BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

Uçurumun kenarındayız!

Yayın Tarihi: 05/11/21 07:00
okuma süresi: 12 dak.

Toplumsal farkındalığın sesi olmaya devam eden köşe yazılarım beğenileriniz ve paylaşımlarınız ile ses getirmeye devam ediyor... Teşekkürler Kıbrıs Postası okuyucuları... Teşekkürler Kıbrıs Türk halkı...

29 Ekim 2021, Cuma günü Kıbrıs Postası Gazetesi “BİRAZ AYDINLIK” adlı köşemde çıkan "Alengirli işler..." başlıklı yazımın ardından, KKTC’de faaliyet gösteren bahis siteleri ile ilgili mahkeme kararı ile birtakım yaptırımlar başlatıldığını, yazımda vurguladığım “... Ülkenin ve kişilerin zaafları ortaya çıkmaya başladıkça, adalet sistemindeki boşluklar arttıkça, olumsuz güç odaklarının rotası sürekli KKTC olacaktır... Bu konuda, ülke olarak dünya çapında bir merkez haline dönüşmemeliyiz! Son gelinen noktanın oluşturduğu sistem, siyaset ve bürokrasi üçgeninde kesinlikle yeni zenginler ortaya çıkararak, güç dengesini de bozmamalıdır!” Uyarılarının ardından bunlar da göz önünde bulundurularak, BTHK tarafından acilen birtakım ön adımların atıldığı duyumlarını, Kıbrıs Postası Gazetesi’nin 30 Ekim 2021, Cumartesi saat 13:52 paylaşımı ile kamu oyuna paylaşılmıştır... Bu konudaki farkındalıklarından dolayı BHTK’yı ve ilgili birimlerini tebrik ediyorum...

Yine, aynı yazımda vurguladığım "... Alengirli işleri" engellemenin panzehiri, öncellikle bürokratik devlet oluşumundan, şeffaflığı öne çıkaracak dışa dönüklü demokratik devlet yapılanmasına gidilmesi için acilen "değişime" gidilmesidir...uyarılarının ardından da Sayın Faiz Sucuoğlu’nun kurultayda ilk turda UBP’nin yeni genel başkanı seçilmesinin ardından verdiği ilk demeçte,değişimden” bahsederek, “daha demokratik ve daha şeffaf bir yönetim sözü” vermesinden, yazmış olduğum köşe yazısına farkındalık göstermesinden dolayı kendisini tebrik ediyorum.

Mert Mapolar yazdı: "Alengirli işler..."

 

KKTC Devletinin vatandaşına karşı yerine getirmesi gereken birçok sorumluluğu vardır... Vatandaşının sorunlarını gözetmek ve çözüm üretmek, vatandaşına saygı duymak, vatandaşının güvenliğini sağlamak, eğitim ve sağlık hizmeti sunmak devletin, en temel görevlerinden sadece bazılarıdır...

KKTC Devletinin, sosyal güvenlik hakkı da dahil olmak üzere vatandaşının haklarını korumak, geliştirmek ve vatandaşının haklarını ayrımcılığa uğramadan gerçekleştirebilmelerini sağlamak için de yasal yükümlülükleri vardır...

KKTC Devletinin başlıca sorumlulukları arasında olan okullar, hastaneler, acil servisler, çevre koruma, endüstriyel işler, bayındırlık işleri, yollar, toplu taşıma, tarım, tüketici hakları, emniyet, polis, güvenlik, hapishaneler ve daha birçok toplum hizmetinden de direkt devlet sorumludur...

Dünya çapında, hükûmetler ve vekiller vatandaşların giderek artan beklentilerini karşılamak için yoğun çalışmayı artırdıkları gözlemlenirken, KKTC'de kurulan gelmiş geçmiş hükûmetler ve bunlarla birlikte vekiller, üzerlerine düşen sorumlulularının ne kadarını yerine getiriyorlar? Vatandaş ayrımı yapmadan eşit hizmeti tam anlamıyla bir bütün olarak sunuyorlar mı? Gelmiş geçmiş tüm hükûmetler ve vekiller, vatandaşının çıkarlarına yeterince hizmet ediyorlar mı? Vatandaşı mecliste yeterince temsil ediyorlar mı? Hizmet sorumluluklarının, görevlerinin yeterince farkında oluyorlar mı? KKTC seçmenin ihtiyaçlarını karşılama yönünde, yaşam standartlarını yükseltme, devlet hizmetlerini artırmak için bu ülkenin seçilmiş vekili olarak, kısır döngü tartışmalarının dışında, toplumsal farkındalık için neler yapıyorlar? Kıbrıs Türk toplumunun gelişimi için ne tür projeler ortaya koyuyorlar?

Ülkemizde maalesef bu soruların hiçbirine cevaplar alamıyoruz... Tek bildiğimiz şey herkesin oy avcılığında olduğudur...

KKTC milletvekilleri, yasa yapmayı en önemli görev olarak görürken, vatandaşın yani seçmenin, en önemli beklentisi, sorunlarına çözüm üretilmesi, olmuştur... Ama milletvekili bile, bu en önemli görevlerini, kısır meclis tartışmaları içerisinde hep unutmuşlardır... Vatandaş, oylardan sonra hep unutulmaya devam etmiştir...

Peki, KKTC vatandaşı devletten ve vekillerden ne istiyor?

Geçim derdinde, zor durumda olan vatandaş, devletten, hükûmetten, milletvekillerinden hayatın ucuzlamasını istiyor, omuzlarındaki yükün azaltılmasını istiyor, daha iyi yol istiyor, daha iyi altyapı istiyor, temiz bir çevre istiyor, ilaç sıkıntısı olmayan, yaşlandıkça insana daha fazla değer veren daha iyi bir sağlık sistemi istiyor, daha iyi eğitim sistemi istiyor, bu ülkeyi yönetenlerin yükümlülüklerini daha fazla yerine getirmelerini istiyor...

KKTC vatandaşı, eşitlik istiyor, hak, hukuk istiyor, alt sınıfın üzerinden zenginlerin daha fazla zengin oldukları bir sistem istemiyor, somut gelişim projeleri görmek istiyor, az laf çok hizmet istiyor... Tünelin ucundaki ışığı görmek, çocuklarına ve torunlarına bu ışığı daha fazla göstermek istiyor artık...

KKTC vatandaşı, dürüstlükle yasa yapılan, halka hizmet eden, sürekli çalışan, çözüm üreten, sürekli tartışmaların odağında olmayan, prestijli bir KKTC parlamentosu görmek istiyor... Milletvekillerinin her zaman seçmenlerin, halkının, vatandaşının yanında olmasını şimdi daha fazla görmek ve hissetmek istiyor... Karşısında "yanar döner" ve "tutarsız" siyasetci görmek istemiyor artık...

KKTC vatandaşı, dürüst ve etkin politika ile adil bir yönetimi, sözde değil gerçek anlamda temiz toplumu, temiz siyaseti şimdi her zamankinden daha fazla özlüyor ve istiyor...

KKTC'nin sayın siyasi partileri! Yakında seçimlerde seçime gelecek seçmen bulamayacaksınız... KKTC tarihinin en isteksiz, en umutsuz seçmeni var karşınızda... Bunalan... Ciddi geçim sıkıntısında olan... Unutulan... Ayrımcılık yapılan... Üst sınıfın dışında önemsenmeyen... Ötekileştirilen... Yaşanılanları hak etmeyen... Yalnızlaştırılan... Çaresizleştirilen bir Kıbrıs Türk halkı var artık karşınızda...

Ortaya çıkan eser bu ülkeyi yönetenlerin eseri... Geldiğimiz nokta düşündürücüdür!

Niçin, kimler için bu sistem yaratıldı? Egolarınız, ihtiraslarınız, narsist kişiliğiniz, bencilliğiniz, farklı çıkar ilişkileriniz ve hep bugünü düşünmeniz ile geldiğimiz noktanın haline bir bakın...

Sayın KKTC Yöneticileri ve aday adayları! Bu ülkenin ciddi sorunları var ve bu ülkenin ciddi yöneticilere ihtiyacı olduğunun, farkındalığına varmalısınız... Ülkedeki sorunalar, bireysel ve toplumsal travmalar ciddi boyutlarda artmaktadır... Devasal sorunlarla felakete doğru sürüklenen bir toplum var karşımızda...

"Taşıma su ile değirmen ancak buraya kadar döner, bunun çok fazla ötesi olmaz!"

KKTC vatandaşı artık daha fazla ciddiyet istiyor... Sorunlara çözüm potansiyeli olan yöneticiler istiyor... Çok konuşup da hiçbir şey yapmayan, boş konuşan, kendini düşünen yönetciler istemiyor artık...

KKTC vatandaşları tarihten bu yana ilk defa bu kadar fazla uçurumun yanındadır! Dağ gibi sorunlar yükselmektedir... Uçurum derinleşmektedir...

Artık halk olarak o uçurumun kenarındayız! Anlayacağınız tam da yanında, dibindeyiz...

Eşitsizlik uçurumu... Geçim sıkıntısı uçurumu... İşsizlik uçurumu... Umutsuzluk uçurumu... Oyun içinde oyun uçurumu...

Tam da bu noktada, KKTC vatandaşı elinin tutulmasını bekliyor... Yalnız olmadığını hissetmek istiyor... Var olduğunu ve var edildiğini hissetmek istiyor... Düşünüldüğünü hissetmek istiyor... Sevildiğini hissetmek istiyor... Değer bulmak ve değer görmek istiyor... Gençler, almış olduğu eğitimin hakkının verilmesini istiyor...

Artık bir bedel ödeme zamanı geldi...

Artık bu ülke, seçilme endişesi, kaygısı ve korkusu olmayan kişilerce yönetilmelidir!

Ülkede artık daha fazla ekonomik kalkınmaya odaklanılmalıdır! Bunun için kararlı ve bilinçli adımlar atılmalıdır...

Liyakata dayalı bir yönetim kadrosu oluşturarak, ciddi bir değişime, gelişime ve açılıma gidilmelidir!

Yeni kurulacak hükûmetler, bunları göz önünde bulundurarak, bu yönde hazırlıklar yapmalıdır! Klasik siyaset anlayışında artık son noktaya gelinmiştir...

Artık "değişim" için bir bedel ödenmesi ve o adımın hemen atılması gerekiyor...

Kıbrıs Türk halkı uçurumun tam kenarında! Elinin tutulmasını ve içeriye doğru, sımsıkı çekilmesini bekliyor...

İşte bunu yapacak olanlar, tarihe ismini yazdıracak olan, gerçek "unvansız" liderler olacaktır... Seçilip, seçilmeme dertleri asla olmayan... Bunu yapmak ve yapanları desteklemek bizim içimizde...

Uçurumun kenarına gelmeden, uçurumun derinliğinin farkına varamazsınız... Şimdi o derinlik kendini çok daha fazla gösteriyor...

Halüsinasyon ve yanılsamayı anlıyorsanız, hiçbir lideri körü körüne takip etmezsiniz... Sorgularsınız!

Uçurumun ötesinde, kişinin aklı başında mı yoksa değil miydi bilmelisiniz...

Uçurumdan kurtulmanın yolu, ona bakıp derinliğini ölçmek ve kendinizi o boşluğa bırakmak değildir!

Uyanınız! Bir, iki, üç... Gözlerinizi açınız!

Uçurumun kenarına çok fazla bilinçsizce yaklaşıyoruz! Niçin? Kimin için? Şimdi gözlerinizi her zamanınkinden daha fazla açma zamanı...

Kıbrıs Türk halkı! Kendi aranıza büyük uçurumlar, derinlikler ve mesafeler asla koymayın... "Sevgiyi" hatırlayın o unutulan ve unutturulan "sevgi" duygusunu... Haykırın dünyaya "sevgiyi"... Sevmeyi ve  sevilmeyi... Tıpkı o eski yıllarda, Kıbrıs Türk kültüründe olduğu gibi insanlığın o sıcak Akdeniz "dayanışmasını" evlerin birbirine yemek verdiği o anlamlı günleri hatırlayın... Kıbrıs Türk insanının çalışkanlığını... Mücadele ruhunu... Geçmişte başarılı olunmuşsa bugün de aynı duygularla "birlikte" başarılı olunabileceğini hatırlayın... "Birlik" olalım, o zamanlarda olduğu gibi... Hep birlikte "aydınlık" günlere koşalım... Bu güç hepimizin içinde... Duygularımızı, düşüncelerimizi birleştirelim...

Kıbrıs Türk çocuğuna daha iyi bir gelecek vermek, bugünkü düşünce şeklimize ve atacağımız adımlara bağlı olduğunu bilin!

Kendinizi uçurumun kenarından çekin... Kıbrıs Türk halkı olarak yaşayın... Her şeye rağmen yaşayın... Ruhlarınızı, gücünüzü, benliğinizi birleştirin... Birbirinize omuz verin...

Unutmayınız! Kıyısında dolaştığımız şey deniz değil, uçurumdur!

Kıbrıs Türk halkı uçurumun kenarında... Sert rüzgarlar esiyor... Bir ayağı sert kayalıklara basıyor, diğer ayağı boşlukta... Hiç bu kadar umutsuz ve kararsız olmamıştı Kıbrıs Türk halkı...

Dayanışmanın en anlamlı, en unutulmaz ve en güçlü yönünü gösterin!

Sevgiyi verin ki sevgiyi bulasınız...

Seslen orada durana:

"Elimi tut... Seninleyim..."

Sen de seslen orada duran uçurumdan aşağıya bakan kişiye:

"Elimi tut... Seninleyim..."

Sen de, sen de, sen de seslen orada duran tüm insanların her birine:

"Elimi tut... Seninleyim..."

Kıbrıs Türk halkı olarak birbirimize sarılma ve birbirimizin elini tutma zamanı...

Ancak en büyük engeller ve en derin uçurumlar bu şekilde aşılır...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.