EkoFin

Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ
sukruumarbeyli@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ

Düşen sadece faiz mi? Karşıdan bakınca öyle mi görünüyor?

Yayın Tarihi: 20/12/21 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Evet, faizler 100 baz puan daha düşürüldü ve TC Merkez Bankası politika faizini %14 yaptı. Eylül’den bugüne kadar 4 ayda toplamda 5 puan faizde indirimi yapılmış oldu. Döviz kurları tarihi seviyeleri gördü hatta 10 Ağustos 1970 yılındaki “1 dolar 15TL oldu” gazete manşetlerindeki haberleri tarihin tekrar tekerrür etmesi ile birlikte tekrardan 51 yıl sonra görmüş olduk. Hatta o kur bile hayal oldu.

Faizlerin düşüşü ile döviz kurlarındaki yükseliş devam ederken, hayat pahalılığı da devam ediyor. Tüm para birimlerindeki kur yükselişlerindeki ateş devam ediyor. Faiz indiriminin hemen ardından ise tepki olarak dolar 15,15 seviyesinden 17,50’ya kadar tırmanırken, Euro  17,15’ten 19,50’lara ve Gbp ise 19.50 seviyesinden yaklaşık 23,10 seviyelerine çıkarak yeni bir rekora imza attı. Gram altın da kurlardaki yükselişle o da tepki vererek 1000 lirayı geçmiş durumda. (Kurlar 16 ve 17 Aralık tarihine göre serbest piyasadan baz alınmıştır.)

2021’in başında ortalama 7,36 seviyelerinde olan dolar kurundaki artış aralık ortası itibariyle takribi dalgalı kurlara göre %135 ve Euro kuru ise 2021 yılı ocak ayına göre %116 ve Gbp ise yine 2021 ocak ayına göre %129 civarlarında değer kazandı. Son faiz kararı sonrası, döviz kurlarındaki artışların da devam etmesi bekleniyor. Sonuç olarak ortalık çok karışık ve ekonomi belirsizliğini koruyor. (kurlar 17 Aralık tarihine göre serbest piyasadan baz alınmıştır.)

Kasım ayı enflasyonu Türkiye’de %21,3 olarak gerçekleşmiş durumda. Yapılan zamlara bakıldığı zaman ise %20’nin çok üzerinde ve piyasada görülen rakamlardaki yansımalar bunu göstermiyor. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise, kasım ayında enflasyonun %58,6 olarak gerçekleştiğini tahmini olarak çalışmalarında açıkladılar.

2022 yılı ilk çeyreğinde ise bekle-gör politikası devreye girip sabit bir faiz duruşu sergilenebilir tahminleri ekonomistler tarafından yapılmaktadır; ama bunlarda sadece tahminlerden ibarettir. Sonrasındaki ekonomik politikalar ise buna göre belirlenecektir. Bu süreçte kredi hacimlerindeki büyüme, üretimdeki artışlar ve ihracattaki büyüme oranları ve cari fazla verme süreçleri değerlendirilecektir.

Şu anda satılan ürün ve hizmetlerde her an yeni fiyatlar ortaya çıkmaktadır. Kurlardaki artış ile enflasyonun artışı ve hayat pahalılığı, girdi maliyetlerindeki artış zaten üretim yaparken %70 ithal hammadde girdisi de olduğu düşünüldüğünde, ortaya çok fahiş fiyatlar çıkarken, her türlü fiyat artışını ve arkasında ise genel zamları tetiklemektedir.

Çin mi örnek alınıyor?

Çin’in ihracatında imalat sanayi ürünlerindeki teknoloji payı %30, Türkiye ise %3 altında görülüyor. Döviz rezervleri Çin’de 3,4 trilyon usd ve Türkiye ise 124 milyar usd. Çin’de enflasyon %2,3 ve merkez bankası faizi %3,9 iken Türkiye’de güncel enflasyon %21,3 ve merkez bankası faizi %14 seviyesinde. Farklı olarak Türkiye Çin’den sadece 2020 yılı sonu itibariyle GSYH/kamu borç yükü olarak yarısında görülmektedir. Çin uzun yıllarda bu günlere geldi. Öncelikle Çin işi derdik hatırlarsanız bunlar hep kopya olarak taklitle yapıldı derdik. Ucuz işçilik, ucuz iş, ucuz fiyatlar vardı. Ucuz emek ile Çin, hızlı bir şekilde ABD ve Avrupa’dan destek ve teşvikler alarak büyümeye başladı. Diğer ülkelere göre daha ucuz mallar ortaya çıktı ve karlılıklarını artırdılar. Çin’de ayrıca yabancı doğrudan sermaye yatırımları  2020 yılında 163 milyar usd iken Türkiye’de bu oran 5,2 milyar usd olmuştur. Çin genel olarak büyüme uğruna insan haklarını bir yere bırakarak emeği sömürerek hızlı bir şekilde basamakları tırmanmıştır. En büyük ikinci ekonomi olsa da bu durumda geri kalmışlardır. Risk nedir diye sorarsanız? geleceğin bilinmezliği diye bir cevap çıkar. Yaşayıp hep birlikte göreceğiz. En azından temel ihtiyaçlar için vergi ve KDV’ leri kaldırıp ticarette belli kurları sabitlemek ve enflasyon muhasebesini toparlamak ve temel gıda ürünlerinde ise daha da pahalılık yaratmadan alım gücünün zayıfladığı bu günlerde açlık sınırını elimizden geldiği kadar dengelememiz gerekmektedir.

Bir de dip not olarak İngiltere'de enflasyon kasım ayında %4.2'den, %5.1'e çıkarak on yılın zirvesine ulaşırken, İngiltere Merkez Bankası sürpriz bir şekilde politika faizi %0,10’dan %0,25’e yükselirken, Norveç Merkez Bankası ise perşembe günü bu yıl içerisinde dördüncü faiz artırımına giderek politika faizini 25 baz puan artırarak %1.50 ile neredeyse beş yılın en yüksek seviyesine çekti. Bu hareketi ile küresel merkez bankalarından daha da farklı bir yöne doğru yol alırken, Amerika merkez bankası politika faizini sabit bırakırken 2023 yılı sonuna kadar iki defa faiz artışı sinyali verdi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ yazıları