Neler oluyor böyle...

Yayın Tarihi: 08/06/22 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

BRT Müdürü Meryem Özkurt’un hapislik cezası alması hepimizi şok etti. Elbette ki yüce mahkemenin kararına hepimiz saygılıyız bunu yazının başında belirteyim. Meslek hayatımda 23 yılı geride bırakan bir gazeteci olarak seçim zamanlarında seçim yasağı başladığı anda biz gazeteciler bu yasağı delmemek için gereğinden fazla dikkatli oluruz.

Kopan boru hattının tamir edilmesi töreninin canlı verilmesi ve siyasilerin bu törende konuşması yasalara aykırı bir durum. Bunu kimse reddetmiyor. Hepimiz biliyoruz ki bu yayını BRT üzerinden başka özel televizyon kanalları da canlı olarak verdi. BRT seçim yasaklarını deldiği için suçlu; BRT’nin üzerinden bu yayını veren diğer kanallar da suçlu dahası bu yayını BRT’ye yaptıran siyasiler de suçlu. Seçim yasaklarına uymayan ve seçim yasaklarını delerek konuşma yapan o günkü siyasiler de suçlu. Ama gelin görün ki bir tek BRT müdürüne dava okundu ve diğer herkes pas geçildi.

Bağımsız ve özgür olan yargımız belki de bu noktada seçim yasağını delen tüm medya kuruluşlarına, siyasilere hatta dönemin Başbakanına da dava okumalıydı diye ister istemez düşünüyorum. BRT malum Başbakanlığa bağlı bir kurum ve aldığı talimatları uygulayan bir kurum.

Çünkü ortada işlenen bir suç var; yasaklara uymamak. Bunda hepimiz hem fikiriz ancak bu suçu işleyen kişi bir değil. Medya kanallarıyla birlikte dönemin Başbakanı, bakanları, konuşmacıları da seçim yasaklarını ihlal etmiş oldular.

Bu mantıkla yola çıkarsak şu an birçok siyasetçinin ve birçok medya patronunun hapis cezası almış olması gerekmez miydi?

Tekrarlamakta fayda görüyorum; mahkenin kararına saygı duyuyorum. Yasalar neyse o. hepimiz yasalar karşısında saygılı ve destekleyici olmalıyız. Bir meslektaşımın hapis cezası alması beni derinden üzmüştür ancak ortada bir suç varsa bunun illaki bir karşılığı da olacak. Bu nedenle yüce mahkemin kararını eleştirmiyorum.

Ancak sorulması gereken soruları da basın özgürlüğü kapsamında sormaktan kendimi alamıyorum. Neden sadece BRT müdürüne dava okundu? Suçu işleyen, suça ortaklık edenler ve suça teşvik edenler de var halbuki.

Yanlış hatırlıyorsam beni düzeltin. Cumhurbaşkanlığı seçim döneminde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı dereboyunda bir kortej yürüyüşü yapmış ve seçim yasaklarını delmişti. Bu sefer UBP’nin adayı Ersin Tatar bu duruma itiraz edince aynı hak Ersin Tatar’a da tanınmıştı ve UBP’de dereboyunda bir kortej yürüyüşü yapmıştı.

Yargıya siyasiler tarafından ciddi saygısızlıkların yapıldığına da defalarca kez şahit olduk. Örneğin ara seçimlerin yapılmaması gibi, belediye seçimlerinin ertelenmesi gibi ya da 11 Ekim 2020’deki seçim yasaklarının delinmesi gibi.

Siyasiler defalarca kez yasaları hiçe sayarak hareket ediyorlar. En başta siyasilerin yasalara, devletin kurallarına ve kurumlarına ve de yargıya saygılı olması gerekirken seçim uğruna bu değerler çiğneniyor ama gelin görün ki bunun yargıda bir karşılığı olmuyor. Hiçbir siyasetçiye dava okunmadığı gibi bir cezada almıyorlar.

Hükümetin hayata geçirmeye çalıştığı üç ceza yasasını da ayrıca konuşmak gerekiyor. Küfür eden söven sayan hakaret eden kişileri polise şikayet edip davacı olduğunuzda zaten yasalarımızda bunun karşılığı var. Bunu yeni yasalar yaparak daha korkutucu, susturucu, konuşma özgürlüğünü elinden alacak niteliğe dönüştürmenin kime ne faydası olacak.

Çok meşhur sözdür demokrasi bir gün herkese lazım olur. Siyasiler bunu asla unutmamalıdır.

***

Günün Sözü

"Bence, gerçekten büyük insanlar, dünyada büyük acılar çekmek zorundadır."

Fyodor Dostoyevski-Suç ve Ceza

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları