İntiharlar artabilir dikkat

Yayın Tarihi: 28/05/19 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Yeni bir haftaya başladık. Mecliste Hükümet programı Başbakan Tatar tarafından okundu, anlatıldı. Artık yeni hükümet kuruldu ve herkes ne olup biteceğini bekliyor. Gerçekten dedikodu memleketeyiz, sokaktaki vatandaş acaba maaşlar ödenecek mi diye soruyor. Son birkaç gündür bu soruyla hayli karşılaştım. Her sorana da Maliye Bakanlığında bu tür işlerin belli bir ekip tarafından takip edildiğini ve maaşların hazırlandığını anlattım. Yani her ne kadar Maliye Bakanı vizyon olarak maliyeyi yönetse de maaş konuları Maliye'deki önemli bir ekip tarafından şekillendiriliyor.

Artık bundan sonraki günlerimiz ne olup biteceğini gözlemlemekle geçecek. Çünkü yeni hükümete ne yapıp yapamayacaklarını görmek için bir süre vermek gerekiyor.

Hafta sonu ülkemiz adına son derece kötü geçti diyebiliriz. Gazeteler de pek yazılıp çizilmedi ama bu konuyu es geçmemem gerektiğini düşünüyorum.

Hafta sonuna dört ölüm sığdı

KKTC adeta ölümlerle sarsıldı. Hafta sonu Cezaevinde bir kişi hayatını kaybetti. Polisin halen soruşturması devam ediyor, ne kadar kısa sürede sonuçlanır bilinmez. Bir iddia uyuşturucu deniliyor ve cezaevi yönetimi ile İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars'ın bu işlere artık müdahale etmesi gerektiği üzerinde duruluyor.

Öte yandan iki gencimiz intihar etmek suretiyle hayatını kaybetti ve bir başka gencimiz rahatsızlanarak vefat etti.

Adeta diğer dünyanın kapıları açıldı.

İntihar ve cinayetler üzerine herhalde benden fazla yazı kaleme alan yoktur. Zira kimse ne böyle yazıları yazmak ister ne de okumak ister.

Ama birilerinin inatla yazması gerekir.

İntiharlar artabilir dikkat

İntihar bulaşıcıdır. Evet yanlış duymadınız. Ardı ardına intihar yaşanmaya başladıysa bu bir süre devam ediyor; çünkü bu tür eğilimler bir günde çıkmıyor ortaya. Eğer bir insan intihar etmeyi kafasına koymuşsa bir süre bu düşünceyle mücadele ediyor ve sonrasında ya vazgeçiyor ya da intihar etmeyi deniyor. Eğer kendini öldürmeyi başarırsa olay bitiyor zaten ama öldürmeyi başaramadığı durumda bunu yaptığına çok pişman oluyor. Tekrardan deneyenlerin sayısı da az değil.

Keza cinayetler de öyle. Bir insan bir başka insanı bir günde vurmaya karar vermiyor meğerki ani bir sinir krizi yaşanmasın.

En önemlisi de bu tür eğilimlere sahip olan insanların ciddi psikolojik sorunlarının ya da açmazlarının oluşu yatıyor bu olayın gerisinde.Yani hiçbir cinayet ya da intihar bir anda olmuyor.

Defalarca kez yazdık anti-depresan ilaçlarının satışında çok ciddi bir artış var, tedaviye ihtiyacı olan ancak kendini hasta görmeyen inanın binlerce insan var bu ülkede diye.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bu yönde hiçbir çalışması olmadı. Umarım yeni Bakan Faiz Sucuoğlu gençlerin kendilerini öldürmelerine seyirci kalmaz ve bir şekilde sorunlu gençlere yardım etmenin yollarını bulur.

Çünkü intihar ya da cinayet aslında uzun süre devam eden fiziki ya da psikolojik şiddetin sonucunda gelişiyor.

Ölüm ne şekilde olursa olsun soğuk ve iticidir. Çoğu zaman trafik kazaları da bir intihar eylemidir aslında. Bu cümle üzerine uzun uzun konuşabiliriz ama kişinin kendi kendini öldürmesi başlı başına bir dramdır.

Herhangi bir intihar vakasının ardında duygusal problemlerle birlikte ekonomik problemler de yatabilir. Ya da tedavi edilmeyen, geç kalınan ruhsal sorunlar. Kıbrıs'ta birçok ruhsal problemi olan ve bu yüzden ya kendi hayatına ya da bir başkasının hayatına son veren onlarca insana şahit olduk. Hem de arkalarında büyümemiş çocuklar bırakmak pahasına.

Dedim ya bu tek kelimeyle bir dram. Peki Devlet bu dramın neresinde, oluşmasında nasıl bir rol üstleniyor ya da önlenmesinde ne kadar başarılı olabiliyor.

Uzmanların çoğu herhangi bir intihar ya da cinayet vakasının olmazdan önce kendini haber vere vere geldiğini söylüyorlar.

Şüphesiz bu durum çoğu zaman doğru.

Akıl en büyük sermayedir derler ama doğrudur. Allah akıl yolundan şaşırtmasın da derler o da doğrudur. Toplumun en az yarısının antidepresan kullandığını tahmin edebiliyoruz geriye kalan diğer yarısının da büyük ihtimal hayatında birkaç kez tedavi gördüğünü de biliyoruz. Peki bunu nereden mi biliyoruz? İntihara teşebbüs sayısından. Yapılan istatistiklere göre her ay 18 intihara teşebbüs gerçekleşiyor bu ülkede. Bunların büyük bir çoğunluğu basında yer almıyor ama hastane kayıtlarına geçiyor. Bununla ilgili daha geniş bir bilgi paylaşacağım.

Toplum intiharın eşiğinde

"2004-2007 yılları arası %60'a yakın bir oranla artan rekor 910 "intihar Girişimi Vakası" tespit edildi… Annan Planı sonrası hayal kırıklığı… En çok vaka 2006

Araştırma Sonuçlarına göre yıllara göre intihar girişim sayıları 2002 – 2012 (sırasıyla): 183, 160, 226, 198, 252, 234, 209, 243, 239, 223, 199. şeklinde. İntihar girişimlerinde artış trendi arandığı zaman 2003 – 2006 yılları arasında %58'lik anlamlı artış trendi dikkat çekiyor.

En çok Mayıs, en az Şubat

KKTC de intihar girişimlerinin en çok Mayıs, en az ise Şubat ayında olduğu da araştırma sonuçlarında dikkat çeken bir başka nokta…

Güvenilir kaynaklardan aldığım bilgilere göre Akıl hastanesinde tedavi gören hastalara pahalı olduğu gerekçesiyle devlet modern ilaç uygulaması yapamıyor ya da yapmıyor. Psikolojik sorunların çözümünde kullanılan ve yan etkisi çok olan ilaçlar var. Bu ilaçlar kullanıldığı için hastalarda tam anlamıyla iyileşme gerçekleşmediği iddia ediliyor.

Dahası bazı hastaların fiziki yakınlık kurdukları da iddia ediliyor. En belirgin bilinen gerçek ise zaman zaman hastaların intihar ettikleri gerçeği.

İşte bu nedenle yaşanan hastaneden kaçmaları ya da zaman zaman yaşanan ölümleri ben masum bulmuyorum. Sağlık Bakanı Dr. Pilli görevine tam anlamıyla ısındıktan sonra bu konularla ilgili ciddi bir soruşturma başlatması gerekiyor.

Onkoloji bölümü önemli olduğu kadar uyuşturucu bağımlılarının tedavisi ve psikiyatri hastalarının iyileştirilmesi de son derece önemli.

Ve bugüne kadar ne bu devlet ne de sağlık bakanlığı bunu başaramadı.

****************

GÜNÜN SÖZÜ

Mutluluğu sende bulan senindir, ötesi misafir

Mevlana

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları