Aklımıza gelen başımıza geldi!

Yayın Tarihi: 11/10/21 07:00
okuma süresi: 4 dak.

1942'de Albert Einstein Oxford Üniversitesi'nde öğretim üyeliği görevini yaptığı bir gün,
fizik öğrencilerine bir sınav hazırlar ve kağıdı verir...
Daha sonra sınıftan çıkar ve asistanıyla kampüste yürümeye başlar...
Sınav soruları asistanın dikkatini çeker ve sorar:

-“Bu sınav kağıdındaki soruların tümü, tam olarak geçen seneki sorularla aynı değil mi Dr. Einstein?”

Einstein “evet” der ve asistanının da soruları çözmesini ister...
Asistan hemen sınav kağıdındaki soruları çözmeye koyulur...
Sonra bir anda fark eder ki,
sorular değişmemiştir ama, geçen yıldan bu yıla soruların cevapları değişmiştir...

Einstein asistanına döner ve:

-"Soruların aynı olabileceği ama cevapların değişebileceği bir dünyada yaşıyoruz” diyerek, devamla,

-“Daha önce hiç yaşamadığınız sonuçlara sahip olmak istiyorsanız,

yine daha önce hiç yapmadığınız şeyleri yapmaya başlamanız gerekiyor" der…

*******

"Doğru" ve "yanlış", kültürel kurgular kategorisinde görecelidir diyor, yüce Mevlana.  
Bunun farkına vardığı için de,

"doğru" ve "yanlış"ın ötesinde bir yerde buluşalım demiş!

Peki ama,
doğru ve yanlışın ötesindeki bir kurgu nasıl olabilir ki?!
Evrensel "doğru"yu merkeze alırsanız olur...

Örneğin,

2+2 dört eder ama;
Buna "5 etmez" deseniz de yine "doğru"yu bulursunuz...
Hem de evrensel olanını merkeze alarak!

Siyaset budur…
Evrenselliği dışlamadan yeni bir matriks inşa etmek.

Lakin bırakın 2+2'nin ötesini görmeyi;
KKTC siyasetinde kendi hakikatlerinin farkına varamayanlar ve ötesine geçemeyenler için, statüko bir "ideoloji" oldu!

Hâl böyle olunca ortaya,
akşam sökülüp sabah yeniden kurulan "devletçilik" ve "hükümetçilik" ortaya çıkar...
Her şeçim arifesinde,
"demode" diye bir kenara fırlatılan düşüncelerin, dönüp dolaşıp "yeni" diye geri geldiği gibi.
Çünkü,

"sezonluk hükümet" biçimlerinde değişim falan yoktur,,,
"Değişim" denilen şey statükonun restorasyonudur
!

Aslında bir değişim var:

"Yetkili mercilerden"

"otur annem, kalk babam!"  talimatı beklemek,

artık bir "değer önceliği" oldu!

Peki!

Neden "dünyalı" olmak bizim aleyhimize işlesin ki?

Çifte standartlı insanların yükselişine, yasal yağmacıların yaratılmasına öncülük edemeyeceğimiz için mi?
Popülizm ile ayar bulup,
avanta dağıtıp rantını yiyemeyeceğimiz için mi?

Bugün uğraş verip, gerçekleştirmeye çabaladığınız, Kıbrıs Türklerin seküler konseptlere uzak kalması bize neyi getirecek?
Yapılacak olan tek şey, Kıbrıs Türkleri hiçe sayarak "yol almak" mıdır?(!)

Dünyalı olmayıp da ne olacağız peki!?
"Hasta"!
"Hasta" olacağız tabii...
Bu hasta olmanın hesabı ise, yine Kıbrıslı Türk Toplumuna kesilecek!

Kıbrıs sorunu bağlamında,

biri 50 yıl önce bizlere garantiler, toprak, ekonomik-politik ve kültürel iş birliği,

ve etnik bilinç hakkında 10 soru yöneltmiş olsa,

tarihsel deneyim göstermiştir ki,

"Türkten-Türke" verilen cevaplar kesinlikle değişmeyecekti!

 

Çünkü 50 yıldır yapılan faaliyetler,

sadece kendi statükomuz adına "ittifaklar" kurmaktır.

İşte bu yüzdendir ki,

"aklımıza gelen başımıza geldi"...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları