olmadığınızı hissedersiniz... Ancak bu şekilde çocuklarınızı dinleyerek nasıl bir desteğin gerekli olduğuna birlikte karar verebilirsiniz... Çocuklar da, gençler de kendilerinin dinlenilmesinden her zaman mutluluk duyar... Bu nedenle en azından çocuklarınızı dinleyin... Onlara yalnız olmadıklarını hissettirin, ancak bunu onlara sakın baskı yaparak gerçekleştirmeyin! Sadece dinleyin ve birlikte, kendiniz için, onlar için, sorunlar daha fazla büyümeden destek kararları üretin... Bilinçaltı davranış bilimci, diplomalı ve lisanslı bir hipnoterapist olarak hipnoterapi desteğini de size, en güvenli, en etkili ve en doğal yöntemlerden biri olarak tavsiye edebilirim...

Ülke olarak dikkat etmemiz gereken bir başka salgın da, pandemi süresi uzadıkça, toplumdaki düşüncesel, duygusal ve ruhsal sorunların, salgın gibi yayılabilirliği! Ve kalıtımsal olarak daha sonraki nesillere geçebilirliği! Yoğun stres ve kaygının neden olduğu, mutsuzluk, umutsuzluk, çaresizlik, tükenmişlik vb. olumsuz duygular da gün gelir salgın halini alır ve bundan da tüm toplum, tüm ülke hatta gelecek nesiller dahi etkilenebilir! Bunun sonuçları da pandemiden çok daha yıkıcı olabilir! Bunun için de sosyal devlet olarak bu yönde gerekli önlemlerin hemen alınması şarttır!

Bu salgın dünyaya eşi görülmemiş zorluklar getirdi ve sosyal ekonomi üzerinde derin bir etki yarattı...

Ülkemizde de, ekonomik sorunların artmaya devam ettiği bugünlerde, devletin üzerine düşen görevler de artmaktadır. Yıkıcı sonuçlar alınmaması için, gerekli tüm etkin ekonomik tedbirler ve açılımlar vakit kaybetmeden detaylı bir şekilde planlanmalı ve adımlar atılmalıdır... Bu salgına rağmen, hükûmetin makroekonomik ve finansal istikrar, ihtiyatlı bütçe planlaması ve uygulaması, dostane ve rekabetçi bir iş ortamı yaratma açısından önceliğe sahip olması gerekmektedir. Yaklaşımları bölücü olmamalıdır!

Devlet olarak, günümüzün ağır ekonomik ortamında, yeni yatırım hedefleri arayan şirketleri ve yatırımcıları çekmek için bir katalizör görev üstlenerek, ülkemizin ekonomik oluşumunu güçlendirmek ve geliştirmek adına, yabancı yatırımları da ülkemize çekmek için bu konulara da kafa yormalı, stratejik açılımlar yapmanın giderek daha önemli hale gelmekte olduğunun farkına varılmalıdır... Her şeyin Türkiye tarafından düşünülmesi, her şeyin Türkiye tarafından gönderilmesi, her şeyin Türkiye tarafından hayat bulması zihniyetinden çıkmak zorundayız! Ekonomik devasal sorunlar gün geçtikçe dağ gibi büyümekte, tüm bu olumsuz gelişmeler, toplumdaki düşüncesel, duygusal ve ruhsal sorunları tetiklemekte, patlatma noktasında çok büyük risklerle birlikte yol alınmaktadır!

KKTC Devleti, kısıtlama önlemleri ile birlikte, daha fazla yara alan özel sektöre desteğini artırmalı, istihdam kayıplarını önlemelidir... Farkına varılmalıdır ki ekonomik sorunlar, toplumdaki düşüncesel, duygusal ve ruhsal sorunların en büyük tetikçisidir! Ekonomik sorunlarda iyileşme sağlayamazsanız, sağlıklı toplumlar yaratamaz ve sağlıklı nesiller yetiştiremezsiniz! Oluşturulacak destek bütçe paketlerinde, kapalı sektörlerde bulunanların işveren katkısının ve çalışanların maaşlarına destekler sürdürülmeli, vergi, sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yükümlü sorumluluklarında, iyileştirme ve düzenlemeler yaparak, halka umut ve ışık olmaya devam edilmelidir! Ancak bu şekilde halkın güveni kazanılır! Sosyal devlet olarak, bu desteği halkınıza vermek zorundasın, olumlu ve güncel bütçe politikaları geliştirmelisiniz! Tüm dünyada bu destekler kesintisiz yapılmaktadır...

Devlet, toplumsal dayanışma ruhu ile halkına sahip çıktığını halkına göstermelidir! Kutuplaşmaya neden olmamalıdır! Toplumu ikiye bölmemelidir! Kamu ve özel sektör arasında uçurum yaratmamalıdır! Toplumun tamamını kucaklamalı ve toplumun tamamını motive etmeyi bilmelidir!

Ünlü düşünürün dediği gibi; "Kendini idare etmesini bilmeyenler, kendi yurttaşlarını yönetmek iddiasında bulunamazlar!"

Ülkeyi siyasetçiler idare ediyor, devlet adamları değil! Siyasetçi gelecek seçimleri, devlet adamları ise; gelecek nesilleri düşünür!

Bu mevcut zihniyet yapısında ve bu şartlarda, tünelin sonundaki umut ve ışık bize ne kadar yakın? Bunun cevabını siz verin...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.