KP’nin 20. yılı… Dijital medyanın yıldızları kim olacak?

Yayın Tarihi: 07/12/21 09:30
okuma süresi: 5 dak.

Pandemi tatbikatının başlaması ile Kıbrıs Postası’nın “baskı yayınını” durdurması en çok “diğerlerine” yaradı.

Hem kamuya hem diğer medyaya…

Zaten eğilim dijitalleşme idi ama pandemi tatbikatı ile birlikte bu mesele, çoklarının da değerlendirdiği gibi sürat kazandı.

Kıbrıs Postası, hızla merkeze aldığı “bugünün haberini, yarına bırakma” sloganıyla hala basmayı sürdürmeye çalışan gazetelere de gün içinde ilham veriyor, manşet atıyor.

Eskittiği’ gündem nedeniyle de tüm medyada muhabirleri çalışmaya zorluyor.

Kaynak teşkil ediyor.

Bu hep böyle idi ama artık Kıbrıs’ta varlığı çeyrek asra dayanan “kurucu marka” Kıbrıs Postası, bu alanda güvenilirliği ve etkinliği ile rakipsiz.

Bizim ‘mesleksiz başkan’ Polat Alper bana öteden beri, bir gazetecinin gazetecilikte kalabilmesi için, içeriğini insanların paylaştığı ve onlarla etkileşimde bulunduğu içerik haline getirebilmesi gerekir, diyordu…

Konuyu “sen siteye de işler yap” demeye getiriyordu.

Ben de kendisine ‘kendimi kast’ ile gazeteyi kapat da konuş bunları, o zaman gör sen beni diyerek meselenin “haberin kendisi” olduğunu, bu niteliğin değişmeyeceğini, süratin “antrenmandan” ibaret bir iş olduğunu, nerede olduğunun önemi olmadığını ifadeye çalışıyor ‘hem o, hem bu olmaz’ diyordum.

Koronavirüs ile kısmet böyle imiş.

**

Velhasıl her şeye rağmen “sosyal medya ile gazetecilik nereye gidiyor?” diye temel bir soru var.

Asrımızda herkes muhabir ve dijital okur-yazarlığın nereye savrulduğu belli değil.

Ama bu soru yerli yerinde duruyor.

Gazetecilik, temel anlamda önemli konular ve topluma mal olmuş olaylar hakkındaki raporların üretilmesi ve hassas bir şekilde dağıtılması ise eğer, dijital medyanın sürat yarışı içinde kritik değer ve önemi daha da nettir.

İşi usul ve erkânıyla bilen gerçek gazetecilerin üçte ikisi hala sosyal medyayı ‘güvenilmez’ olarak niteliyormuş ama yine bu ‘gazetecilerin’ yüzde ellisi, yani yarısı sosyal ağları temel haber kaynağı olarak kullanıyorlarmış. 

Gerçek bir çelişki…

İnsanlar bir köşe yazısını, haberi ne kadar çok tıklar, paylaşır, beğenir veya ona yorum yaparsa, başka birine sunulma olasılığı o kadar arttığı için “rekabet” denen -Âdemden beri var olmuş piyasa koşulları- aslında prensipte değişmiş değildir…

Bu yeni kabuğun yeni ilkelere,  usullere de elbet ihtiyacı yok değil.

Bu bir gelişim ise eğer, en çok sorgulanması gereken şeylerden biri olması gerekir.

**

Dijital medyada sürat yarışının neden olduğu akış ve takip alışkanlıkları ve parça/ mikro odak anlayışı mesela, en başta sorgulanması gereken unsurlardan biri olarak bilhassa benim dikkati çekiyor.

Zincirleme ve aksiyonu tetikleyen parça tesirli haberlerin, günün sonunda “ne anlama” geldiği ya da “geleceği” artık pek ciddiye alınan bir şey değil

Mesele sadece o parçaları vermek…

Oluğa malzeme atmak.

Yani mesela gün boyu devam eden mecliste, “asıl görünümün” ne olduğundan çok, ne konuşulduğu ön plana çıktığı için eski usul gazetelerden bildiğimiz ve sık sık bizim de geçmişte yaptığımız “haberleri paketleme”, “yarın asıl okuyucuya yorum imkânı sunma” diyebileceğimiz usul dijitalde ve onu  ikame ettiren ve ettirecek olan yeni nesilde “alaylı olmadıkları için” oldukça zayıf

Bunun orta vadede haberciliği “menfi” anlamda etkileyeceğini, yorumun haberin önüne geçmeye mahkûm kalacağını, haberin artık bütünen değersizleşeceğini düşünenlerdenim…

Çünkü bir noktadan sonra “olanın” ya da “olacak olanın” da bir anlamı kalmayacak

Her şey anlama çabalarına, “yoruma” kalacak.

“Görsel” ya da "yazılı” yoruma…

Yani insan olup biteni kendisi değerlendirmeyecek artık habere bakıp…

O’nu da devredecek.

Bu noktada dijital medyanın kralları ve kraliçelerinin “yorumcular” olacağını düşünüyorum.

Çünkü zaman, tüketim kültürü içinde aslı oluşturan parçaları kül etmekte, “haberi” değil “anlamını” aramaya da bizi artık her zaman olduğundan daha da fazla mahkûm etmektedir.

Aklımızı kaybettiğimiz ya da devrettiğimiz çağ, diye buna diyoruz.

Neredeyse 9 yıldır kesintisiz parçası olduğum Kıbrıs Postası’nın 20’nci yılını kutlarım.

Ay’ın iki yüzü misali Kıbrıs Postası’nın ‘karanlık tarafı’ olmaya devam edeceğim…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.