Gerildik sonra gerildik...

Yayın Tarihi: 13/06/19 07:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Akıl en büyük sermayedir derler ama doğrudur. Allah akıl yolundan şaşırtmasın da derler o da doğrudur. Toplumun en az yarısının antidepresan kullandığını tahmin edebiliyoruz geriye kalan diğer yarısının da büyük ihtimal hayatında birkaç kez tedavi gördüğünü de biliyoruz. Peki bunu nereden mi biliyoruz? İntihara teşebbüs sayısından. Yapılan istatistiklere göre her ay 18 intihara teşebbüs gerçekleşiyor bu ülkede. Bunların büyük bir çoğunluğu basında yer almıyor ama hastane kayıtlarına geçiyor. Bununla ilgili daha geniş bir bilgi paylaşacağım.

Toplum intiharın eşiğinde

"2004-2007 yılları arası %60'a yakın bir oranla artan rekor 910 "intihar girişimi vakası" tespit edildi… Annan Planı sonrası hayal kırıklığı… En çok vaka 2006'da.

Araştırma Sonuçlarına göre yıllara göre intihar girişim sayıları 2002 – 2012 (sırasıyla): 183, 160, 226, 198, 252, 234, 209, 243, 239, 223, 199. şeklinde. İntihar girişimlerinde artış trendi arandığı zaman 2003 – 2006 yılları arasında %58'lik anlamlı artış trendi dikkat çekiyor.

En çok mayıs, en az Şubat

KKTC'de intihar girişimlerinin en çok mayıs, en az ise şubat ayında olduğu da araştırma sonuçlarında dikkat çeken bir başka nokta…

Güvenilir kaynaklardan aldığım bilgilere göre akıl hastanesinde tedavi gören hastalara pahalı olduğu gerekçesiyle devlet modern ilaç uygulaması yapamıyor ya da yapmıyor. Psikolojik sorunların çözümünde kullanılan ve yan etkisi çok olan ilaçlar var. Bu ilaçlar kullanıldığı için hastalarda tam anlamıyla iyileşme gerçekleşmediği iddia ediliyor.

Dahası bazı hastaların fiziki yakınlık kurdukları da iddia ediliyor. En belirgin bilinen gerçek ise zaman zaman hastaların intihar ettikleri gerçeği.

İşte bu nedenle yaşanan hastaneden kaçmaları ya da zaman zaman yaşanan ölümleri ben masum bulmuyorum. Sağlık Bakanı Dr. Pilli'nin bu konularla ilgili ciddi bir soruşturma başlatması gerekiyor.

Bakan Pilli görevinde umarım başarılı olacak. Bu yazdığım konu çok ama çok önemli. Ben kendisine güveniyorum, iyi işler de çıkaracağına eminim ama bilinmesi gereken bir şey var ki onkoloji bölümü önemli olduğu kadar uyuşturucu bağımlılarının tedavisi ve psikiyatri hastalarının iyileştirilmesi de son derece önemli.

Ve bugüne kadar ne bu devlet ne de Sağlık Bakanlığı bunu başarabildi.

Toplumun önemli bir kesimi psikolojik tedavi almayı reddederken önemli bir kısmı da ilaçlara teslim olmuş durumda. Özellikle mutluluk hapı adı altında piyasaya çıkan ilaçların satışında ciddi patlama var. Bu ilaçları psikoz vakalarını iyileştiren diğer psikolojik ilaçlar takip ediyor.

Ülkede kullanılan antidepresan ilaçlarının başını Xanax çekiyor. Ülkede Xanax marka antidepresan ilacının kullanım oranı rekor seviyeye ulaşarak, aynı yıl 484 bin 870 adet Xanax marka ilaç kullanıldığı belirtildi. Diğer yandan Xanax marka ilacın yanı sıra ülkede yaygın olarak kullanılan antidepresan ilaçların arasında Diazem 177 bin 800 kutu tüketilirken, 300 bin kutu Cipram marka antidepresan ilacı kullanıldığı öğrenildi.

Bu kadar yaygın ilaç kullanımı toplumun psikolojik travma noktasında nerelerde olduğunu anlamamıza yetiyor da artıyor bile.

Öyle pek de ucuz ilaçlar değil anti depresanlar, en az 8 ay kullanmanız gerekiyor ve depresyonunuzu ya da mutsuzluğunu aşamıyorsanız mutlaka bir psikiyatriste gitmeniz gerekiyor. Hiç kimse bundan kaçınmamalı çünkü tedavi edilmeyen depresyonlar veya aşırı mutsuzluklar ölümle ya da intihara teşebbüsle sonuçlanabiliyor ki daha bir gencimizi geçtiğimiz gün kaybettik.

Özellikle mutsuz olan gençler arasında Hint kenevirinden öte bonzai türü uyuşturucu madde kullanımı son derece popüler oldu ve bunun yaşı 16'lara kadar düştü. İnanılmaz bir artış bu, birçok genç neredeyse Hint kenevirini deniyor, serbest olmasını dahi savunanlar var, bu yetmezmiş gibi bonzai hortladı ve kontrolsüz bir şekilde büyüyor.

Gelin görün ki devletin bu yönde de bir politikası yok.

Eee peki ne olacak? Cevabı çok basit öleceğiz dostlar. Birçok eve giren bonzai gibi uyuşturucu kullanımının da ardında gençlerin kapıldığı içinden çıkılmaz depresyon ve aşırı mutsuzluk sendromu geliyor.

Kimse kusura bakmasın ama birinci görev ailelere düşüyor, kendi çocuklarına bu konularda pür dikkat kesilmesi gereken öncelikli olarak aileler.

Peki aileler ne yapıyor? Baba bir film anne bir film birçok ailede, kimse kırılmasın ama ne yazık ki aileler artık dağıldı, birbirlerine kenetlenemiyorlar ve herkes kendi hayatını yaşıyor.

Bakınız ne intihar ne de uyuşturucu bağımlılığı bir günde oluyor, hepsinin bir süreci var, hepsinin kökleri var.

İpin dört ucunu goyverdik anlayacağınız…

***************

Günün Sözü

Neden yorgunsun sorusuna cevap aramaktan ve bunu sormasınlar diye gülümsemekten yoruldum…

Cemal Süreya

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.