Reddedilmek… Kötü şey değil mi?

Yayın Tarihi: 20/02/20 07:00
okuma süresi: 8 dak.

Akdeniz’de gerginlik devam ede dursun Rum lider Berlin zirvesi sonrasında bir kez daha süreci baltalama görevini üstlenip yerine getirmişti. Kıbrıs konusu, karşılıklı yapılan açıklamaların ardından yine gündem olmuştu. Cumhurbaşkanı Akıncı barışı ve çözümü savunadursun gelinen bu nokta da Rum lider Anastasiadis’in kelime anlamıyla bugüne kadar kıvırdığını, yalan söylediğini bir kez daha görmüştük.

Üst üste seçim kazanan bir siyasetçi olarak Rum lider Anastasiadis’e bu kadar kıvırtmak yakışmıyor doğrusu, yakışmıyordu ki en nihayet Berlin Zirvesi sonrasında kendisi de ağzından baklayı çıkardı ve bu işlerin yürümeyeceği anlamına gelen net tavrını ortaya koydu.

Yahu Allah aşkına Nikos’un açıklamalarına bakıyoruz da bu adam ya Kıbrıs halkını ahmak sanıyor ya da balık hafızalı sanıyor. Bin bereket versin ki aynı adada yaşıyoruz ve olup bitenin farkındayız. 2016-2017 yılındaki tüm süreci en dikkatli takip eden gazetecilerden biri de bendim.

Hele hele Crans Montana’da sonuna kadar bu süreç pozitif anlamda Türkiye tarafından zorlandı. O kadar bir zorlandı ki KKTC kamuoyu “Türkiye Kıbrıs’tan vazgeçti” yorumlarına dahi neden oldu. Ankara en son yapılan müzakerelerde beklenenin ötesinde taviz verdi diyebiliriz. Ama Rum tarafı ne yaptı, bavulu toplayıp sabah sabah ülkeye geri döndüler.

Şu an Türkiye hükümetinin öfkesi nereden dolayı sanıyorsunuz. Ankara neden bu kadar sert bir duruş sergiliyor müzakere süreciyle ilgili.

Daha önce de yazdım ama yaşananları bir  daha tekrar etmekte fayda var ki Nikos’un gerçek yüzü bir daha ortaya çıksın.

Bakınız bu anlatacaklarım Nikos Anastasiadis’in Kıbrıs konusunda Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin menfaatlerini korumaksızın, dahası her ne pahasına olursa olsun bir antlaşma istememesinin en önemli kanıtıdır.

Nikos- Kociyas iş birliği

Türk Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun peşi sıra gelen yapıcı önerileri karşısında şok olurken “Bu önerileri ben tek başıma karar vermeye yetkili değilim, başbakanıma sormam gerekir” dedikten sonra kendisine Başbakan Binali Yıldırım’ın 4 saat içinde gelebileceği de söylendi. Tabii Kociyas ile Anastasiadis şaşkınlık içindeydiler.

Çipras’a ağır baskı… Kociyas’a hayır diyemedi

Zirve çöktükten sonra Çipras, Türkiye’nin asker çekme önerisine sıcak baktığını Kociyas’a söyledi ancak aşırı milliyetçiliğiyle tanınan Kociyas, bu durum üzerine Rum lider Anastasiadis’i aradı ve durumu aktardı. Bu telefon trafiğinde Nikos tek kelimeyle Kociyas’a fırça çekti diyebiliriz. Anastasiadis bunun asla mümkün olamayacağını; Çipras’ı da buna ikna etmesi gerektiğini sert bir dille ifade etti ve Kociyas Türkiye’nin asker çekme teklifini kabul etmemesini baskıyla kabul ettirdi.

Bildiğiniz gibi Çipras hükümeti çok partili bir koalisyon ve bu koalisyon düşmek için gün saat bekliyor; yani Çipras hükümeti her an yıkılabilir. Kociyas’ın hükümetteki desteğini kaybetmekten korkan Çipras; Türk önerisine hayır demiş oldu.

  • Bakınız bu verdiğim dip not net bilgidir ve aslında aylardır konuştuğumuz birçok konunun perde gerisini anlatıyor bize. Karşımızda çözüm isteyen bir Rum tarafı yok.

Gutteres çerçeve antlaşmasının ne olduğunu bilmiyor mu herkes, hepimiz biliyoruz. Rum tarafının bu çerçeveye gelmeyeceğini de iyi biliyordu herkes. Rumlar eğer Akıncı’nın önerisini kabul etseydi çözüm masası yeniden kurulabilirdi.

En azından biraz aklı olan bunu düşünür. Yani Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye deyim yerindeyse kazık atmaya kalkmış olsaydı Rumlar koşa koşa gelmez miydi masaya.

Daha da önemlisi Gutteres çerçevesi zaten Türk tarafının lehine bir çerçeve olduğu için zaten Rumlar masadan kalktı ve kaçtı.

Beyler burada çok iyi bir oyun oynandı Türk tarafına…

Anastasiadis zaten çözüm istemediğini deklere etmiş oldu

Bakın Nikos’un son açıklamasına. Adam net olarak çözüm istemediğini söylüyor.

“Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun sunduğu garantileri kabul etmediğimiz için Kıbrıs Rum tarafı sorumlu olamaz, müdahale hakları iptal ettiğimiz için Kıbrıs Rum tarafı sorumlu olamaz, askeri üs ve Türk ordusunun daimi varlığını kabul etmediğimiz için Kıbrıs Rum tarafı sorumlu olamaz” şekilde konuşan Anastasiadis, “Garantiler, müdahale hakları, askerin varlığı için Kıbrıs Türk tarafının sorumlu olduğunu söylemedim. Ancak Kıbrıs Türk tarafının Türkiye’nin dayattığı  talepleri istemek zorundaydı” dedi: 
http://www.kibrispostasi.com/c58-GUNEY_KIBRIS/n252932-anastasiadis-crans-montanadaki-cikmazin-sorumlulugunun-rum-t

Ne diyor Nikos: “Garanti yok, müdahale hakkı yok, asker yok!” Ne demek bu? Ben çözüm istemem demek. Adam niyetini koyuyor ortaya açıkçası. Bir de utanmadan Kıbrıs Türk tarafına Türkiye dayattı diyor tüm bunları. Külliyen yalan.

Nikos’un gerçek yüzü bu işte, takke düştü kel göründü derler ya.

Bu işe şimdilik nokta konulacak. Nikos gerçekten Türk tarafını da olayın bir parçası olarak görene kadar Türkiye’nin gölgesi altında yaşamaya devam edecek. Hem üşüyecek hem terleyecek.

Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra ben kolay kolay beşli konferansın yeniden gerçekleşme ihtimalini çok zayıf görüyorum.

Karşımızda bizimle hiçbir şekilde hiçbir şeyi paylaşmak istemeyen bir Rum tarafı var. Buna rağmen biz ısrarla federasyonu görüşeceğiz. Görüşelim tabii görüşmesine de karşımızda federasyonu ya da herhangi başka bir çözüm sürecini görüşmek isteyen bir taraf yok.

Reddedilmek ya da istenmemek tabii ki kötüdür ama evet biz istenmeyen tarafız beyler, istenmememize rağmen istenilmeyi ısrarla isteyen tarafız.

Bu bize pek yakışmıyor işte.

****************

Günün Sözü

Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın. O kişi yaralıdır ve yara bandı olarak sizi kullanır.

Pablo Neruda

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları