Hedef askeri bölgeler mi?

Yayın Tarihi: 20/05/20 07:54
okuma süresi: 10 dak.

Ciddi bir tehlike ile karşı karşıyayız bilmem farkında mısınız? Pazar gününden beridir ülkemizde ciddi bir yangın furyası var, ülkenin dört bir yanında birileri yangın çıkarıyor ve devlet bu yangınları söndürmede çaresiz kalıyor. Asıl önemli sıkıntı ise ve dikkat edilmesi gereken nokta ise yangını çıkaran Vatan Hainlerinin askeri bölgeleri hedef alıyor olması. Olacak gibi değil.

Gerek Polis teşkilatının gerekse Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’nın en üst düzeyde alarma geçmesi gerekiyor. Özellikle askeri birliklerin sürekli teyakkuzda olması gerekiyor. Ansızdan bir gece yarısı başka bir cephanelik yangını ya da patlaması ile karşı karşıya kalabiliriz.

Günlerdir bu konuya dikkat çekmeye çalışıyorum, bu bir terörist saldırı olabilir. Münferit olaylar gibi gözüküyor ama öyle anlıyoruz ki münferit ya da kaza sonucu çıkan yangınlar değil.

Ulukışla, StHilarion, Haspolat, Dikmen, Ulukışla, Alayköy bölgelerinde çıkan yangınlardan askeri bölgelerde nasibini aldı. Dahası İskele, Kantara bölgelerinde de yangınlar çıktı. Bu yönde Polis Genel Müdürlüğü sık sık devriye yapması gerekiyor, Askerin kritik bölgelerdeki güvenliği en üst düzeye çıkarması gerekiyor.

Daha çok uzun zaman değil geçtiğimiz yıl Çatalköy bölgesinde çıkan yangın sonucu cephaneliğin havaya uçtuğunu unutmayalım.

Tekrar tekrar uyarıyorum peşi sıra çıkan bu yangınlar ve ağırlıklı olarak askeri bölgelerin bu yangından nasibini alması bana hiç masum gelmiyor.

Hepimizin en temel görevidir Türk Silahlı Kuvvetlerini korumak ve bu kutsal güce zarar gelmesini engellemek.

Son üç gündür yaşanan olaylar bana 13 Eylül 2019 tarihindeki Şeytan Üçgeni başlıklı yazımı hatırlattı. Bu yazımı sizlerle yeniden paylaşıyorum. Mutlaka okuyun ve yazıklarıma dikkat edin.

ŞEYTAN ÜÇGENİ

Hayatta tesadüflere hiçbir zaman inanmadım, çünkü tesadüf diye bir şey yoktur, yazgı vardır. Ve bu ülkenin yazgısı yeniden yazılıyor.

ÜÇGENİN BİRİNCİ AÇISI… 17 EYLÜL 2015... ASAL ŞUBE KARŞISINA BOMBA

Gelin sizi 2015 yılına götüreyim. Tarihler 17 Eylül’ü gösteriyor. Lefkoşa bomba ihbarıyla güne uyanıyor.

“İhbarı değerlendirerek olay yerine giden Polis güçlerinin bulduğu bombanın 2 ayrı düzenek halinde hazırlanmış 12 adet dinamit lokumu olduğu öğrenildi...  Saat 06.57 sıralarında fark edilen dinamit lokumlarının polis ekiplerince etkisiz hale getirildiği de öğrenilirken, soruşturmanın devam ettiği ve dinamit lokumlarının gerekli inceleme ardından imha edileceği belirtildi. Görgü tanıkları Kıbrıs Postası'na yaptığı açıklamada, üzerinde KKTC bayrağı bulunan koli bandıyla sarılı paketlerin çöpte bulunduğunu ifade ederek, Polisin Koli bandıyla sarılı pakete hemen müdahale ettiğini bildirdiler”. http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/35/news/171791/PageName/KIBRIS_HABERLERI

İlk kez böyle bir şey yaşanıyordu KKTC’de. Geçmiş tarihlerde dönemin siyasilerinin kapılarına bomba bırakılmıştı ama GKK’nın asker alma şubesinin karşısına çöp içerisine bomba bırakılması üstelik de KKTC bayrağına sarılı olarak, herkesi şaşırtmıştı.

18 Eylül 2015 tarihli yazımın linkini veriyorum. Merak edenler okusun. http://www.kibrispostasi.com/c1-KIBRIS_POSTASI_GAZETESI/j160/a25820-Asal-subenin-karsisinda-bomba-mi-dediniz

ÜÇGENİN İKİNCİ AÇISI... 15 TEMMUZ 2016..TÜRKİYE DARBE GİRİŞİMİ

İlk önce dört yıl geriye gittik; şimdi üç yıl geriye gidelim. 15 Temmuz 2016 tarihi. Türkiye’nin adeta kaderiyle ve geleceğiyle oynandığı gece. Türkiye demokrasisine darbe vurmaya kalkışan bir grup vatan haininin devleti ve anayasal düzeni yıkmak için gerçekleştirdiği kalkışma hareketi. Çok şükür ki Türk halkının özverisi sayesinde bastırılmıştı. 17 Eylül 2015-15 Temmuz 2016. Ne kadar yakın tarihler değil mi ?

18 Temmuz 2016 tarihli yazımdan; “Tüm haber merkezi nefeslerini tutarak dinliyor darbe metnini ve herkes aşırı sinirleniyor. 2016 Türkiye’sinde darbe ne demek Allah aşkına ?! Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı sokağa inme çağrısıyla birkaç saatte sokaklar hareketleniyor ve endişelerimiz azalmaya başlıyor. Yüzlerce masum askerin kandırıldığını sonradan öğreneceğimiz tablo karşımızda. Eğer ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve sonrasında tüm hükümet yetkilileri sokağa inin çağrısını yapmamış olsaydı bu darbe belki yine bastırılacaktı ama çok kan dökülecekti. Bir grup çapulcunun her nereden emir almış olursa olsun masum askerleri de kandırarak girişmiş olduğu bu darbe ancak 12 saat sonra tam anlamıyla durdurulabiliyor.  Olacak gibi değil. Olayın KKTC’ye de sıçramasından korkulduğu bir gece yaşadık. Yüzlerce masum insan boş yere öldü. Ülkenin itibarı sıfırla çarpıldı. Darbenin püskürtülmesinde Sn Erdoğan “anayasaya göre başkomutan benim” diyerek yönettiği bu krizi başarıyla geri püskürttü. İsteyen istediği kadar eleştirsin Erdoğan tam bir Lider olduğunu bir kez daha görmüş olduk”.

http://www.kibrispostasi.com/c1-KIBRIS_POSTASI_GAZETESI/j160/a28603-Erdogan-tam-bir-lider

FÜZEYLE VURULDUK… 1 TEMMUZ 2019... SAAT SABAH 01.00

Üçgenin üçüncü açısına geçmeden bir “es” verelim ve 1 Temmuz 2019 sabahına gidelim. Suriye ile İsrail arasındaki gerçekleşen çatışmadan kaynaklı olduğu iddia edilen bir S 200 tipi füzeyle Sabahın erken saatleri 01:00 sularında  vurulduk.  Bu konuyla ilgili tek açıklama Suriye’den yapıldı. Cılız bir açıklama akşam saatlerinden Ankara’dan geldi. Füze DEV KKTC Bayrağının hemen yanı başındaki Taşkent köyüne düştü. 17 Eylül 2015 tarihinde GKK’ya bağlı Asal Şube karşısına bırakılan 12 dinamit lokumu TNT de KKTC Bayrağı’na sarılıydı, hatırlayın. 1 Temmuz 2019 tarihindeki füze de KKTC bayrağının hemen yanı başına düşmüştü.

ÜÇGENİN ÜÇÜNCÜ AÇISI… 12 EYLÜL 2019 CEPHANELİK HAVAYA UÇTU

Gelelim üçgenin üçüncü açısına ve kesişme noktasına. 12 Eylül sabahı saat 01:30. Neden olduğu bilinmeyen oldukça yüksek miktarda cephane infilak ediyor. İlk önce açıkta duran ve imha edilecek olan eski mühimmatın yangın sebebiyle patladığı iddia ediliyor. Ancak, sabah Başbakan Ersin Tatar gerçekleştirdiği basın toplantısında bölgenin cephanelik bölgesi olarak hazırlanmasından dolayı yangın çıkmasını önlemek adına bölgede ormanlaşmaya izin verilmediğini ve patlamadan ötürü ciddi bir yangın tehlikesiyle karşılaşılmadığını açıklıyor. Yani bu patlama yangından dolayı olmamış anlamı çıkıyor.

Kaldı ki cephanelikler askeri birimlerde en sıkı korunan bölgelerdir. Patlamaların boyutunun ne kadar ciddi olduğunu hepimiz gördük. Nasıl olur da tek bir asker ölmez ya da yaralanmaz ?

Elbette ki hiç kimsenin ölmemesi ve yaralanmaması çok sevindiricidir ama böylesine şiddetli bir patlama sonrasında oluşan enerji ve basınç önünde ne bulursa öldürebilecek güçtedir.

Haliyle birçok soru peyda olmuştur. Bu bir sabotaj mıdır? Hain bir saldırı mıdır? Mühimmatlar açıkta bekletilmesi ne kadar doğrudur? Mühimmatları bekleyen asker yok muydu?  Bu kadar önemli bir risk faktörü nasıl oldu da ciddi bir zafiyete kurban gitmiştir?

Birçok soruyu peşi sıra yazabiliriz.

Sizlere bir tarih sıralaması yaptım. Son dört yıla asker karşısına bırakılmış TNT, bir darbe denemesi, Füzeyle vurulma ve yüklü miktarda cephanenin patlaması sığdı. Üstelik de tarihler birbirine ne kadar benzer şekilde.

Bu bir Şeytan Üçgeni mi? Yoksa rastlantı mı? Yoksa bir mesaj mı?

Diyelim ki benim yazdıklarım tamamen bir tesadüf ya da bir hikâyeden ibaret.

İyi de; bu kadar gerçekçi hikâyelerden iyi filmler çıkar. Dikkatli olmakta fayda var.

*************

GÜNÜN SÖZÜ

Yalnızca tatlı dille başardığınızdan daha çok şey başarırsınız.

 Al Capone 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları