EkoFin

Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ
sukruumarbeyli@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ

Bana eski Kıbrıs’ımı verin!

Yayın Tarihi: 24/10/22 07:00
okuma süresi: 5 dak.

1980 yılları başları ve 1990 yılları sonuna kadar olan yıllara baktığınız zaman, Kıbrıs bir başkaydı o yıllar.

Kültürümüzü yansıtan değerler, insan ilişkileri, komşuluk, anlayış, saygı, sevgi ve ekonomi…

Baktığınız zaman o dönemler, çoğumuz için çok anlamlı ve güzel günlerdi. Bayramlar ki ne bayramdı? O zamanlar Çağlayan Bölgesi’nde Çocuk Bahçesi o zaman tek park olma özelliği taşıyordu. Hemen yanında kurulan galifler ve eğlenceler çok anlamlıydı. Bütün ada orada toplanır gerçek anlamda bir bayram yaşardı. Hiç bitmesin isterdik, çünkü herkes oradaydı ve kaynaşma vardı, sevgi vardı, arkadaşlık vardı, dostluk vardı.

Yine ileride Kıbrıs’ın iz bırakan sembolleri Zafer Sineması, Halk Sineması, Çiçek Sineması, Kristal Sineması yanlarındaki içecekleri ile şimdiki kafe tarzı gazinolar, kaldırımlar üzerindeki nargile kahvecileri, Taksim Sahası, Yenicami (YAK), Gençlik Gücü (GG), Kaymaklı Spor kulüpleri, itfaiyemiz, Öğretmenler Lokali, rahmetli Saffet Anibal, Plevne Restorant, Belediye Pazarı, Arasta Bölgesi, Çağlayan Restorant ve düğün salonu o zamanlar herkesin evlendiği yerdi; sandviççi Hamis, hummusçu Rifat, Cigerci Ahmet Dayı, Ali Korun Market, Resa Budak, hepsi de nur içinde yatsın.  Son olarak Sur içinde Asmaaltı’nda İlker abimize selamlarımı yolluyorum.

İlk başta adı yeni saha olan sonradan ismi Yusuf Kaptan Sahası olan sahamızda o efsane maçlar, o kalabalık, o heyecan, yer bulamazdık oturmaya…

Diğer taraftan  Kuğulu Park, Kumsal parkı derken, Dereboyu’nun o ihtişamı, saatlerce o yollarda dön ve dön gezintiler devam ederken, Toros Center’in yanındaki durakta arkadaşlarla buluşmalar çoook çok farklıydı. Enişte Restaurantta son durağımızdı.

Alagadi deniz sahilleri, Yavuz Çıkartma Plajı, Kervansaray, Glapsides tabi o zamanlar denizlerimiz pırıl pırıl parlarken aslında farklı dünyalardaydık.

Daha sayamadığım bir çok şey var unuttuklarım için özür dilerim ama ancak hatırladıklarım bu kadar…

Okullar bir başkaydı, öğretmenlerimiz, arkadaşlıklar, tabi teknoloji olmadığı için herkes sokakta eve giren yoktu, gece yarılarına kadar oyun ve dostluk vardı.

Sonrasında artık gelişen teknoloji, global ekonomi, dünyanın dönüş hızındaki artış, küresel boyutta dünyaya ayak uydurma süreçleri, pabuçlar ve yollar büyüdü tabi ki yapacak birşey yok; uyum sağlamak lazım, mücadele etmek lazım ve dünyaya adapte olmak için savaşmak lazım elbette ama kültürümüzü yaşatarak, eski değerleri yaşatarak, eski ile birlikte anıları yok etmeden, daha da zorluklar içerisinde olmamalı.

Eski değerli binaları restore ederek, iyi bir turizm planlaması yaparak, Suriçi için daha da aktif projeler yaparak, yollarımız, doğamız, müzelerimiz, kısacası tarihe iz bırakan eski günlerin nostaljisinin yaşatılmasına dair her şeyi geri getirmeliyiz.

Suriçi ile birleşen, Çağlayan ve Kaymaklı bölgeleri, Gönyeli ve Boğaz’ın yakınlaşması, Hamitköy ve Kaymaklı’nın yakınlaşması, büyümesi ve daha da geliştirilmesi çalışmaları yapılmalı.

Girne Turizm beldesi için çok daha fazla çalışmak gerekiyor. Bizi temsil eden bir yerimiz. Mağusa öğrenciler için daha da sahiplenilmeli, Lefke ve Güzelyurt artan öğrenci potansiyeline göre daha da geliştirilip öğrenciler için daha aktif ve çözümler sunacak bir hayat düzenine uyanmalıdır.

Ne isterse olsun adamız diğer ülkelere göre çok daha rahat, daha yaşanılabilir ve küçük olmasının avantajını taşımaktadır. Diğer ülkeler daha iyi görülse bile gidin bir içinde yaşayıp bakın çok daha zorluklar ve yaşam mücadelesi içerisindeler ve hep iyi yönlerini gösterdiklerine bakmayın.

Kabul ediyorum bu kıt kaynaklar ile ekonomik resesyon ve pandemi süreçleri ile bunları yapmak kolay değil ben de biliyorum ama bir yerden başlamak lazım, üretmek lazım, çabalamak lazım dijital geleceğe hazırlanmamız lazım. Dünyadan kopmadan en iyi şekilde rekabet ortamı hazırlayacak şekilde kendimizi ön plana çıkarmalıyız. Vizyon ve misyonlar oluşturmalıyız.

Gençlerimize şans vermeliyiz. Global düşünmeliyiz ve girişimci olmalıyız. Geçmişi unutmak değil, ders alarak, onu korumak ve daha da geliştirmek önemli. Kıbrıs’ımız bir tane onu yaşatmak ve geliştirmek hepimizin elinde. Martı fırtınanın şiddeti ne isterse olsun, sevdiği denizden asla vazgeçmez. Sevgiyle kalın…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Yrd. Doç. Dr. Şükrü UMARBEYLİ yazıları