Meclis yine iflas ile kapattı

Parlamento şudur;

Belirli sürelerde ve belirli bir süre için…

Yurttaşların oylarıyla seçilen milletvekillerinin oluşturduğu;

ülkenin yasalarını yapan;

devlet bütçesini çıkaran;

hükümetini denetleyen ve anayasaya göre daha başka görevleri ve yetkileri bulunan meclis (ya da meclisler).

**

Tanımda altı çizili kelimelere KKTC özelinde bakalım;

Belirli sürelerde deniyor…

Bizde bu yok!

Vekillik bir meslek.

Herkes Türkiye’deki 7 dönem Köksal Toptan, 6 dönem Ali Topuz, 6 dönem Murat Başesgioğlu, 5 dönem Önder Sav ekolünden…

Öyle zamanın başından beri varmışlar gibi!

Ya da kaç kez Devlet Bakanı olduğu hatırlanmayan Abdülkadir Aksu tipolojisinden…

Meclisin yarısı böyle…

Belli meslek öbeklerinin bir derneği gibi ayrıca parlamentomuz…

Mesela meclise ikinci bir TIP-İŞ dense yeridir…

**

Yurttaşların oyları ile seçilen deniyor…

Takdir edebileceğiniz gibi müdahaleye açık bir konu.

Artık daha da aleni ve fazlası ile tescilli.

Tüm eski Cumhurbaşkanları bundan ya kaybederken ya seçilirken ya da yeniden aday olurken bundan mağdur olduğunu dile getirmiş.

Eroğlu’ndan merhum kurucu Denktaş’a…

Ayrıca bu yurttaşların sayısı da resmi olarak belli değil…

Yine yurttaşlığın KKTC ilan edildiği günden beri bir kriteri yok.

Vatandaşlık Yasasında düzenleme benim bilmediğim bir tarihten beri her hükümetin şaşmaz vaadi.

Yurttaşlık bizde “bir sevda masalı” sadece…

**

Tanımda devamla ülkenin yasalarını yapan deniyor.

En komik olanlarından biri de bu, bize uyarladığımızda.

Evvela yasaları pek biz yapmıyoruz.

Protokollerle geliyor çoğu ve neyin neden yapıldığı bile bazen anlaşılamıyor.

Ayrıca işleri yoluna koymak için yasa merakımız da yok.

Bunun yerelde de sıkıntıları çok.

Tarımda mesela köklü bir yasa değişikliği yapamazsınız.

Memleketin kendi kendine ödül dağıtan ‘tavukçusu’ alıverir kellenizi…

Ya da yıllardır -ve hala devam eden- üç şirketin finansı ile “baltalanan” Hal Yasası rezaletleri…

Neler neler…

Yasa-Kulis, Kanun-Odak ilişkisi bizde doğrudan bir aşiret düzeneğinde işliyor ve bunu herkes biliyor.

‘Aşiretçilik’ tüm kurumlara hâkim.

Meclisin yasa yapma görevi var ama kaç tane yasa uzmanı var?

Benim bildiklerim de yasa yapmaktan ziyade aktivist!

Meclisi mahkemelerde savunmayacak kadar da anarşist!

Maaş almaya gelince sadece devletin memuru...!

Zaten tüm olay maaştır bizde...

Meclis maaşların ödenmesini garanti etmek için vardır.

Karşılığında tabii "maaş" dışında kazanılan gelirlere vatandaslar göz yumacak!

Yani gör beni göreyim seni!

**

Devlet bütçesini çıkaran deniyor parlamento için…

Bu konuya girmek bile zull.

Denk bütçe tarihimizde yok.

Meclisin bütçe ile herhangi bir fiili ilişkisi yok.

Meclisi geçin, hükümetin bile yok.

Buna rağmen reform da yok.

Şikâyet de…

Son sezonda cep harçlığı tadında…

Sloganı  ‘Anavatan sağ olsun’

**

Meclis ‘denetleyen’ deniyor…

Nerede?

Bir kere yapısı müsait değil…

Serdar Denktaş mesela şimdilerde olduğu gibi her dönem kritik…

O değilse başkası.

Ama muhakkak ‘biri’.

Mecliste yasama, yürütme birbirini denetlemesi için değil, “denetlememesi” için tasarlanmış gibi gerçekte…

Zaten bitmeyen sistem tartışmaları da tam da bu konudan çıkıyor.

Meclis araştırma komisyonunun işe yarar bir raporu var mı?

KTHY için bile kaç komite kuruldu..

Hâlâ öğrenemedik neden battığını...

Zaten kurulan komiteler de öğrenmeyelim diye kuruldu.

Yoksa herkes biliyor nasıl ve kimler tarafından batırıldığını...

**

Geldiğimiz noktada sahte siyaseti temsil eden meclis de çökmüş durumda.

Son oturumunu da nisap sorunu nedeniyle yapamadı ve gözler yeni dönemin açılışı olan 1 Ekim’e kaldı.

Hani yasalar?

Hangi denetim?

Nerede bütçe?

Hangi belirli sürede?

Hangi daha başka görevler ve yetkiler?

Hangi yurttaş?

Hangi hükümet?

Ve hangi muhalefet?...