Tufan Erhürman CTP’yi ‘parti’ yapabilir: Ya kazanırsa?

Yayın Tarihi: 25/09/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

"Durma kendini hatırlat; Durma göğe bakalım…"

Turgut Uyar'ın "Göğe Bakma Durağı" adlı şiirinden ilhamla Genel Başkanlığa seçilen Tufan Erhürman, Kasım 2016

*

Şubat 2004’te CTP Genel Başkanı ve Başbakan Mehmet Ali Talat, Gazeteci Nezire Gürkan’ın “MAT-Mehmet Ali Talat” adlı kitabında da yer alan demecinde ‘bu hükümete (CTP-DP) beş yıllık ömür biçer misiniz?’ sorusunu “Hayır, biçemem, çünkü Çözüm olacağına inanıyorum. Her hâlükârda bu ülkeyi AB’ye bu hükümet taşıyacak. […] kökten icraatlarla insanları endişeye, rahatsızlığa sevk etmeye niyetimiz yok” der…

Bu alıntı, her bir kelimesi ile inci gibi dizilmiş ve anlatmak isteğim her şeyi özetler nitelikte…

Ancak sözü, Erhürman'ın tavsiyesi ile 'göğe bakarak' uzatmakda fayda var... 

***

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), soğuk savaş döneminden bugüne ‘siyaset bilimi’ açısından bir siyasal parti olmadı.

Karanlık yönleri puslu kuruluş hikâyesi de bunu icap ediyordu.

“Bıyıklı” üst düzey yöneticilerinin perde gerisinde dönemin “askerleri” ile daima arasının iyi olması da bunun iz düşümlerden yalnızca biridir.

Lafı iki ileri, bir geri çekerek aksini söyleyecekler, kızabilecekler olacaktır ancak bizim merhum Dr. Doğan Harman’dan bizzat öğrendiğimiz budur.

***

‘Allah’ın suyunu özelleştirip’ silinen Başbakan Ömer Kalyoncu sonrası asıl sahnesini alan Erhürman, -pazarlıkları Türkiye ile yürüten Birikim Özgür’ün telefonunun diğer ucundaki isim olarak da- ülke siyaseti için büyük bir kazanımdır.

Tıpkı Kudret Özersay gibi de tertemizdir.

Eşi hanımefendiyi de çok takdir eder, şahsen severim.

Kıbrıs Türk siyasetinde tüm samimiyetimle kalıcı olmalarını dilerim. 

Hep var olsunlar isterim.

***

Tufan Erhürman CTP’yi ‘parti yapabilecek’ tek kişidir.

Çünkü CTP -her ne kadar KKTC’yi yasadışı görse de- yasal olarak kayıtlı olduğu ülkede, ‘yurtseverlerin de’ sorunlarını çözmeye aday değildi.

Bazı bakanlıkları istisnai şeyler anlatabilir ancak, bu genel olarak böyledir…

Filistin Kurtuluş Örgütü bile CTP’den daha çok partiye benzer.

Çünkü bir parti organizasyonunun temel olarak amacı yani kendisinden beklenen, sorunları çözmektir.

Her bir meselelerin halli için çare ortaya koymaktır.

‘Ölmemizin sebebi, yaşamış olmaktır’ der gibi Kıbrıs’ta ‘federal çözüm de çözüm’ diyerek üst yapıya ilişkin süren ideolojik atıflar, siyaset bilimi açısından ancak bir sivil toplum ya da dernek düzeyinde değerlidir.

Tufan Erhürman, sorunların anası olarak üst yapıyı işaretle ‘her şey çözümden sonra…’ anlayışı ve yaklaşımının, ‘tasavvufa kaçacak kadar romantik’ olduğunun farkında…

Geçtiğimiz gün sosyal medyada “dönüşümlü başhekimlik” şeklinde dalga konusu olan “Akıl yolu, ucu açık olmayan müzakerelerin yapılacağı dürüst bir masada çözüm aramaktır; Rum tarafı eğer siyasi eşitliğe hazır değilse, hazır olunca yapalım. Çünkü boşu boşuna oluyor” diyerek ‘başka ortak projeler yapalım’ çağrısı da bu anlamda dikkat çekici…   

İşte Tufan Erhürman, “Yalanın Şifresi” sonrası geldiği genel başkanlıkta partiyi bu hantallıktan kurtarmış ya da kurtarmak ister gibi görünüyor.

Dikkatlerden kaçıyor ama Tufan Erhürman eğer Cumhurbaşkanı seçilirse mesela AKEL-Kuzey Kıbrıs ilişkileri de darmadağın olabilir.

‘Doğrusu’ Erhürman, olası müzakere masasını da sarsacak biridir…

***

Erhürman, seçim sürecini ‘Akıncı’yı incitmemek’ üzerine kurmuş gibi görünüyor.

Mustafa Akıncı’ya doğrudan partide ‘başkaları’ çatıyor, teorik konuşuyor ve kendisi girişmiyor.

Bu siyaseten ikinci turda Akıncı lehine şekilleneceklerinin sinyalini -şimdiden gereksiz bir şekilde- verdiği gibi, CTP’yi iddialı bir konumdan da uzaklaştırıyor psikolojik olarak doğrusu.

Ancak böyle inceliklere bakacak bir seçmen elbette yok.

O nedenle zirvede ‘kasaba politikacıları’ yarışıyor gibi görünüyor.

***

İmam-ı Gazali'ye Göre "göğe bakmanın" on faydasından biri, koku, vehmi ve vesveseleri gidermesidir.

Cumhurbaşkanlığı seçimini eğer Erhürman kazanırsa, hem iç siyasette hem de güneydeki siyasette dengeler değişecektir.

Ama kaybederse de üzülmesine gerek yok.

‘Üç vakte kadar’ başbakan olup, 5 vakte kadar da Cumhurbaşkanı olabilir.

Daha az "göğe" bakıp ayakları sağlam yere basarsa, Akıncı’nın yapamadığını yapıp Kıbrıslı Türklerin lideri de olabilir.

Hem de ‘uzun’ vadeli…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.