Devletçiler ve federasyoncular 

Yayın Tarihi: 07/12/22 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Demokrasiyi, toplumun yöneticilerini seçme hakkını, seçilmek ve seçmekten çıkarmamak gerek. 

Toplumu bölmemek, kutuplaştırmamak, bu küçük ülke ve insan topluluğunu, birbirine düşürmemek gerek. 

Büyük ülkelerde, büyük toplumlarda, birbirini tanımayan insanlar arasında, böyle bir girişim çok etkili olmayabilir. 

Ama bu ülkede herkes birbirini tanıyor, biliyor, siyasi görüş ve tercihlere saygı duyuyor. 

Kaldı ki belli kesimler dışında, siyaseti yaşamının merkezinde tutan bir toplumsal yapı da yok. 

İzlenen siyasete oy veren, siyasi tercihlerini ideolojik yaklaşımlarla belirleyen bir toplum da değiliz. 

Özellikle yerel seçimlerde önce aday sonra yerel yönetimde beklentiler, daha sonra da siyasi parti öne çıkar. 

Bunun ne kadar doğru olduğunu, genel seçimlerle, hemen arkasından gelen yerel seçimlerin sonuçlarını karşılaştırdığımız zamanlarda gördük. 

Bir yerel seçim süreci yaşıyoruz, seçim tarihine hızla akan bir zaman var. 

Artık haftalar, sayılı günler kaldı, propaganda dönemi başladı. 

Ancak net bir gerçek var ki, heyecan yok, kaliteli bir tanıtım süreci yok, yaratıcılık, farklılık, projelerin konuşulduğu, tartışıldığı bir dönem yaşanmıyor. 

Daha çok isimler ön planda, buda yazının girişinde anlatmaya çalıştığım gerçeklerle örtüşüyor. 

Peki, ne oldu da yerel seçim "Bu seçim egemen devletçilerle federasyoncuların seçimi" noktasına getirildi veya getirilme çabası var. 

Öncelikle UBP-YDP-DP seçmeninin, tabanının konsolide edilme, bütünlenme, partinin adayları etrafında toplanıp, destek olup, olmama anlamında sıkıntılar yaşanıyor. 

Bu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için parti ideolojisi etrafında bir “toparlama” çabası söz konusu. 

Yerel seçimlerde, parti siyaseti, ideolojisi, tercihlerde en son ortaya çıkıyor, böyle bir gerçek var. 

Yerel seçimi bu noktaya çekmek son derece yanlış ve bağlayıcı. 

Özellikle UBP’yi, adaylar belirlenirken kendi içindeki sıkıntılar, belediye sayılarını azaltan yasaya karşıtlık, yerel seçim sonuçlarında olumsuz olarak etkileyebilir. 

Bu etkiyi, iyi adaylar ve projelerle, kapı kapı çalışmak ve anlatmakla değil de “devletçiler, ana vatancılar ve federasyoncular” denkleminde ortadan kaldırmayı denemek, ters teper. 

Bu seçimi bir referanduma çevirmek çok sakıncalı. 

Tüm bu olumsuzluklar göz önüne alındığında, seçmenin yapacağı tercih, muhalefetin ve özellikle CTP’nin yerel seçimlerden başarıyla çıkmasını sağlarsa, toplumun federasyonu desteklediği anlamını getirmeyecek mi? 

O zaman nasıl bir politika izlenecek? 

Bu söylem elbette tabana yönelik bir söylem. 

Bir süre önce, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı ile program yapmıştık. 

Bakan Arıklı yerel seçimlerle ilgili olarak; 

“Yerel seçimlerin ardından genel seçim gündeme gelebilir. Çünkü belediye seçimlerinde ciddi şekilde kan kaybı olursa, muhalefet bundan güç alarak bizi istifaya zorlar diye düşünüyorum” demişti. 

Yani bu seçim ilerleyen süreçler için de önemli sonuçları olacak bir seçimdir. 

Yine de “devletçiler- federasyoncular” söylemi, adayları, kadroları, gölgede bırakıyor. 

Adayların profillerini, projelerini, çalışmalarını, etkiliyor, söylemlerini hiç ilgisi olmamasına rağmen, Kıbrıs sorununa kaydırıyor. 

Her kesimden oy alabilecek adaylar, farklı siyasi önceliklerle olumsuz bir siyasi iklime sürüklenerek, olumsuz şekilde etkileniyor. 

Yerel seçimi, yerel seçimden çıkarmamak, genelleştirmemek, yereli, yerelde, güven ve inandırarak güçlendirmek gerek.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları