Tehlikeli bölünmeye doğru...

Yayın Tarihi: 26/04/21 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Yazının hemen başında söyleyim de yazının başlığından başka şeyler anlaşılmasın. Bir Kıbrıslı Türk olarak Kıbrıs’ta Federal bir çözümü destekliyorum ve iki devletli bir çözümün gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını defalarca net bir dille ifade ettim bundan sonra da ifade edeceğim.

Yani Kıbrıs’ta çözüm olacaksa bunun federasyon temelinde olması gerektiğini savunanlardanım ancak Cumartesi günü yapılan sözde çözüm eylemi tek kelimeyle bu topluma bir ihanet mitingiydi.

Korona vakalarının bu kadar yüksek seyrettiği bir dönemde; korona kurallarının ihlal edilmesini hepimiz eleştiriyoruz, eminim ki cumartesi günü mitingDe olanların hepsi YDP kurultayının yapılma şeklini de sert bir dille eleştirmişlerdi. Şimdi işte o eleştirileri yapanlar sokaklarda iç içe kucak kucağa yürüyüş yaptılar.

Yüzlerce insan dip dibe, omuz omuza, birbirlerinin ellerine defalarca kez dokunarak bir araya geldiler.

Var sayalım ki bu mitinge iki bin kişi katıldı, kaç kişi katıldı bilmiyoruz ya da bin kişi katıldı. Hepimiz biliyoruz ki onlarca insan covid ve bunu kendisi dahi bilmeden sokakta geziyor. Bu mitinge katılanların içerisinde 100 kişi bu hastalığı taşısa hesap edin artık siz kaç kişiye bulaştırmışlardır.

Dahası o bulaşanların kendi ailelerine ve çevresindeki insanlara bu virüsü ilerleyen 5-6 gün sonrasında bir hesap edin kaç kişiye bulaştırmış olacaklar.

Ama şimdi bu yazdıklarımı kim kale alır değil mi?

Ne olmasa bu bir federasyon karşıtı yazı. Hani virüsü kapacaksak her yerden kaparız olacaksa olur diyen bir sürü aklı fukara var ya, işte o aklı fukaralar gibi düşünenler olacaktır eminim.

Federal çözümü destekleyenlere söyleyecek hiçbir lafım yok ama insan sağlığını bu denli tehlikeye atacak bir mitingin yapılması bence hiç ama hiç doğru olmadı.

Bakınız bu eylem 24 Nisan 2021 tarihinde yapıldı. Tarihe not düşmek adına yazıyorum buraya en fazla 7 Mayıs’ta vakalarda ciddi bir artış yaşanacak. 10 gün sonra yine konuşuruz hep birlikte.

Korona virüsünün hızlı yayılan bir grip olduğunu ve toplu aktivitelerden kaçınılması gerektiğini bile bile Tabipler Birliğinin  de bu mitinge katılmasına çok şaşırdım doğrusu.

Hani başta Mustafa Akıncı olmak üzere bazı siyasiler kendi güçlerini sergilemek ve egolarını tatmin etmek için bu eyleme katkı koymuş olabilirler ama Tıp camiasının böylesine tehlikeli kalabalıklara katılmaması gerekiyor çünkü eylem bittikten sonra hastalarının yanına dönecek olan kişilerdir.

ÇÖZÜM YOK... TATİLE ÇIKTI

Cenevre’den ne çıkacak önce bekleyip görmemiz lazım ama en azılı çözüm isteyen kişilerin bilmesi gereken bir şey var; Kıbrıs’ta federal çözüm Kıbrıs Rum Yönetiminin düşmanca tavırları yüzünden artık tatile çıkmıştır. Şu an ki tablo budur. İster sabahlara kadar eylem yapın ister dağlara çıkıp ateş yakın; Rum Yönetiminin Kıbrıslı Türkleri eşit görmemesi ve adaya tek başına hakim olma isteği yüzünden CransMontana sonrası bu iş bitti.

Bir süreliğine herhangi bir çözüm önerisi masada olmayacak. Tüm yıl boyunca zaman zaman Newyork’ta, Cenevre’de şurada burada rutin görüşmeler olacak, olmaya da devam edecek ama çözüm masada olmayacak.

Bu nedenle koronanın tavan yaptığı bir dönemde omuz omuza miting yaparsanız bu topluma dik duruş sergilemiş değil toplumu hastalığın pençesine atmış olursunuz.

Sağlık bakanlığının da bu eylemi yasaklaması gerekirdi. Uyarılar yapıldı evet ama takan olmadı.

İsteyen Ankara Hükümetine istediği tepkiyi versin ama bunun şeklinde şemalinde ciddi yanlışlar yapılıyor.

AKINCI, CUMHURBAŞKANLIĞI YAPTI... BUNU UNUTMAMALI

Dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın söylemlerini son derece yanlış buluyorum. Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kimsenin üslubu böyle olmamalı. Tatar’ın ya da AK parti Hükümetinin siyasetini elbette ki eleştirebilir ama halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanına, Ankara’nın Papağanı demek yakışıksız bir üslup oldu. Gerçekten okuduğumda çok şaşırdım ve üzüldüm.

Akıncı’ya yakışmadığı için üzüldüm. Sanki de içindeki Ankara Hükümeti öfkesi zehre dönüşmüş. Son derece yanlış buluyorum.

Sn Akıncı sıradan bir vatandaş değil Kıbrıs Türk halkının Devlet Başkanlığını yapmış bir kimsedir.

Sonra Kıbrıs Müzakere sürecinde Ankara Hükümetinin desteği olmasa Crans Montana’yı yapabilir miydi Sn Akıncı?

Ankara desteklemediyse kendisini kim destekledi, hangi ülke ya da hangi oluşum destekledi ?

Türk Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile birlikte son derece iyi bir mücadele verdiler son beş yılda.

Sn Akıncı, Ankara ile son bir yıla kadar iyi ilişkilere sahipti.

Ama Sn Akıncı için geç değil, mademki hala aktif siyasette olmak istiyor ve seçimleri kaybetmeyi hazmedemedi en erken zamanda bir parti kurup siyasete yine girebilir, eğer toplumdan ciddi bir destek alırsa parlamentoda tek başına hükümet kurar, görüşmecilik yetkisini Tatar’dan alır kendisi müzakere yapmaya başlayabilir.

Bu konuyu ciddi bir şekilde kaleme alacağım.

Ne olmasa CTP’nin en az yarısı Sn Akıncı’nın kuracağı partiye oy verir diye düşünüyorum.

Bilmem CTP ne der bu işe Tufan Erhürman ne der bu işe?

Bence biraz daha sakin…

***

Günün Sözü

"Kahraman, çevresine ölüm yaymaz, ama ölüme meydan okur."

Aristo

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Kuzey Kibrisli26/04/21 13:06
Bu adada sözde sol ideoloji geçinen bir kitle 1940’lı yılların ikinci yarısından itibaren her zaman sözde rum solunun ama aslında rum/yunan milliyetçiliğinin kuklası olarak Kıbrıs Türk Toplumunun önünü tıkamışlardır. Bunu kullanıldıklarını bile bile her jenerasyonda yaptılar... Şimdi de tarih tekerrür ediyor...

Diğer Gökhan ALTINER yazıları