EkoFin

Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ
sukruumarbeyli@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ

Doğal kaynakların laneti

Yayın Tarihi: 29/03/21 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Doğal kaynaklar, insan sermayesi, finansal kalkınma, sanayileşme, teknolojik ilerleme ve uluslararası ticaretin ekonomik büyümesi üzerine gelişmekte olan ülke verilerinden yararlanarak insan sermayesi gelişiminin dolaylı ekonomik büyümeye etkilerini inceleyerek ülkelerin doğal kaynak kullanımını ekonometri yöntemi ile doğal kaynak kiralarından alınan kira getirisinin, sermayeye olan dönüşüm oranları ile analizini yaparak, sonuçta doğal kaynakların kiralanması nedeniyle kaynak laneti hipotezine ulaştılar.

İnsan sermayesi ve kalkınması, finansal gelişme, sanayileşme, teknolojik yenilik ve inovasyon ile uluslararası ticarete katılımın ekonomik büyümeyi sentezlediği ayrıca ilginç bir bulgu olarak bu çalışmalarda, insan sermayesi ve doğal kaynakların ortaklaşa olumlu etkiler yarattığı da ortaya çıkmıştır.

Bu ülkelerdeki durumlara bakıldığında mevcut kaynak laneti etkilerinin, insan sermayesinin geliştirilmesine yönelik yatırımların artırılması, finans sektörünün gücü, sanayileşmeyi hızlandıran, teknolojik yeniliği kolaylaştıran ve daha yüksek ekonomik büyüme elde etmek için uluslararası ticaret hacimlerini büyütmeye odaklı çalışılarak, insan sermayesi gelişimine öncelik verilmesinin büyük önem taşıdığı da ortaya çıkmıştır.

Doğal kaynakların lanetin bu ülkeler için bir nimet haline getirmek için ekonomiler, daha eğitimli ve yetenekli insanların daha üretken ve yenilikçi olmasına bağlı olduğu ortaya çıkmıştır. Ekonomik büyümeyi sentezlemek için genel faktörlerin üretkenlik düzeylerinin artırılması söz konusu olmaktadır.

Adam Smith ve David Ricardo gibi tanınmış klasik iktisatçıların, doğal kaynaklara sahip ülkelerin daha gelişmiş ve avantajlı olduğuna inanırken bu açıdan bakıldığında, bol doğal kaynaklara sahip ülkeler  daha fazla büyüme ve gelişim sağlamaktadır; ancak, "Kaynak Laneti" gibi teorilerin gelişinden sonra ve "Hollanda Hastalığı" vakası (Hollanda'nın doğalgaz sektörü patlamaya başlamıştı ve  ülkenin proaktif olarak doğal gazı ihraç etme kararı ile yerel para birimi değerlenmişti ve bundan dolayı ihracattaki rekabet gücü kötüleşerek  sonuç olarak, genel ihracat Hollanda ekonomisini küçültmüştü) oldukça çelişkili hale gelirken daha önce doğal kaynaklar bir nimet veya doğal bir hediye olarak kabul edilirken bu teorilerin gelişinden sonra, doğal kaynaklar ve ekonomik büyüme üzerindeki etkisi karışık sonuçlar göstermiştir. Aynı zamanda Venezuela, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, yağ ve elmas bakımından zengin ülkeler arasında olan Angola’da bu süreçleri yaşayan ülkeler arasında maalesef yerlerini almışlardır.

Hatta Venezuela örneğinde ise petrol varillerinin kriz zamanlarında aşırı bir şekilde düşmesi ve ülkede her şeyin ithalata yönelik dönmesi ile aşırı denetimsiz yapılan harcamalar yanında tüm güçlerini kaybetmelerinin hikayesi de vardır. 100 usd olan variller 30 usd olarak gerilemişti. Artık petrol ihracatından yeterli gelirler gelmiyordu. Petrolden dolayı her şey ithal edilir olur iken Venezuela Bolivar’ının aşırı değerlemesi de ortaya çıkmıştır. Hollanda hastalığı burada da ortaya çıkmıştır.

Dünyadaki ampirik çalışmalar, doğal kaynakların, insan sermayesinin, finansal gelişme, sanayileşme, teknolojik yenilik ve uluslararası ticaret çoğu ülkelerde ekonomik büyüme süreçleri araştırılırken, ekonomi üzerinde doğal kaynak kiralarının olumsuz ve önemli etkisinin olduğu ortaya çıkmıştır.

Dolayısıyla, bu bulgular doğrultusunda, insan sermayesi gelişiminin, doğal kaynakların verimli bir şekilde çıkarılması ve kullanılması için kritik öneme sahip olduğu sonucuna varılabilir. Gelişen ekonomilerin büyümesini hızlandırmak için, sonuç olarak, doğal kaynak laneti eğer kaynaklar uygun şartlarda bu milletler için kullanılır ise eninde sonunda nimete dönüştürülebileceği gözlemlenmiştir.

Diğer taraftan bakılacak olursa ayrıca finansal gelişim, sanayileşme, teknolojik ilerleme ve uluslararası ticaret katılımı da ülkelerde uzun vadeli ekonomik büyümeyi sağlamaktadır. Doğal kaynaklar ki bunları (petrol, kömür, mineral, doğal gaz ve orman kiralama) devlet kiraladığı süreçlerde büyüme uğruna bunların tahribatının yapılması ve çevre felaketleri yaşanması ile uzun vadeli dönemlerde ekonomik küçülmeler ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı dünyadaki birçok ülke de bu hataları anlayıp büyüme uğruna doğal kaynakları harcamayı ve katletmeyi bırakarak yeşil ekonomiye destek vererek politikalarını değiştirmişlerdir.

Mevcut insan sermayesi teorisi, insan kapasitelerinin genişletilmesi, ekonomik değerler üretirken daha yüksek işgücünü, üretkenliğine çevirip bu nedenle daha yüksek büyüme oranları sağlanmaktadır. Doğal kaynakların etkili bir şekilde çıkarılmasına ve kullanılması aynı zamanda doğal kaynak tüketimine eşlik eden olumsuz büyüme etkilerini azaltabilmektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ yazıları