BİR TUHAFLIĞIN MAZERETİ OLMAK!

Siz hiç bilgiden "geri adım" atarak uygarlaşan bir toplum biliyor musunuz?
Hayır mı?

Peki,
Statükoyu sürdürmek adına,
Kasıtlı olarak cehalete mahkûm edilerek uygarlaşan?!

Neden bu toplumdan kendi değerlerinden bağımsız, neyin doğru, neyin yanlış, neyin istenilir
olacağı hakkında "merkezileşen" bir cehalete ayak uydurmasi istenir?
Cünkü hükümet edenler,
Devleti yurttaşlık için ortak bir örgütlenme biçimi olarak değil,
Güç kazanma arzusuna matuf (atfedilmiş), vatandaşın üstünde bir yapı olarak görüyorlar. 
Halbuki modern bir toplumun kurumlaşma düzeyinin de yaşadığı yüzyılla birlikte "yeni" olması gerekmiyor mu?

İnanın bu rejim liberal mi, dinci mi, kapitalist mi, sosyal demokrat mı, bilmiyorum...
Neyin nesi olduğu belli değil!
Bu rejim bizden "sıfır" olmanın bilgisini kazanmamızı, "sıfır" olmamızı istiyor!
Sıfır olduk mu?

Olduk...!
Sıfırın hükümranlığı altında önce dünyevilikten, sonra insani değerlerden kovulduk!

Sıfırlaştıktan sonra toplum olarak algıladığımız şeyin, "üst" bir gerçeklik olduğuna inandık mı bu iş biter...
Artık yaşamın geriye bakarak anlaşıldığını, ancak ileriye doğru yaşandığını göremeyiz...
Geçmişte yaşamaya takılıp kalırız.
Neticede grup ve değerler sistemi olarak "KKTC Forever"e uyum sağlar, ileriye doğru yaşamak yerine geçmişte takılır kalırsınız...

Öyle de oluyor zaten!

Kalben, hayalen ve ruhen Batı'nın tüm motiflerinin mümessili olan bir toplumdan,
Anlam ve değeri kendinden menkul, mesnetsiz referansları olan bir topluluğa nasıl geldik sanıyorsunuz?

Güya “sağ-sol “diyerek, bilimsellik yerine inançların tartışması noktasına, yaşam tarzlarının onayına nasıl geldik?
Görüş ve tutumlarımız için başkalarının onayını bekleme ihtiyacı hissetmeye nasıl geldik?

Dört asır kendini bu topraklarda var eden bir toplum, bugün kendini hakir görmektedir!

Bu nasıl oldu?

Bu tuhaflığın mazereti olmak mı bu toplumun kaderi?!

Bakınız George Orwell 1984 adlı eserinde ne diyordu:

“Öyle bir zaman gelecek ki, bazı ülkelerde bazı yöneticiler halklarını kendi istediği şekil ve inançlara eviremeyeceklerini anlayıp, dışarıdan kendilerine uyan başka toplumları getirip onlara vatandaşlık verecekler...”