"İpse dixit"

Yayın Tarihi: 19/09/22 05:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Tüm mitolojiler içinde Avrupa sanat ve edebiyatında Yunan mitolojisinin etkisi çok büyüktür.

Bu yüzdendir ki gerek batı gerekse de dünya edebiyatının temelleri antik Yunan tragedya ve komedyalarına kadar uzanmaktadır.

Kimi düşünürlere göre, mitoloji, doğa karşısında yapayalnız olan insanoğlunun bilgisizliğinden doğmuştur.

Latincedeki anlamı "kendisi söyledi" demek olan "ipse dixit" deyişi, ilk olarak Romalı politikacı ve filozof Marcus Tullius Cicero tarafından kullanılmıştır.

Akıl yolu ile doğrulanamayan herhangi bir konuda ya da kanıtlanamayan bir iddia veya dogmatik bir görüş olup da danışmaya ihtiyaç duyulduğunda, her konuda tek otorite olduğu düşünülen Aristoteles (Aristo, MÖ 384-322) ve eserlerine başvurulur ve onun bu konu hakkında ne söylediğine" bakılırdı... 
Bugün hukuki bağlamda bu terim genellikle yalnızca otoriteye dayanan ve herhangi bir kanıtla desteklenmeyen argümanları eleştirmek için kullanılır.

Aristo'dan sonra sırasıyla Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an-ı Kerim kutsal kitaplarının egemenliği başladı ve kutsal kabul edilen bu din kitapları farklı inançları olan insanlar tarafından tek otorite olarak kullanılmaya başlandı.
Her şeyin Tevrat’ta Zebur’da, İncil'de ve Kur’an’da yazdığı söylendi.

Friedrich Wilhelm Nietzsche (1844-1900) ise ironi ve aforizma içeren eleştirel bir üslupla "Tanrı ölmüştür ve insanlar Dünya’da yapayalnız kalmışlardır" demişti!
Nietzsche'ye göre, insanlar Tanrı’dan bekledikleri umut ve istekleri bir kenara bırakıp kendilerini Dünya’ya adamalıydılar... 
Böylelikle düşünce ile yaşam arasında bağ kurulması daha kolay olacaktı. 

Milletler ortak mit'tir. 
Dinler ortak mit'tir.

Tüzel kişilik olan şirketler ortak mit'tir.
Devlet de Anayasa da hukuk da, hepsi ortak mit'lerdir... 

...

Neticede zamanla ortaya yeni bir "ipse dixit” çıktı: Bilim

Siz; bir kişinin içinde doğduğu ve millet diye adlandırılan sosyal grubun, klônlama, ötenazi, genetik tasarım, melez varlıklar, organ nakli, doku nakli, yapay organlar, piller, gen tedavisi, çoklu genetik yapıya sahip embriyolar vb. bilimsel, teknolojik ve innovatif gelişmelerden kendimize "neyi alalım”, "neyi atalım" diye oturup karar verebileceğini mi sanıyorsunuz?  

Domuzun vücudundan alınan kalp kapakçığını, kalp hastası birine, Türktür ya da Müslümandır diye kalp kapakçığını takmayacak, taktırtmayacak mısınız?!

Bu "ben kimim" sorusuna kökten-milliyetçilikle veya kökten-dincilikle cevap bulduğunuz vehmiyle, desteksiz, yörüngesiz, irfansız ve dümensiz hevesleriniz nereye kadar gidecek?!

"Bilimsellik", Karl Marx’ın (1818-1883) da kabul görmesini sağlayan en önemli ifadeydi .
O ve eserleri "bilimseldi", diğerleriyse değildi. 

Bunu kendisini "düşmanlarından" ayırt etmek için kullanıyordu...
Charles Darwin’in (1809-1882) evrim teorisine benzer şekilde, tarihte insan davranışının bilimsel bir açıklamasını bulduğunu düşünmüştü Marx. 
Marxizm’in bilimsel olduğu fikri, onun takipçilerinin kurduğu devletlerin kamusal doktrinlerine de serpiştirilmişti. 

Bugün gerek Dünya gerek Avrupa gerekse de adamız Kıbrıs’taki sol siyasal partilere rengini veren şey de bilimsellikleri ve "bilimsel" duruşlarıdır... 
Sol siyasal partiler bilimsel duruşları ile toplumsal sorunlara bakıp, çözüm önerileri geliştiren partilerdir.

Sol, tüm dünyada "ipse dixit" olarak bilimselliği öne çıkarmaktadır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları