Pilli’den bakan olmaz!

Yayın Tarihi: 28/11/19 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+

Ülke olarak ciddi anlamda bir infial yaşıyoruz. Geçtiğimiz hafta traktör kazasında hayatını kaybeden dört yaşında bir çocuğun ardından Salı sabahı hem Cengiz Topel Hastanesi’ndeki hem de Lefkoşa Devlet Hastanesi’ndeki doktorların anlamamasından hayatını kaybeden 10 yaşında bir başka çocuk, bu da yetmezmiş gibi 12 yaşında amcası tarafından tecavüze uğrayan bir kızımız.

Rezil bir hafta rezil bir gündemle karşı karşıyayız.

Kıbrıs Postası’ndaki sabah programımda zar zor Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu’nu telefona bağlayıp 12 yaşında tecavüze uğrayan genç kızla ilgili bilgi alabildim. Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürüne ulaşamadım ve bu durum gerçekten beni çok rahatsız etti.

En çok da Sağlık Bakanı Ali Pilli’ye ulaşamamak canımı sıktı. Düşünebiliyor musunuz 10 yaşında Atlas adında bir çocuğumuz yaşadığı rahatsızlıktan dolayı önce Cengiz Topel Hastanesine götürülüyor ve neyi olduğunu görevli doktor anlayamıyor. Ardından Lefkoşa Devlet hastanesine sevk ediliyor oradaki doktor da gazı var bir çocuk doktoru görsün deyip eve yolluyor ve Atlas yeniden fenalaştığında ambulans çağrılıyor ama aort yırtılmasından hayatını kaybediyor.

Benim Sağlık Bakanımdan hâlâ bir açıklama yok, Ali Pilli hala meydanda yok. Bu devletin hastanesindeki nöbetçi doktorların branşı nedir? Gerçekten doktorluk bilgileri var mı hepimiz şüphe içindeyiz. Her iki hastane ve her iki hastane de ki doktorlar bunu anlamıyorlar. Bu nasıl iştir Allah aşkına?

Bu infial değildir de nedir bu rezillik değildir de nedir?

Sağlık çok önemli ve ehil insanlar tarafından yönetilmesi gereken bir müessesedir. Anladık ki Ali Pilli’den belki iyi doktor olur ama bakan olmaz.

Sırf dengeler oluşsun diye Başbakan Tatar tarafından Sağlık Bakanı yapılan ama bu bakanlığın hakkını ne yazık ki veremeyen bir vekil var karşımızda. Üzülerek bunu söylemek zorundayım.

Eğer bugün bu ülkenin hastanelerinde doktorlar gelen hastanın hastalığını anlayamıyorsa ve anlamadıkları için 10 yaşındaki bir çocuk ya da bir yetişkin ölüyorsa bunun baş sorumlusu Sağlık Bakanı olarak Ali Pilli’dir.

Demek ki Sağlık Bakanlığı hastanelere işin ehli doktorları görevlendiremiyor. Ne demektir iki hastanedeki iki doktor bakacak ve anlamayacaklar bir çocuğun nesi var.

Sabah programa bağlamak için Sağlık Bakanı’nı arıyorum bakmıyor, müdürüne ulaşıyorum toplantıdadır, çıkarsa arattıracağım diyor bana. Bakan yaşanan infialle ilgili bilgi vermek için beş dakika toplantısına ara vermiyor. Demek ki bakan Pilli’nin kendi sorumluluğunda olan hastanelerdeki doktorların ihmali yüzünden ölen 10 yaşındaki bir çocuğun yaşadığı talihsizlikle ilgili kahrolan anne babasıyla ilgili hiçbir vicdani rahatsızlığı yok. Ama hiç yok.

Ben anlamıyorum Ali Pilli nasıl bölgesinde sevilen bir doktordur ve seçildi? Nasıl iyi doktordur ki kalbi vicdanı sızlamıyor ve kamuoyuna bir açıklama yapmaktan kaçınıyor.

Çok merak ediyorum acaba Bakan, doktorların anlamamasından dolayı ölen 10 yaşındaki Atlas’ın ailesini arayıp bir baş sağlığı diledi mi?

Bakanın ivedi olarak kamuoyuna bir açıklama yapması ve soruşturma açması gerekiyor. Bakan Pilli artık Sağlık Bakanı olduğunu fark etmesi ve sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini anlamalı.

Bunlar çok üzücü durumlardır dostlarım. Anlıyoruz ki bu memlekette canımızın hiçbir kıymeti yok. Ne kadar acıdır ki bu devletin hastanesine hasta gittiğinizde ölünüz çıkabiliyor. Çalışkan doktorlara lafım yok ama ne yazık ki doktorluk mesleğini sırf çok para kazanmak için yapan paragöz doktorlar var.

Devlet kadınları ve çocukları koruyamıyor… Artık yeter…

Kadına şiddet, şiddetten kaynaklanan intiharlar ve kadın cinayeti,  kadının KKTC’de nasıl birer  olgu içinde yaşadığını ve ne tür zorluklar çektiğini bir kez daha gündeme getirdi.  Kadın savunucusu örgütlerin de aslında büyük bir çoğunluğunun tabela örgütü olduğunu anlıyoruz her geçen gün. Eğer tabela örgütü olmasalar bu ülke de kadına yönelik şiddet biraz olsun önlenirdi. Türkiye’de kadına şiddet konusu zaten kontrol edilebilir ve önlenebilir bir durum değil ve birçok ülke de olduğu gibi Türkiye de kadına şiddetin de ötesinde kadın cinayetlerine haberlerde birçok kez şahit olmuşuzdur. Peki, KKTC’de bu durum nasıl diye bir araştırma yapma ihtiyacı hissettim.

Son yıllarda sıkça şahit olduğumuz bir konu haline geldi. Genç bir erkek çocuğu mini minnacık bir çocuğa tecavüz ediyor, erkek çocuğun ailesi korkudan ortadan kayboluyor.

Öte yandan kızlarıyla ilişkiye giren babalar türedi. Hikâyelerini okuduğunuzda uzun yıllardır kızlarının bu tecavüze maruz kaldığını öğreniyorsunuz. Evet, bu bir tecavüzdür hem de çok çirkin bir tecavüzdür. Şu an bu ülke de kim bilir ne baba kız ilişkileri vardır ki haberimiz yok. Her yıl mutlaka birkaç vaka karşımıza çıkıyor. Son derece utanılan bir durum olması nedeniyle kızlar bunu kimseye söylemiyor.

Hangi akıl sağlığı yerinde olan bir baba kızıyla ilişkiye girmek ister. Bu tek kelimeyle bir hastalık ve belki de tedavisi zor bir hastalık. Peki, bununla ilgili çare nedir?

Bizim memleketin bitip tükenmek bilmeyen bir işçi sorunu var. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı şu an enerjisini buna harcıyor, oldukça olumlu işler de çıkarıyor belki ama dağılan aileler, kötü giden evlilikler, şiddet gören kadınlar değil yalnızca şiddet gören çocukların sayısı hiç de az değil. Hükümetin bir bütün olarak bu işe el atması lazım.

 

Bir kere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aynı çatıda olmamalı artık. Hükümet bir Aile Bakanlığı kurabilir, böyle bir kadro yaratabilir ve bu sorunların üzerine sert bir şekilde gidebilir. Devletin kadına ve çocuğa şiddeti engelleme konusunda, intiharları engelleme konusunda hiçbir zaman bir politikası olmadı. Kıbrıs artık eski Kıbrıs değil. Nüfus yapısı değişti, yaşam tarzı değişti, insanların eğilimleri dahi değişti. Ama devletin bu korkunç değişime karşı aldığı hiçbir tedbir yok.

***************

Günün Sözü

Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var.

Cemal Süreya

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları