Berlin zirvesinden neler bekleniyor?

Yayın Tarihi: 01/11/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kıbrıs zirvesi bu yılın sonuna kadar tarihinin en kritik 60 gününe girerken, 25 Kasım'da Berlin'de yapılacak olan üçlü görüşmenin nelere gebe olduğu da yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Öncelikle, yapılacak olan toplantı ile birlikte, sorunun çözülmesi beklenmiyor.

Bu bağlamda, zirvede anlaşma filan imzalanacak değil.

Ancak nihai hedef olan bütünlüklü çözüm anlaşmasının kilitlerinin orada açılması kuvvetle muhtemel gibi görünüyor.

Zirve öncesi, özellikle BM'nin taraflar arasında 'güçlü bir fikir birlikteliği' olduğunu teyit etmek istemesi, bunu hedeflemesi dikkat çekiyor.

Bu beklentinin emarelerini ise, BM Güvenlik Konseyi'nin sürece olan ilgisi göstermektedir.

Öyle ki, Kıbrıs sorunu tarihinde çok ender görülen bir şekilde, Genel Sekreterin, bu ay ortası konseye sunacağı rapora, liderlerin de kapsamlı görüşlerini dahil etmesi, kendi raporuna eklemesi, bu ilginin en büyük göstergesi olarak dikkat çekiyor.

Kıbrıs Türk tarafının, Crans Montana'dan beri izlediği son derece tutarlı ve bizzat Genel Sekreterin de takdirine mazhar olan tutumu, öyle görülüyor ki sunulan bu ek rapora gelen tepkilerden de açıkça belli oluyor.

Toplam 10 sayfalık, ince elenip sık dokunan ve üç kısıma ayrılan raporda, gerek sürece olan katkı, gerek Güven Yaratıcı Önlemler konusundaki ilerici tutum, gerekse de bir BM kriteri olan siyasi eşitlik ve diğer başlıklardaki hassasiyet, BM çevrelerinde de pozitif tepkiler yaratmış durumda.

Crans Montana sonrası, zaten bir BM kriteri olan ve tarafların ondan önce Mont Pelerin zirvelerinde vardığı siyasi eşitlik ve kararlara etkin katılım gibi hayati konularındaki uzlaşıları, sonrasında yine Nikos Anastasiadis tarafından sulandırılmaya çalışılmıştı.

Ancak Rum liderin kendi iç siyasetine yönelik attığı bu ters adımlar nihayetinde uluslararası toplumun da sabrını taşırmış gibi görünüyor.

Bu bağlamda Anastasiadis, son dönemde sık sık yaptığı açıklamalarla bulandırdığı ortamın ardından, en son BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, tekrardan fabrika ayarlarına dönmesi dikkat çekici gelişmeler olarak kayda alınmış durumda.

Yine aynı toplantılar kapsamında, New York'ta Guterres ile yaptığı görüşmenin pek de sıcak geçmemesi ve bunun basına yansıması bu 'sabretme' nüansına ispat olarak gösteriliyor.

Ancak dikkat çeken bir başka hayati nokta, Güvenlik Konseyi'nin bizzat Guterres'e yaptığı 'ivedi gelişme olsun' uyarısı ve nihayetinde bir yerde 'inisiyatif al' şeklindeki baskı olarak duruyor.

Neredeyse tüm diplomatik çevreler, Genel Sekreterin, Crans Montana zirvesinde yaşadığı hayal kırıklığı sonrasında bu kez yoğurdu üfleyerek yiyeceği konusunda fikir birliği içinde bulunuyor.

İşte bu noktada, Berlin zirvesinin önemi, özellikle Rum tarafının tutumunun tam ve net olarak teyit edilmesi açısından son derece kritik olarak nitelendiriliyor.

Bu durumda, birden fazla toplantının yapılma ihtimali olan Berlin'deki süreç sonrası Guterres'in iki taraf arasında referans şartları konusunda maksimum anlayışlara varılması durumunda, eğer ikna olursa, beşli gayriresmi görüşme tarihini ilan etmesi beklenebilir.

Öte yandan, Guterres'in, elde edilecek olan uzlaşıları açıklamayı Berlin'den sonra değil de, Aralık ayında yapılması planlanan beşli toplantı öncesine saklaması kuvvetle muhtemel bir olasılık olarak duruyor.

Genel Sekreterin bu tavrını, beşli görüşmeye kadarki dönemde olası zarar verici spekülasyonların önlenmesi ve beşli görüşmede tüm tarafların sağlam bir zeminde buluşmasını sağlama amacı olarak yorumlamak mümkündür.

Sonuç olarak, Berlin zirvesinde Kıbrıs sorununun çözümü ilan edilmeyecek, bu noktada kesin konuşabiliriz.

Ancak, yazının girişinde de belirttiğim üzere, bu zirvede sağlanacak olan güçlü anlayış birlikteliği, yılların sorununu tarihe gömecek bir takım ciddi gelişmelerin ateşleyicisi olmaya namzettir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları