Keşfin önündeki en büyük engel

Yayın Tarihi: 02/08/21 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Koronavirüs sonrasında toplumsal alışkanlık ve davranışların ne yönde değişebileceği tartışılıyor tüm dünyada.

Oldukça etkin çalışmaları olan dünyanın çeşitli ülkelerinden birçok sosyolog, Koronavirüs ile birlikte sosyolojik açıdan ortaya çıkan yeni bir bilinç ve farkındalık düzeyinin olduğunu iddia ediyorlar.

Onlar toplumların, Koronavirüse karşı olduğu gibi, diğer sorunların çözümünde de dayanışmanın, beraber çalışmanın önemini daha iyi anlayacaklarını ve dolayısıyla Koronavirüsün küreselleşmeyi "büyük ölçüde daha iyiye doğru" değiştireceği yönünde “eminler”.

Çünkü bu virüs bize tüm ulusal farklılıklara ve yerel hayatlara ragmen, ekonomiden sağılığa kadar kaderlerimizin birbirine ne ne kadar bağlantılı olduğunu ve bunun geri döndürülemeyecek bir durum olduğunu gösteriyormuş!

Oysa ki, "Küresel Bağlantılılık Endeksine" göre, günümüz dünyası iddia edildiğinden daha az küresel.

Hangi göstergeye bakarsak bakalım, fikirlerin, malların, insanların ve sermayenin büyük bir bölümü hala yerel ve coğrafi mesafe ile doğrudan bağlantılı.

Nasıl olacak bu "büyük ölçüde daha iyiye doğru" değişim peki?

Banka gibi yapılar etkilenmeden, küreselleşmeyi "daha iyiye doğru", "büyük oyuncular" mı yoksa liderler mi değiştirecek?

Dünyadaki çoğu lider Koronavirüsü otoriter "acil durum önlemlerini" zorlamak için kullandı.

Örneğin Viktor Orbán…
Viktor Orbán, Koronavirüsü kullanarak, acımasız yeni önlemlerle Macaristan'ı otoriter bir rejime dönüştürdü...

Benjamin Netanyahu ise, Koronavirüsü İsrail'de mahkemeleri ve parlamentoyu askıya alarak, bir autogolpe (kendi kendine darbe) uygulamak için kullandı…

Bana göre sadece Koronavirüs üzerinden bir küresel "korku duygudaşlığı" oluştu.

Koronavirüs, neredeyse tüm ülkelerdeki hükümetlere olan güveni azalttı, kurumların itibarı ve uzmanlığı konusunda endişeleri arttırdı.
Bir de Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kurumların etkisi ve görünürlüğünü
arttırdı Koronavirüs.

Kısacası Koronavirüsün, ilk kez 1347 yılında görülen ve tüm dünyayı etkisi altına alan, etkisi 4 yıl süren ve milyonlarca kişinin ölümüne neden olan "Kara Veba" gibi Avrupa’nın sosyal, kültürel ve ekonomik iklimini kökten değiştirmesi pek mümkün görünmüyor!
Küreselleşmeyi "daha iyiye doğru değiştirmesi" de...

(Salgın hastalıkların belirli toplumların kültürel pratikleri ile doğrudan ilgili olduğunu ifade eden anlatıları hatırlayalım:

Kara Veba karşısında çaresiz kalan Katolik kilisesi, "günahkâr toplum" söylemine başvurmuştu.
Sivilce ve sedef gibi cilt hastalıklarına sahip olanlar, günah işlediği düşüncesiyle öldürüldüler.

Bu yüzden de Avrupa'da Katolik kilisesi zayıflamış, gelişen müspet ilimler Avrupa da aydınlanma yüzyılını doğurmuştu.)


"Risk-fayda" değerlendirmesi yaparak yazarsak, koronavirüs ile mücadelede kırılma yaratan en büyük etken aşılama programı oldu.
Başta ölümlerin yüzde 99'unun görüldüğü 50 yaş üstü nüfusun yaygın bir biçimde aşılanması ve ayrıca İngiltere ve İsrail örneklerinde olduğu gibi ülkelerde %85’in üzerinde nüfusa aşılama yapılarak sürü bağışıklığı kazanılması bireysel riski ve sağlık sistemine yönelik riskleri azalttı, kötü gidişatı büyük ölçüde değiştirdi…


Kısa sürede bir pandemi haline dönen ve tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs üzerinde yapılan yoğun çalışmalar bir kez daha insanlığın bilime yaptığı doğru yatırımların ne denli önemli olduğunu ortaya çıkarmış ve kısa zamanda elde edilen aşılar ile pandeminin ölümcül hızı kesilmiş, alınan önlemlerle dünya daha da büyük bir felaketten kurtulmuştur.

Bütün bu gelişmelere karşın dünyanın birçok ülkesinde hayatın hemen her alanında bilime ve bilimsel çalışmalara birinci derecede yatırım yapmak yerine, bilimsel olmayan farklı konular öne çıkarılmakta ve bu ülkelerde bilime ters uygulamalar yapılmakta, bu ülkeler ve toplumları geri kalmaktadır.

Daniel J. Boorstin’in (1914-2004), "keşfin önündeki en büyük engel cehalet değil, bilgi yanılsamasıdır" deyişi çok anlamlı olmaktadır...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları