EkoFin

Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ
sukruumarbeyli@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ

Dolar neden gıpraştı?

Yayın Tarihi: 15/03/21 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Amerika ve dünyada küresel sermayedeki hareketlilik ve bir yerde sabit durmamasından dolayı bir faiz hareketliliği söz konusu oldu ve Amerika’da 2020 yılında %0,5 altında olan 10 yıllık tahvil faizleri %1,60 bandını gördü. Pandemi süreci sonrasında covit-19 ekonomik destek paketleri ile piyasaya likit para pompalanacaktır. ABD Başkanı Biden 1,9 trilyon dolarlık covit-19 ekonomik destek paketini imzalamış bulunmaktadır. Özellikle ABD ve Euro bölgesinde son bir yıl içerisinde para basma oranlarına da bakacak olursak Amerika Merkez Bankası son bir yıl içersinde 2 trilyon dolar civarı para basarken, Avrupa Merkez Bankası ise son bir yıl içeresinde 2,5 trilyon euro basarak para arzındaki hacmi genişletmeye çalışarak ekonomiye can vermeye çalışmaktadırlar.

Piyasada bollaşan likidite ile artan faiz oranları ile genişletici para politikası uygulamaları sonucunda Amerika’da ekonomiye can gelir iken enflasyon artışı beklentilerinden dolayı da korkular başlamış durumdadır. İlk başta da dediğim gibi serbest olaraktan dolaşan sermaye güçleri faiz odaklı olarak dönerken merkez bankalarının faiz politikaları da büyük önem taşımaya başlamıştır.

Tahviller devletlerin finansman ihtiyaçlarını karşılamak için çıkardığı değerli kağıtlardır. Piyasaya çıkan bu tahviller devletin kasasına girerken, zamanı gelince faizi ile birlikte yatırımcılara ödenmektedir. Ancak buradaki en önemli sorun enflasyondur. Yatırımcıların enflasyonun artacağı beklentisi ile 10 yıl önceki ve 10 yıl sonraki fiyatlar arasındaki oluşan fiyat farklarından dolayı bazı çekinceleri oluşmaktadır. Bu da talepleri etkilemektedir. Enflasyon beklentisinin artması %2 üzeri oranlar konuşuluyor ve talepteki azalmadan dolayı doğal olarak fazilerin yukarıya çıkması söz konusu olmuştur.

Pandemi sürecinde tasarrufa giden halk, pandemi çıkış süreçlerinde mutlaka ani harcama artışına dönecektir ve talep enflasyonunda artış gerçekleşecektir. Diğer yandan tahvil faizlerindeki artış ile piyasadaki likiditenin artık daha yüksek maliyetler ile sahip olunacağı sürecini de beraberinde getirecektir.

Gelişmekte olan ülkeler ise bu sermaye maliyetlerinin artması ile birlikte yeni seviyeleri belirleyerek kıt olan sıcak para sermaye girişleri için daha da çok çalışmalıdırlar; çünkü kısacası görülen odur ki Amerika dolarlarını ülkesine geri çağırmaya başlamış durumdadır. Türkiye’deki enflasyon ile devam eden mücadele süreci, TCMB negatif rezerv konusu, cari açık ve bütçe açıkları, siyasal durumlar yanında bu ortaya çıkan tahvil faizlerindeki artış ve kalıcı olma ihtimalleri de düşünülürse büyük bir risk olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye’deki dış borçların bir yıl içerisinde ödenmesi gereken meblağlara bakıldığında ödenemediği süreçlerde yapılandırıldığı süreçlerde faiz artışları ile karşı karşıya kalacaktır. Daha yüksek faiz ödemesi büyük bir kırılganlık getirecektir. Hem doların yükselmesi hem faizin artması ve Türk Lirası elde edilen gelir ile faiz ve anapara ödemesi yapılacak olması büyük sıkıntıları ortaya çıkaracaktır.

Amerika’nın %3,5 ekonomik daralma geçirmesi sürecine bakacak olursak 2023 yılına kadar toparlanma süreçlerinde faizleri sıfıra yakın oranlarda sabit tutacağı ve mevcut oranların devam edeceği yönündedir. Diğer taraftan Amerika düşük enflasyonu da istememektedir; çünkü düşük enflasyon oranları ekonomi de yaprakların kıpırdamadığını göstermektedir. Diğer yandan da tahvildeki artış ile hisse senetleri arasındaki ters yönlü korelasyon tahvil fiyatlarının artışı ile hisse senetlerinden çıkıp tahvile yönelmeyi tetiklediğinden dolayı Türkiye borsası endekslerini de geriletecektir.

Dövizi kontrol altına almak için, her zaman söylediğim gibi cari fazla vererek ve yatırımcı çekerek bu işler ancak düzelecektir. Şu an cari açığı kontrol altına almak için en önemli gider olan Türkiye’nin enerji giderini kendisinin sağlamasıdır. 20 yılda 1 trilyon dolar harcanması ise olayın boyutunu ortaya koymaktadır. Yapısal ekonomik reformlar ile de destek mutlaka şarttır. Kamu maliyesi, enflasyon ile mücadele, istihdam, cari açık, kamu iktisadi teşebbüsleri, kamu borç yönetimi, vergi düzenlemeleri yanında makroekonomik istikrar ile desteklenmesi koşulları ile bir başlangıç yapılmalıdır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ yazıları