Artık bu sistemsizliğin çözülmesi gerekiyor

Yayın Tarihi: 25/10/21 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Eğer "KKTC"yi hala anlamamışsak, ozaman bu yapıyı, unsurlarına ayırarak incelemeliyiz.
Yani analiz etmeliyiz...

Analiz ederken, yapıcı anlamda eleştirel de bakar ve alternatifler de üretiriz.
Sonra
da parçaları birleştirerek bir senteze, bütüne varırız...

Yani gelişmenin özü olan diyalektiğin tez-anti tez-sentez durumunu yaşatırız...

Bugün dünyada güçlü olan tüm sosyal devletlerin, sağlam ve güçlü kurumları vardır.
Bu sağlam ve güçlü kurumları sayesinde, sağlam ve güçlü toplumsal yapılara sahiptirler...

Haydi o zaman!
Sistemsel düşünüp, yöntemini ortaya koyalım.
Toplumdaki farklı çevre ve unsurların karşılıklı ilişkilerini değerlendirip, çözüm yollarını gösterelim...

********************

Örneğin, kabloyla elektrik konusu...
Hayati bir mesele...

Kabloyla elektrik getirmek ne kadar mümkün, maliyeti nedir, bu kaynak neren ve nasıl karşılanacak çok iyi düşünülmelidir. Kabloyla elektriğin alternatifi var mıdır? Varsa nedir? Bu konular çok iyi değerlendirilmeli, analizleri doğru yapılmalıdır.

Son CTP-UBP hükümet programında vardı:

"Gerek Güney Kıbrıs ile ve gerekse de Türkiye Cumhuriyeti ile elektrikte denizaltından kablo vasıtası ile enterkonnekte olmak ve bunun için gerekli çalışmaları yapmak hükümetimizin hedefleri arasındadır."

Bugün de aynı düşünce geçerli mi yoksa eğer yeni bir siyaset üretilmiş ve Türkiye ile enterkonnekte kablo bağlantısı "gereksizdir" ve "kablo ile elektrik gelmesin" deniliyorsa, o zaman fiyatların nasıl normalleştirileceğini uygulamalı olarak anlatmak ve tartışmak gerekir...

Neden insanlar pahalı elektrik alsın ki, kablo sayesinde daha ucuzunu almak varken?

Burada elbette ki öngörü devreye girmeli…
Siyaset yapıyorsak, ülkenin geleceğine dair bir öngörü yapma şansına sahibiz demektir!
Öngörü, önemli bir düşünme biçimidir...
“Ağzı olan konuşsun” ya da birilerinin "ezberine dayalı" saplantı ve takıntıları dile getirme biçimi değildir öngörü!

Öngörüler akılcı düşünme sistematiği üzerinde yükselir...

Tabi ki, "kablolu elektrik" in gelişiyle,
KIB-TEK rekabete açılmış olur, bu bilinmelidir!
Ayrıca bugünkü koşullarda KIB-TEK rekabetçi ekonomik koşullar içerisinde gelişen bir sermaye yapısına sahip olmadığından dolayı da batar, bu da bilinmelidir...

KIB-TEK’in yapısında önlem alınmadığı takdirde, kablolu elektriği getirenin onu kendi eliyle  batıracağı da ayrıca bilinmelidir...

************************

Bakın, ne oldu eğitimi ve sağlığı rekabete açınca?

Eğitim de sağlık da neredeyse tamamen özelleşti...

Elbette ki devlet okulları da, devlet hastaneleri de duruyorlar, kapanmadılar kapanmasına da, özel okullarla ve özel hastanelerle rekabet edebilecek durumda değiller!

Ve yine elbette ki devlet özel kurumlarla rekabet etmeyecektir, ancak sosyal devletin insana dokunan en önemli kurumları olan eğitim ve sağlıkta da asla kaliteden taviz verilmemelidir...

Evet, eğitim ve sağlıkta, hatta iletişimde olduğu gibi, enerji de öngörüsüz bir şekilde özelleşirse, devlet de giderek kurumsuzlaşır!

***********************

Sosyal devleti savunan siyasal partileri, yaklaşan seçimler öncesi büyük görevler bekliyor.

Siyasal partiler plan ve programlarıyla duruşlarını belirtmelidirler.

“Aman şunu demeyim de birilerinin tekerine çomak sokmayım” ya da “şöyle davranırsam birilerinin gözüne girerim” politikaları ile bu toplumu ileriye taşımanın mümkün olmadığı görülmelidir.

Siyasal partiler nerde durduklarını belirtmelidirler çünkü "ortada durmak" toplumsal sorunlarla özdeşmekten vazgeçmektir!

Temennilerle ve inançlara da bu işin yürümediği artık anlaşılmalıdır!

Siyasal partiler seçimlere giderken bütün bunların planlamaları yapmış ve kendi organlarından onay almış olmalıdırlar.

Seçim sandıklarına gitmeden önce projelerini, programlarını, kadrolarını ve olası kaynaklarını da somut olarak halka sunmalıdırlar.

Hangi alanlarda değişim olacak ve bu değişimler olunca ne değişecek?

Anayasa’daki 10. Madde kalkarsa/kalkınca ne değişecek?

Türkiye’den kablo gelmezse enerji sorunu nasıl çözülecek?

Toplumda üretimi teşvik etmek, eğitimi üretime dönük planlamak ve her alanda üretim yapılması toplumsal anlamda neler kazandıracak?

Yerel yönetimler üretime nasıl katkı koyacak?

Eğitim, enerji, sağlık, iletişim, ulaşım ve çeşitli üretim sektörlerinde toplumsal servet “Halk Sektörleri” adı altında toplum adına koruma altına alındığında sistemde ne değişecek, halk ne kazanacak?  

Bu toplumun geleceğini tasarlamada neyi değiştirmek nasıl bir rol oynar? İktisadi ve sosyal yapının dinamiklerinde ne değişir?

Neden Barış? Neden çözüm? Ve nasıl bir çözüm?

KKTC, bir devlet ya da politik bir birim olarak nereye gitmeli?  Nasıl gitmeli? Ayrı bir devlet olarak mı yoksa başka bir devletin içinde mi olmalı? Rumlarla iki farklı ve ayrı devlet olarak ayrılığa ya da konfederal bir yapıya mı yoksa federal bir yapıda iki bölgede birlikte yaşamaya mı karar verilmeli? Nasıl bir politika izlenmeli ki dünyadan kopulmasın?

Öylesi ya da böylesi ile ne değişecek, gerekçeleri ile ve nasıl gerçekleşeceğinin planlaması ile madde madde topluma anlatılmalı...

Toplumun oy ile seçerek verdiği gücü, ve bu gücün insan yaşamında oynaması gereken rolün tam manası ile seçtikleri tarafından üstlenildiğini görmesi gerekir...

Yani artık bu sistemsizliğin çözülmesi gerekiyor...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları