Erhürman: “Cumhurbaşkanı girişken ve sorun çözücü olmalı”

CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman önceki gün gazetemizi ziyaret ederek oldukça uzun bir sohbet gerçekleştirdi bizimle. İlk geldiğinde yüz ifadesinde oldukça sinir vardı diyebilirim. Hatta kendi kendime ne oldu bu adama diye söylendim, sonra aklıma geldi ki Başbakan Ersin Tatar’la Meclis’te Türkiye’den para gelecekti gelmeyecekti tartışmasını yapmıştı. Tufan Hoca’nın Meclis konuşmasını dinlediğimde Tufan Hoca’nın sadece başbakanı bilgilendirmek için bazı uyarılar yaptığını ama başbakanın gereksiz yere buna sinirlendiğini fark ettim. Belli ki Başbakan da başka şeylere sinirliydi ya da doluydu.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı kararnamesi söz konusu para katkısıyla ilgili yayımlandı, bu da Türkiye’den beklenen paranın geleceğini gösteriyor bizlere ama para gelmeden artık para geldiğine kimse inanmıyor bildiğiniz gibi.

Türkiye’den gelmesi beklenen ciddi katkılar var ve bu katkıların gelişinin yavaş ya da geç olma ihtimalinin yüksek olması ihtimali öyle tahmin ediyorum ki Ersin Tatar’ı da hayli geriyor. Kolay değil para gelmezse hükümetin normal şartlarda dayanma şansı en fazla bir yıl. Maaş ödemelerini kastetmiyorum; yatırımlar, teşvikler ve dahası asla yürümez.

İşin özeti Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hükümeti hayli zor ve sıkıntılı bir süreç bekliyor.

Tabii Türkiye’den para gelmezse!

Cumhurbaşkanlığı sembolik değil yarı başkanlık gibi

 Tufan Hoca konuşmasının genelinde kimseyi suçlamamaya dikkat etti; özellikle de Cumhurbaşkanı  Akıncı’yı. Ancak öyle cümleler kurdu ki Erhürman’ın konuşmasından Cumhurbaşkanı bu beş yılı çok daha dolu dolu geçirebilirdi mantığını çıkarabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın bir çözüm bulmak adına ciddi bir çaba sergilediğini zaten kimse inkar edemez ama Cumhurbaşkanının anayasal yetkilerinin çok fazla olduğunu ve kesinlikle sembolik bir makam değil birçok konuda çözüm üretebilecek bir makam olduğunu ve ne yazık ki Akıncı’nın bu yetkilerini gerektiği gibi kullanmadığını anladım genel çerçevesiyle.

Erhürman, KKTC siyasi yapısının kesinlikle parlamenter sisteme uymadığını ve yarı başkanlık sistemine yakın bir siyasete sahip olduğunu anlattı ve Cumhurbaşkanının istemesi halinde ülkede iç ve dış birçok soruna müdahil olarak çözüm üretebileceğine dikkat çekti.

Hani şu meşhur Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıdır meselesinin aslında yanlış yorumlandığını anladım dün. Cumhurbaşkanı ülke sorunlarını bir bütün anlamında çözmek adına aslında çok yetkili bir makam.

Erhürman: “Türkiye ile ilişkiler yeniden tanımlanmalı”

Bildiğiniz gibi uzunca bir süredir Türkiye hükümetiyle ciddi sorunlar yaşıyoruz. Eğri oturup doğru konuşalım. Türkiye’nin bize karşı artık bir mesafesi var. Para akışını durdurmasından belli bu. Deyim yerindeyse ne olduysa oldu ve Türkiye, KKTC ekonomisine karşın sağır sultan oldu.

İşte bu noktada Erhürman; Cumhurbaşkanının çok önemli görevleri olduğunu söylüyor. Sn. Erdoğan bir Cumhurbaşkanı; bu nedenle “KKTC’de yaşanan birçok sorunun çözümünde KKTC Cumhurbaşkanı denk olarak çok ciddi girişimler yapabilir. Çünkü Erdoğan’ın dengi başbakan değil KKTC Cumhurbaşkanı.  Bizim cumhurbaşkanımız kim olursa olsun Türkiye Cumhurbaşkanı ile iyi ilişkiler kurup, iki devletin başkanı düzeyinde ilişkileri düzenleyebilir ve iyileştirebilir ve hükümetle uyum içinde birçok sorunun aşılması sağlanabilir. Seçilecek olan yeni devlet başkanı Türkiye ilişkilerin tanımını güncellemeli. Orta yerde ciddi sorunlar ve bu sorunların aşılması gerekiyor. Bu noktada görev Cumhurbaşkanına düşüyor. Geçmiş dönemlerde de bu böyle yapıldı. Yani Cumhurbaşkanı ile hükümet uyum içinde çalışırsa KKTC’nin önü açılır. Buna acilen ihtiyaç var. KKTC ekonomisi için ciddi çareler üretilmez ve doğru platformda girişinler yapılmazsa birkaç yıla ülke ekonomisi batar” dedi.

Erhürman: “AB daha iyi kullanılabilmeli”

“Avrupa Birliği ile ilişkiler de aynı durumdayız. AB’nin bize yıllık 30 milyon Euro katkısı var. Bu katkı neden veriliyor, Rum tarafıyla ekonomilerimizi dengelemek ve kalkınma hızımızı korumak için. Bizim turizm alanında ciddi atılımlar yapmamız gerekiyor. Burada görev yine Cumhurbaşkanına düşüyor çünkü toplum lideri olarak tanınan tek makam Cumhurbaşkanlığı. Başbakanı kimse tanımıyor, kabul etmiyor. Avrupa Birliği ile ilişkilerin daha güçlü hale getirilmesi noktasında da Cumhurbaşkanına önemli görevler düşüyor” diyen Erhürman açıkça söylemese de Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ne Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesi ne de AB ile ilişkilerin daha iyi noktalara getirilmesi noktasında başarılı olamadığını ima ediyor.

Düşünsenize bizim ülkemizde Cumhurbaşkanı doğrudan bir bakanın atanıp atanmamasında, bakanların hangi müdürle çalışıp çalışmayacağına doğrudan karar verebiliyor. Yasaları onaylamayıp tadil ettirebiliyor ve daha birçok konuda yetkileri var. Erhürman’ın yakındığı ve anlatmaya çalıştığı Cumhurbaşkanlığı makamında oturan kişinin ülkenin iç sorunları ve dış temsiliyeti noktasın üstün bir rol oynayabileceği ama bunun yeteri kadar yapılmadığı yönünde.

Haksızda sayılmaz diyebiliriz.

Biz bugüne kadar Cumhurbaşkanı seçilen kişinin kendini Kıbrıs sorununu çözmeye adadığını ve buna ek olarak hem hükümetle hem de Türkiye ile didiştiğini görüyoruz. Elbette ki her Cumhurbaşkanının kendine öz tavrı ve kişiliği vardır ve buna göre hareket edecektir.

Hiçbirimiz emir alan bir Cumhurbaşkanı istemeyiz ama Kıbrıs Türk halkının geleceğini de negatif değil pozitif etkileyecek çabalar içinde olmasını bekleriz.

Demem o ki kim Cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin bu dengeyi kurmayı ve başarıyla yürütmeyi başarabilmeli.

***************

Günün Sözü

Sen bana bakma ben baktığın yerde olurum.

Cemal Süreya