Tanımaya hazır ülke var mı?

Yayın Tarihi: 23/09/22 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Kıbrıs süreci bir günlük değil. 

Ezberlenmiş cümlelerle de değil. 

Emin, kararlı, ısrarlı, uzlaşmacı, mümkün olunan ortak noktaya ulaşma odaklı, bir sonuca gidebilir. 

Kıbrıslı Türkleri, dünya ile buluşturacak her anlaşma, adı ne olursa olsun, çözümün adıdır.  

“Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, uluslararası toplumu bir an önce KKTC’yi resmen tanımaya davet etti.” 

Bu çok önemli bir adımdır, tarihi bir çağrı ve aynı zamanda bir ilktir. 

Peki, bugüne dair, bu konuya yönelik ne vardır, nasıl bir tepki, bir reaksiyon, bu çağrıya kulak veren herhangi bir ülke oldu mu? 

Bu çağrı, önemine dair, yaşanacak gelişmelerle anlamlı olur. 

En az 5 ülkenin desteği alınarak bu yola çıkılsaydı, bugün çok farklı bir konektör olurdu. 

Bu mümkün müydü, ya da mümkün mü? 

Esas nokta bu. 

Mesela, ilişkilerin iyi düzeyde olduğu gözlenen, Azerbaycan, Özbekistan, Pakistan, akıllara gelecek başka ülkeler, tutum olarak nerede?  

Halkın Partisi Başkanı Kudret Özersay doğru bir noktaya değindi; 

“HP Genel Başkanı Kudret Özersay, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından BM Genel Kurulu’nda yapılan “KKTC’yi tanıyın” çağrısıyla ilgili yaptığı açıklamada, "KKTC’yi tanıyın çağrısının gereği yapılacak mı?" diye sordu.” 

Evet, olay bu, gereği yapılacak mı, daha doğrusu yapılabilecek mi? 

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’tan bir hatırlatma ile devam edeyim; 

"Neden bağımsızlık? Rum idaresinin meşru hükümet olarak tanınması ve barış harekâtından sonra Cenevre anlaşması ile kayda geçirilen durum Kıbrıs meselesinin uzayıp gitmesine neden olmuştur.  

Görüşmelerde ortaklık rejimini kabul etmediklerini ortaya koydukları an, görüşmelerin kesilmesi gerekir. Kıbrıs'ın bir bütün olarak bağımsızlığının, bağlantısızlığının yolu, Kıbrıs Türklerinin kurucu ortaklık hakkını cesaretle değerlendirerek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kurmalarından geçer.” 

Denktaş 15 Kasım 1993'te bir söyleşisinde; 

“O dönemde Türkiye'de geçiş dönemi olması bizim için yeni fırsatlar yaratıyordu. Tabii Türkiye'ye kötülük, oldubitti yapmak, ya da zor durum yaratmak niyetimiz değildi. Bizim Türk diplomatlarında yaptığımız teşhis, onların da başka çıkar yol görmediği şeklindeydi. Bu ekip gitmeden evvel bunu bitirelim, yeni ekibe onlar bu bebeği vermiş olsun, yeni ekip bu bebeği öldürmeyeceğine göre, bir ileri adım kati adım atılmış olur."

KKTC’nin ilanı elbette Ankara tarafından temkinli karşılandı. 

Hatta dönemin Savunma Bakanı Haluk Bayülken; 

"Haklı olmak başka, hakkı kullanmak başka şeylerdir. Bizim görüşümüz toplumlar arası görüşmelerin bir an önce başarıya ulaşmasıdır. Şu sıralarda bir takım sansasyonel ve heyecan yaratıcı beyanlar vermenin doğru olduğuna inanmıyoruz" demişti. 

Sonrası malum, KKTC ambargolu oldu. 

Siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel, ticari ilişkilerden sınırlandı, hiçleştirildi. 

Türkiye’nin, Kıbrıs, KKTC, politikası değişti mi? 

Kıbrıs Cumhuriyeti'nin garantörü olma noktasını sorgulatmaya hazır mı? 

Şunu da eklemeliyim, KKTC tanınmasına bu ülkede itirazı olacak biri olduğuna inanmıyorum. 

Mesele, bu toplumun boş yere umutlandırılmamasıdır. 

En başta da söylediğim gibi Kıbrıs günlük, sözde ve iç politikalara malzeme olmamalı.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları