Korona uçtu… Ama takmayın

Hükümet bozuluyordu yenisi kuruluyordu tartışmaları şimdilik geride kaldı. Yeni hükümet kurulması için çok ciddi bir çaba sarf edildi ama Serdar Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olduğunu açıklamasının ardından yeni koalisyon tartışmaları da noktalanmış oldu.

YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı dün ilginç bir açıklama yaptı. Arıklı dedi ki 9 Ağustos’a kadar çatı aday konusunu bekleyecek ve sonra bu konu ortadan kalkacak. Bu açıklamadan da anlıyoruz ki bir yerlerde kazanlarda hala bir şeyler kaynıyor ya da kaynatılıyor.

Bir şey çıkar mı bu işten emin değilim çok desem de bildiğiniz gibi siyasettir bu yarın sabah ne olacağı belli olmaz;  ya da nasıl bir formül bulurlar orası da meçhul en azından benim aklım almıyor. 

Bu girişten sonra gelelim asıl konuşmamız gereken konuya.

Ülkemizdeki Korona bulaş sayısı hızla artıyor. Birilerine göre bu veriler son derece normal olabilir hatta “küçük ülkeyiz, nüfusa göre bu oranlar normal, büyütmeyin “ cümlesini çok sık da duyabilirsiniz ancak burada bir tehlike yatıyor; Biz Kıbrıslılar İtalyanlar gibiyiz yani Akdeniz ülke insanı rahatına çok düşkündür ve son derece özensiz son derece dikkatsizdir.

Her zaman söylemişimdir; biz Kıbrıslı Türkler Korona’nın ülkeler üzerinde yarattığı kabusu sadece televizyonlardan film gibi izledik. Bunu yaşamadık ve hissetmedik. Halen yaşamıyor ve hissetmiyoruz.

Acı olan tarafı ise Sağlık Bakanlığının halen bir hoteli kiralayarak en azından bir yıllığına pandemi hastanesine çevirmemiş olmasıdır.

Devletin yeni hastane yapması gereksiz olduğu gibi ciddi de zaman kaybıdır.

Sayı hızla artarken neden hala bir otel kiralanıp pandemi hastanesine çevrilmiyor anlamak gerçekten güç.

Aslında bazen anlamak güç dememek lazım. Sonuç olarak son bir aydır enerjisini kabine değişimine ve hükümet değişimine harcayan bir Başbakanımız var ne yazık ki.

Bu resmen başınız ağrırken halter kaldırmaya benziyor, yani yapamazsınız, yapsanız da herşey daha huzursuz ve sağlıksız olur.

KORONA ÜLKEMİZDE NASIL İLERLİYOR?

3 Temmuz 2020 tarihinde “Üç Otuz Olur mu ?” başlıklı bir yazı kaleme aldım ve izne çıktım. 3 Temmuzda yeni korona sayımız üçtü. Gelin bakalım tam bir ay sonra kaç kişi oldu sayımız.

2 Temmuzda iki kişide Covid Pozitif tespit edilmiş ve hemen arkasından bir kişi daha pozitif çıkmıştı.  2 Temmuza kadar ülkemizde tespit edilen Korona vakası 108’di. 108 kişiden dördü hayatını kaybetmişti. İşte o 108 rakamı bugün 153 oldu.

Yani ben izine çıkmazsan önce Üç Otuz olur mu diye yazdığımda iş olsun diye yazmamıştım, keşke de ben yanılsaydım. Ne yazık ki ÜÇ, Kırk Beş oldu. Yani bir ayda 40 kişi daha eklendi bu rakama.

Bu konularda tahminde bulunmak zordur. 43 rakamı 100 de olabilir. Çünkü temaslı vakaları takip etmek öyle kolay bir mesele değil.

Bildiğiniz gibi uçak seferleri başladığı için şu an virüs ithal ediyoruz.

Artık her gün yeni vakalar çıkıyor ve çıkmaya da devam edecek. Sadece bu hızla bile gitse 43 yeni vaka yıl sonuna 250 olur.

Tabii kış mevsiminin geleceğini hesap edersek bu rakamın binleri bulma ihtimali de var.

Birileri yok yahuuu diyebilir, umarım olmaz ama ben şahsen kaygılıyım.

Evet şu an yoğun bakımlık bir hastamız yok ama kış mevsiminde vücudumuz diğer bakteri ve virüslerle mücadele etmek zorunda kaldığında yoğun bakım hastaları da olmaya başlayacak.

Unutmayın bu toplumun hatırı sayılı bir kesiminin ciddi sağlık problemleri var..

Umarım Hükümet bu hastalığa karşın “salgın yok” mantığını bir yana bırakır ve daha ciddi önlemler alır.

Hele hele Rum tarafı birkaç aya kalmaz ciddi anlamda dağılacak. Bazı insanlarda da Rum tarafına ciddi anlamda gitme isteği olanları anlamakta güçlük çekiyorum. İşleyen insanlarımızı kastetmiyorum burada tabii.

Evet dostlar, Korona aldı başını gidiyor ama siz kafanıza takmayın ne olmasa ya çoktan olduk geçirdik ya da bize bulaşmayacak.

Mesela yani…

****************

GÜNÜN SÖZÜ

Evlenme-boşanma işi sırf kadınların elinde olsaydı, bir tek nikah sağlam kalmazdı.

Dostoyevski