“Gözlemciye” bakış açısı

Yayın Tarihi: 14/11/22 08:00
okuma süresi: 4 dak.

Kabul edilmesi gereken, net bir gerçek var. 

Altını çiziyorum “net”. 

Kıbrıs konusunda, taraf olan her merkez ne istediğini veya ne istemediğini biliyor. 

Kıbrıslı Türkler hariç. 

Ne istiyoruz, toplumun genel olarak ağırlığı hangi yönde, nasıl bir Kıbrıs hayal ediyoruz? 

Ülkemize, adamıza, Kıbrıs’ımıza dair, umutlarımız, beklentilerimiz, geleceğe dair düşlerimiz nedir? 

Kıbrıslı Türkleri, dünyayla buluşturacak model ne olursa olsun, benim çözümümdür. 

Kıbrıslı Türkleri öne çıkaran, sesini, varlığını gösteren, uluslararası her türlü çabaya desteğim, tamdır, koşulsuzdur. 

Kendi içinde dön dolaş, kısır, sığ, yerellik, kalitesizlik, sıradanlaşmak, bunlar beklemekle düzelmeyecek. 

Her yol zorlanmalı, her kapı çalınmalıdır. 

Ülkeyi yönetenlerden beklenti bunlar olmalıdır. 

Gezmeye değil, kazanım elde etmeye, iletişim kurmaya, kendini, halkını anlatmaya, çaba gösterecek bir diplomasi zorlanmalıdır. 

“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC’nin Türk Devletler Teşkilatı’na gözlemci üye olduğunu açıkladı.  

Erdoğan, “Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıslı kardeşlerimizin yalnız olmadığını göstererek çözüm sürecine de katkı sağladık” dedi.” 

Bu konu birkaç güne unutulacak. 

Geriye, gözlemci üye KKTC’ye bakış açıları kalacak. 

Aynen, yine Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada “bir an önce KKTC’yi resmen tanımaya davet ediyoruz” çağrısında olduğu gibi. 

Bu adımlar, bize, Kıbrıslı Türklere, KKTC’ye ne kazandıracak, ya da bir kazanım olacak mı? 

Veya bir kaybımız var mı? 

Bunu yaşayarak göreceğiz, ancak bunlara karşı çıkmak son derece anlamsız. 

Yetersiz bulmak, daha fazlasını istemek ve beklemek, yıllardır tecrit altında olan bu toplum için elbette en doğal hak. 

Fakat ortada başka bir yol görünmüyorsa, mümkünü en iyiye taşımak gerekiyor. 

Ancak bunlar sonuç odaklı olsun, daha iyiyi bulmaya fırsat yaratsın. 

Bizim için en mümkün olan nedir, bunu anlamak ve üzerine gitmek gerek. 

Zaman bizim için, Kıbrıs için en önemli kayıp. 

Ortada bir seçim de yok, bir seçenek de yok. 

Kıbrıslı Türklerin geleceğini, Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin vatandaşları olmakta gören birisi olarak, şuan için KKTC veya Federal Kıbrıs diye iki seçenek olduğunu göremiyorum. 

Kabul edelim ki, bizim dışımızda tüm tarafların, çözümsüzlüğün ortadan kalkması diye bir derdi yok. 

KKTC’nin statü yükselmesi diye bir konunun olması da mümkün değil. 

Ancak görünür olmak, çaba göstermek, Türkiye diplomasisini zorlamak, motive etmek, bunu sürekli kılmak şarttır. 

KKTC’nin statüsü yükselecek endişesi, bir yerde zorlayıcı bir unsur da olabilir. 

Her adım tartışılsın, daha iyisi zorlansın, oturup beklemek mi, çaba göstermek mi?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları