Doğru ile yanlışın ötesinde buluşmak…

Yayın Tarihi: 08/08/22 05:00
okuma süresi: 6 dak.
A- A A+

Doğru İle Yanlışın Ötesinde Buluşmak…

 Doğa bilimleri, deney ve gözleme dayanan,

insan dışındaki nesne ve olgular dünyasını İnceleyen,

ele alınan konuların doğrudan ya da dolaylı yoldan gözlemlenebildiği,

fizik, kimya, astronomi, jeoloji, biyoloji gibi bilimlerdir.

İnsan bilimleri veya sosyal bilimlerin konuları ise,

insana ve özellikle kültüre dayalı olan bilimlerdir.

Yapay bilimler ise özellikle her türlü mühendislik alanları ve benzeri bilimler olarak belirtilmektedir.

Tüm bilimlerin ortak olarak kullandığı bilim türü ise,

formel bilimlerdir.

Matematik ve mantık,

doğa bilimleri, insan bilimleri ve yapay bilimlerden önde giden,

onlara kaynaklık eden,

kural koyucu olarak tanımlanan,

matematiksel ispat yöntemi ve mantığın düşünme ilkeleriyle çalışan formel bilimlerdir.

Matematiğin konularından olan sayıların, şekillerin, sembollerin,

mantığın konusu kavramların, önermelerin ve akıl yürütmelerin,

doğada bir karşılığı olmadığı doğrudur…

Buna karşın matematik,

sayılar ve semboller,

evrensel bir gerçekliktir…
Peki, matematik,

bir keşif mi?
yoksa icat mı? 

Matematiğin bir icat olduğunu savunanlar,

keşfedilen şeyin matematik değil fiziksel dünya olduğunu,

yalnızca var olan bir şeyin keşfedildiğini,

olmayanın ise icat edildiğini vurgulayıp,

hep var olan yerçekiminin keşfedilip,

var olmayan telefonun icat edilmesi gibi,

doğada da matematik olmadığından,

matematiğin bir icat olup, keşif olmadığını belirtirler.

Matematiğin bir keşif olduğunu savunanlar ise,

biz görüp dokunmasak da,

bilsek de bilmesek de var olan nesneler olduğunu söylerler.

Örneğin çember yok ama,

ayın, güneşin görünüşü bir çember gibidir ve keşfedilmiştir.

Bir İngiliz matematiksel fizikçi ve bilim felsefesi olan Roger Penrose (1931-…) der ki:

Ben matematiği jeoloji veya arkeoloji gibi görüyorum. Doğada olan bir şeyleri araştırıyorsunuz ve asırlar, milenyumlar, çağlar boyunca orada var olan gerçekleri ilk defa gün yüzüne çıkarıyorsunuz. Ortaya çıkardıklarınız son derece harikulade şeyler oluyor. Matematikte de yaptığınız budur." 

Babiller ekonomik anlamda gereksinimlerini giderebilmek için,
matematiği bir "ihtiyaç" sırasında mı icat ettiler?
Yani matematiğin fiziksel dünyayı tarif etmeye çok uygun olmasının tek nedeni,

onu tam da bunu yapmak için icat etmemiz mi?
Eğer bir icatsa o halde geliştirilebilir de olmalı değil mi?
Daha iyi bir matematik icat edildi mi peki?
Edilebilir mi?
Yoksa sadece daha iyi bir kaç formül mü üretildi?
İcatsa neden devamı gelmiyor?diye soruyor keşiftir diyenler.

Ancak matematikle ilgili olanlar çok iyi biliyor ki,

matematik sürekli olarak geliştiriliyor,

bilinenlere yeni matematik ve geometrik sistemler ekleniyor,

bunlarla doğa, insan ve yapay bilimlere daha da katkı yapılıyor,

yepyeni icatlarla dünya ve evren anlaşılmaya ve yorumlanmaya çalışılıyor.

Matematiğin salt bir icat ya da salt bir keşif olmadığını düşünenler gibi,

ben de matematiğin kısmen keşif, kısmen icat olduğu düşüncesindeyim.

Bertrand Russell diyor ki: 
"Matematik ve mantık,

tarihsel olarak, birbirinden bağımsız disiplinler olarak ortaya çıkmıştır.

Ancak ikisi de modern çağlarda oldukça gelişmiştir.

Mantık daha matematiksel ve matematik daha mantıksal hale gelmiştir.

Sonuçta artık ikisini de birbirinden ayırmak neredeyse imkânsızdır, aslında ikisi de birdir… "

 Yukardaki tartışmalar bir ömür sürebilir...
Bana göre önemli olan matematiğin sonuç üretmesidir.

2 + 2 = 4'tür...
İngiltere'de de 4'tür,

Fransa'da da 4'tür,
KKTC'de de 4'tür (bundan pek emin değilim ama, neyse!)...
Nereye giderseniz gidin,

cevap değişmez,

doğru cevap 4'tür.

Şimdi araya biraz mantık koyalım:

Siz 2 + 2 yedi etmez derseniz,

bu da doğru cevap olur!
Kısacası,

2 + 2 dört'tür ama yedi de etmez...

Yani  bu durumda "mantık",

akıl yürütmenin temel ilkelerini ortaya koyarken,

"matematik" ise akıl yürütmenin düzgün olup olmadığını kontrol eder…

Bana göre Kıbrıs'ta Barış,

esas itibarı ile,

insan hayatını reforme etmemizin en önemli yoludur.

 Ve felsefeye,

barışı meşrulaştırmak için bir "arabulucu" görevi vermeliyiz.

 Artık değil bir 40 küsur yıl daha,

40 gün bile beklemek istemeyen bir genç nesil var...

Yedisindekiler değişim diyor,

ama yetmişindekiler değişime kapalı!

Barış'ı var etmenin en iyi yolu,

onun var olmasını sağlayacak koşulları keşfetmektir...

 Bu koşulları başlatacak açılımların formülü bellidir: 
Senin 4'ün benim 4'üm değil! 
2 + 2 = 4'tür ama 7 de etmez!

Hatırlayın, ne de güzel demişti Mevlana:

“Doğru ile yanlışın ötesinde bir yer var. Orada buluşalım.”

Evet! 

2 + 2 = 4'tür ama 7 de etmez! 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Büşra Kaya 08/08/22 20:40
Muazzam bir yazı olmuş. Matematik, bilim bir arada ancak bu kadar güzel yorumlanır.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları