Polise ramak kala da ölebilirsiniz...

Yayın Tarihi: 10/07/19 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Bakanlar Kurulu uzun bir aradan sonra ilk kez mantıklı ve doğru kararlar üretti. Uzun bir zamandan sonra diyorum çünkü şu an ki hükümet bir diğerinin devamıdır. Tek bir farkla; dörtlü koalisyon Türkiye'nin gazabına uğramıştı, şimdi ki hükümet işi iyi götüreceğe benziyor. Umarım Türkiye'nin UBP-HP koalisyonuna desteğini bu koalisyon doğru şekilde kullanır.

Trafiğe 100 polis istihdamı ve liman, sınır kapılarına 40 hizmet görevlisi her ne kadar yetersiz kalsa da önemli bir adımdır. Polis teşkilatının sayıca oldukça zayıf olduğunu biliyoruz; keza sınır kapılarının oldukça az personelle işi döndürmeye çalıştığı da bir gerçek.

Toplamda yapılacak olan 140 istihdam en azından önemli bir rahatlatma sağlayacak. Tabii iş bununla bitmiyor. Halen ciddi güvenlik açığımız var.

Sınır kapılarının delik deşik olduğunu bilmeyen yok. Ben tel örgülerden bahsetmiyorum, o zaten bambaşka bir trajedi. Benim bahsettiğim yasal sınır kapılarındaki laçkalık ve motivasyonsuzluk. Birçok görevli olağan üstü motivasyonsuz ve mutsuz iş başı yapıyor.

Haliyle polisin ya da sivil hizmet görevlisinin kendi uyanıklığı ya da motivasyonuna bağlı olarak sınır kapılarından ya da hava limanlarından yasal olmayan girişler engellenebiliyor. Onun dışında herhalde bu memlekette bu kadar suç işleyen kişiler paraşütle inmiyorlar ülkeye.

Öğrenci mi çete üyesi mi?

Gelelim konumuza. Bildiğiniz gibi memleket siyahi öğrencilerle dolup taştı. Üniversitelerin büyük bir çoğunluğu bu durumdan hayli memnun. Çünkü onlar paralarına bakıyorlar. Öğrenci adı altında ülkeye giriş yapan binlerce siyahi öğrenci var. Üniversitelere kayıt paralarını ödüyorlar ama çoğunluğu okula dahi gitmiyor. Ya bir yerlerde çalışıyorlar ya da çete işlerine karışıp para aklama, uyuşturucu satıcılığı, kadın pazarlama gibi işlerle uğraşıyorlar.

Birçok siyahinin telefonunda pazarladıkları siyahı kadınların resimleri var. En önemlisi de bu öğrenciler para aklama işinde kullanılıyorlar.

Bildiğiniz gibi her yolcu beraberinde 10 bin Dolara kadar getirip götürebiliyor. Demiyorum ki her siyahi öğrenci bu işlerle uğraşıyor ama hatırı sayılı bir öğrenci grubu bu işlerde aktif olarak kullanıyor.

İşte bu nokta da hem Eğitim Bakanlığı'nın bu işe bir el atması gerekiyor hem de polisin.

İlk bakışta her şey normal gözüküyor. Neticede herhangi bir üniversiteye kayıt yaptırmış bir siyahi öğrenciyi bu eğitimi almaktan mahrum edemezsiniz ama bir yıl okul devamsızlığının ardından doğrudan ihraç edebilirsiniz. Bunu yapan üniversiteler var. Devamsızlık oluştuğu anda anında ilişiği üniversiteyle kesiliyor. Bu öğrencilere kalsa okul harcını yatırsın ve devam eder gibi görünsün.

Hiv testi yapılmalı

Birçok kez tahlil laboratuvarları olan arkadaşlarımdan işitmişimdir. Özellikle kadın siyahilerde çoğunlukla Hiv pozitife rastlanıyor. Artık varın siz düşünün bu ülkede kaç kişiye bulaştırmıştır bu insanlar. Hali hazırda bu hastalık hemen tepki vermeyen ve uzun yıllar sonra kendini ortaya çıkaran bir hastalık. Birçok insan birçok insana bulaştırabiliyor.

Evet tespit edilen sayı belli ama ya kendisinin bile haberi olmayan vatandaşlar?

Bu gençler ülkeye girerken Hiv testi yapıldığından emin değilim ama sırf siyahi öğrenciler için bile bu tedbir alınabilir. Niye yazıyorum bunu; çünkü artık işin boyutu haddinden fazla kendini aştı.

Polise ramak kala da ölebilirsiniz

Polis Genel Müdürlüğü'nün 500 metre ilerisinde bir aracın içerisinde öldürülmüş bir siyahinin cesedi bulundu. Bu ne ilk ne de son olacak. Özellikle bir yıl içerisinde bu kaçıncı siyahi cinayeti diye bakmak lazım.

Polis ve Eğitim Bakanlığı bu işin üstüne ciddi şekilde gitmezse zaten zayıf olan güvenlik güçleri bir süre sonra çetelerle adeta savaş vermek zorunda kalacak.

Çünkü işlenen diğer münferit cinayetler eğer aşk cinayeti ya da mafya hesaplaşması değilse aşırı yoğun değil.

Dünyanın birçok yerinde siyahilerin dışlanmasının en önemli etkenleri aslında eskiden belki ırkçılıktı ancak artık güvenlik sorunu.

Hali hazırda yakalanan birçok uyuşturucu suçlusunun da siyahilerden oluşmaya başladığını gözlemliyoruz.

Bu son derece önemli bir sorun.

Ölebilirsiniz dikkatli olun…

2018 yılında tam bir cinayet furyası esti memlekette. Ülkemizde geçen yıl 9 kişi öldürüldü, 2017 yılında ise 8 kişi öldürüldü. Bu yılı da hesaba katarsak toplam sayı 18 yapıyor. Son iki yılda 22 kişiye karşı da katle teşebbüste bulunuldu. Yine son iki yılda 261 kişi yaralanırken, 3750 kişi fiziki saldırıya uğradı.

Şimdi bana biri söyleyebilir mi acaba burası neresi? Yani KKTC'yi hangi ülkeyle kıyaslayalım acaba?

Diyebilirsiniz ki her ülke de bu tür olaylar olur; ama hiçbir ülke KKTC gibi küçük nüfusa sahip değil. 190 bin seçmen var. Bu ülkenin taş patlasın nüfusu 350 bin olsun. Hadi diyelim 400 bin.

Olayın vahametini anlatmak için tabloya bir de şöyle bakın derim;

KKTC'de ayda yaklaşık olarak 1,5 kişi ya öldürülüyor ya da katledilmekle karşı karşıya geliyor, ayda 10,75 kişi yaralanıyor, her Allah'ın günü en az beş insan fiziki saldırıya uğruyor.

Polis yetersiz!

Ülke de yaşanacak ve yaşanan tüm güvenlik sorunlarının bağlandığı merkez polis teşkilatıdır. Ülkenin iç güvenliğini ilk önce polis, polisin yetersiz kaldığı durumlarda ise asker sağlamakla görevli.

Peki polis teşkilatı şu an ülke güvenliğini sağlayabiliyor mu?

Kesinlikle bu konuda ciddi sıkıntılar var ve bu sorunun cevabı hayır. Şu an polis teşkilatı ülke güvenliğini sağlama konusunda yetersiz. Suç işlemeye meraklı olanlar bundan cesaret bulsun da suç işlesin diye yazmıyorum. Birileri suç işlerse polis onların icabına bakar ama önemli olan suçu işlemeden engellemek.

Peki ülke asayişinden sorumlu olan Polis Genel Müdürü Süleyman Manavoğlu ise ve biz Manavoğlu'nun son derece başarılı ve değerli bir polis olduğunu biliyorsak ki öyledir neden suçlar engellenemiyor.

Polis teşkilatının çok ivedi olarak tüm muhaceret kapılarına polis istihdam etmesi gerekiyor. Tüm geçiş ve liman kapılarındaki polis sayısı yetersiz. Çok kısıtlı personel ile iş çevriliyor ve biz sürekli bu polis arkadaşlardan mesajlar alıyoruz.

İşini bırakmayı düşünen bile var.

Devam edelim. Şu an için tüm ilçelerdeki kontrolü tam anlamıyla sağlayacak polis sayısı yani halk diliyle ifade edecek olursak tüm ilçeleri çevirecek polis sayısında çok ama çok ciddi sıkıntı var.

Hükümetin derhal bu açığı kapatması ve bunun için Polis Genel Müdürlüğü ile bir çalışma yaparak kaç personel gerekliyse istihdam etmesi gerekiyor.

Bu konuyu defalarca kez yazdık. Hiçbir hükümet yetkilisinden ses çıkmadı.

Polisin gece devriyeleri şart. Gerekirse şüpheli gördüklerine kimlik kontrolü yapıp deport etmesi gerekiyor. Yollar sokaklar sapık ve katil doldu.

Gerek Girne gerekse Lefkoşa'da ki mevcut polis sayısı şehrin işleyişini çevirebilecek sayıda değil.

Turist sayısının arttığı açıklanıyor sürekli. Peki bu turistlerin güvenliğini kim sağlayacak. Özellikle yoğun turist bölgelerinde polis devriyesi görmüyoruz, ellerinde otomatik silahlarla bekleyen birkaç polis görmüyoruz. Dünya bu işi böyle yürütüyor.

Polis Genel Müdürü Manavoğlu'nun elinde yığınla polis mi varda yollamadı. Elde ne varsa o sayı ile çark döndürülmeye çalışılıyor.

Aynı sorun trafikte de yaşanıyor. Defalarca kez yazdım. Bu ülkenin köşe başında bekleyip trafik cezası yazacak polise değil, yol güvenliğini sağlayacak polise ihtiyacı var.

Burada polis devletinden değil polis teşkilatının güçlendirilmesinden bahsediyoruz.

Motivasyonları yerinde mi, bu işi yapmaktan mutlu mular bir sorun bakalım. Alacağınız cevap hayır olacaktır. Polis konuşamaz, açıklama da yapamaz, ben yazıyorum işte buradan.

**************

Günün sözü

Belki sıkıca sarılabileceğimiz bir sevgilimiz olmadı, belki yalnızız; ama bilinsin ki adam gibi sevdiğimizdendir yalnızlığımız.

Aziz Nesin

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.