Konuş o zaman yargıç arkadaş!

Yayın Tarihi: 26/05/18 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Önce ilk açıklama;

"Her son yeni bir başlangıçtır.
Sadece zamanında nokta koymayı bilmek gerek.
Bugün itibariyle yargıçlık görevimden istifa etmiş bulunuyorum.
Şahsım adına içinde yaşadığımız mevcut kurulu düzende bu göreve devam etmenin hiçbir anlam ve önemi yok.
Yazacak, konuşacak, paylaşacak çok şey birikti.
Yeni başlangıçlarda görüşmek dileğiyle..."

...

Sonra ikinci açıklama;

"Tüm yaşanan olaylardan önce geçtiğimiz yıl Kasım ayında almış olduğum karar gereği bugün meslekte son günüm.

Bu sürede güzel dileklerde bulunan tüm arkadaşlara çok teşekkürler.

Kurulu düzen dediğimiz şeyi sadece Yargı erki olarak algılamaya çalışanlar yanılıyorlar. Açık açık söyleyelim, anlamayanlar anlasın: Kıbrıs'ın kuzeyindeki tüm kurulu düzen! Yazacağız…"

Lefkoşa Kaza Mahkemesi Kıdemli Yargıcı Tacan Reynar'ın açıklaması bunlar…

Gündemin tepesine küt diye düşen…

Kafa karıştıran!

İnsanların sinirlerini bozan…

Birçok soru işareti ile dolu!

Zamanı geldi ve noktayı koyduk diyor…

Belli ki artık sabır taşı bile çatlamış!

İlk açıklamasında yargıdan dem vuruyor…

İkincisinde yanlış anlaşıldığını, KKTC'deki tüm kurulu düzenden şikayet ediyor!

Ülkesini terk eder mi bilemeyiz…

Ama gitmeden önce bu ülkeye görevi vardır hala!

Genç yargıcın isyanı kimedir bilmiyoruz…

Ama madem ki bu ülkede ilk kez böyle bir olay gerçekleşiyor bilmek herkesin hakkıdır!

Gencecik, geleceği olan bir yargıç niye görevinden istifa edip ülkesinden kaçmayı düşünsün ki?

Kendisini tanımasak da biz bile bunu içimize sindiremeyiz!

Tamam gidecekse gitsin ama…

Ne oldu ne bitti, sabrı niye taştı, kime bu kadar kızdı da gitme kararı aldı onu da açıklasın!

"Yazacak, konuşacak, paylaşacak çok şey birikti" diyor üstüne basa basa…

Yaz o zaman genç arkadaş, paylaş ve konuş!

Bütün bunları yap ki senin çektiğin sıkıntıyı başka bir yargıç arkadaş çekmesin…

Bel ki haksızlıklara, usulsüzlüklere ve top yekün sisteme senin isyanın!

Ama konuşmadan gidersen, mücadeleyi değil de kaçmayı yeğlersen bu kimin yararına olur ki…

Yargıç arkadaşın isyanı artık onun olmaktan çıkmış toplumun meselesi olmuştur…

Ona cesaretsiz ya da korkaktır demiyoruz ama belli ki belki de kendi geleceğinin güvenliği açısından şifreli konuşarak istifa etme kararı almıştır!

Bunu bir nebze anlayabiliriz…

Şimdi top başta bağımsız yargı olmak üzere devletin tüm kurumları, toplumun kucağındadır!

Mesele de şudur aslında;
Bu çok manidar istifa olayının üstüne gidilip, isyanın sebebi ortaya çıkarılacak mı?

Yoksa genelde yaptığımız gibi başımızı kuma sokarak bir başka yargıçların da istifa edip ülkelerini terk etmelerini mi bekleyeceğiz?

"Güçlünün adaleti, güçsüzün köleliği…"

"Sevgili Tacan Reynar'ı 2000'li yıllardan beri tanırım, sakin ama kararlı kişiliği onun yargıçlığında da önemli kararları cesaretle alabilmesini sağlamıştı; istifası değil önemli olan ama sistem vurgusu çok önemli, bu ülkede yargıyı da kaybedersek sığınacak ne kalır ki?
Herkesi yargı bağımsızlığı ve yargıç güvenliği ve hakları konusunda bir kez daha yüksek sesle düşünmeye davet ediyorum.

Yoksa güçlünün "adaleti" ve güçsüzün "köleliği" dışında bir seçenek kalmayacak…"

(Mehmet Harmancı)

"Süt izinlerinde sorun çıkarıyor…"

Şikayet Gazimağusa'dan geldi…

Bu bölgedeki Çalışma Dairesi Müdürü Necip Fatih Gülaç'ın doğum yapan kadın çalışanlarına süt iznini vermeme ya da keyfi verme şikayeti yapıldı…

İddiaya göre bu arkadaş, yasaları filan pek takmıyormuş!

Konunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na da bildirildiği söyleniyor…

Varsa böyle bir keyfilik ayıp!

Umarız çok kısa bir zamanda çözülür…

Zira, ilgili sendika bu işe fena öfkelendi ve eyleme hazırlanıyor!

"Yarım akıllı işlere devam ..."

"Türkiye maaşları Euro ödesin!
Başka ülkede olsa işadamları göbek atacak , daha çok mal ve hizmet satabilecek ortam var diye.
Turizm patlaması gerek, üretmek gerek, başka yolu yok.
İhracat patlasın, istihdam patlasın…

Kumarhanelerin sayısını azaltalım, bet ofisleri kapatalım, Türkiye'den tarım ürünleri garanti alım yapmasını isteyelim, turist isteyelim!

Vazgeçin bu hazır yeyicilikten ...

Tabi besleme değilseniz!"

(Şahap AŞIKOĞLU)

Biz bu muyuz Allah aşkına!

Ülkemden ilginç ve garip manzaralar…

Tatlısu Belediyesi bölge insanının deniz kenarında piknik yapması için çok güzel bir zemin hazırlamış!

İyi de yapmış…

Yapmış ama bunun kıymeti bilinmemiş işte!

Adına çok da insan diyemeyeceğimiz birileri gidip buradaki parkeleri söküp mangala çevirmişler…

Ve bu tür görüntüler ülke genelinde o kadar fazla ki!

İnsan soruyor doğal olarak;

"Biz bu muyuz Allah aşkına" diye!

Ne yapmalı bu Türkiye basınını!

KKTC Hükümetinin dövizin yükselişini önlem çabaları…

Başbakan bir ara başka para birimi konusunda bir açıklama yaptı ya!

Türkiye basını bizi yine bombaladı…

Aşağılayan ifadelerle verdi haberleri!

"Besleme" olduğumuzu bir kez daha hatırlatma güdüsü vardı haber ve yorumlarda…

Bu sıralar aşağılayan aşağılayana!

Bizi şamar oğlanı sanıyorlar…

Bizden ise kimseden çıt çıkmıyor!

Ezilip büzülmekten bıktık usandık artık…


"Yönetmek istiyorsan üreteceksin…"

"Ülkemiz tüketici toplum anlayışından, memur olma zihniyetinden kurtulmalı…

Üretici olma anlayışının yerleşmesi lazım beyinlerimize…

Üniversite girişlerindeki yığılmanın önüne geçebilmek için eğitim kurumlarımıza büyük görevler düşüyor…

Öğrencilere hedef olarak sadece üniversiteler gösterilmemeli artık…

Toplum olarak mesleklere saygı duymayı öğrenmeli, çevremizdekilere de öğretmeliyiz…

Küçük Yaşta Öğrenciler Doktor, Avukat, Öğretmen Olma Havasına Sokuluyor…

İlkokuldan itibaren doktor, avukat, öğretmen olma havasına sokuluyor öğrenci, İyi usta, sanatkâr olma, kendi işini kurma ve üretmeye yönelik meslekler hedef olarak gösterilmiyor…

Bu yapı, üretim duygusunu ve güvenini geliştirmediğinden herkeste hazıra konma ve memuriyet zihniyeti hâkim oluyor…

Kısacası mesleki eğitime yönelmeyişin en önemli nedeni bu eğitim sonucunda edinilen mesleklerin ikinci sınıf meslekler olarak görülmesidir…"

(Ziya Öztürkler)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Levent ÖZADAM yazıları