Diplomasi galip gelecek...

Yayın Tarihi: 17/01/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu dün CNN TÜRK'ten Emre Diner'e konuşarak önemli mesajlar verdi. Kiprianu, EastMed projesinin siyasi bir adım olduğunu maliyetinin de çok yüksek olduğunu belirterek, “Türkiye ile anlaşmak istiyoruz. Anlaşırsak, doğal gaz boru hattı Türkiye'den geçebilir. Bunun için Kıbrıs sorunu çözülmeli" ifadelerini kullandı.

Kiprianu'nun bu ifadeleri oldukça kritik ancak dün verilen başka mesajlar da oldu.

Mesela Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de Doğu Akdeniz’deki gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunarak, “Biz Doğu Akdeniz'de Rum yönetimi hariç, ki onun muhatabı KKTC'dir, diğer tüm ülkelerle diyalog kurarız. Hakkaniyete uygun şekilde bu paylaşımı yaparız” diye konuştu.

Yine dün 2019 yılını değerlendiren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon arama faaliyetlerini hem barışa hem de refaha katkı sağlayacak bir diplomasiyle takip ettiklerine işaret etti. Erdoğan, KKTC'nin bölgedeki enerji denkleminden dışlanmasına izin vermediklerini de sözlerine ekledi.

İlk Kiprianu'yu yazdım madem, ondan başlayacak olursak, AKEL'in özellikle son dönemde iyice Amerikan mandasına girmeye başlayan Anastasiadis'ten ve onun tehlikeli maceralarından hoşnut olmadığını söylemek lazım. Daha önce de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bizzat onun evinde fasulye yemiş ve ilginç şeyler işitmiş olan Kiprianu'nun, EastMed hakkında düz konuşup 'siyasi adımdır' demesi önemli bir noktadır.

EastMed maliyetinin yüksek olduğunu da söyleyen Kiprianu, “Bizim için Kıbrıs sorununun çözümü hayati önem taşıyor. Kıbrıs sorununun çözümü olmadan istikrarsızlık sadece adada değil, daha geniş bir bölgede etkili olur” diyor.

Defalarca yazıp çizdiğimiz bir gerçeği önemli bir Rum siyasinin ağzından işitmek başlı başına önemli bir olaydır. EastMed sadece astarı yüzünden pahalı olduğu için değil, taşıyabileceği kapasite bakımından da noksandır ve bunu sadece Kiprianu değil, İsrail ve İtalya da bilmektedir. Hatta Yunanistan da bu işin olmayacağını bilmektedir.

Bu yüzden son günlerde gizli bir İsrail-Türkiye-Mısır diplomasisinin döndüğü yönünde haberler sızmaktadır.

Ateş olmayan yerden duman çıkmayacağına işaret bu haberler bizzat Enerji Bakanı Dönmez tarafından "Doğu Akdeniz için biz herkesle diyalog kurarız, hakkaniyete uygun şekilde bu paylaşımı yaparız" diye dolaylı da olsa bunun teyidini yapmaktadır.

Bakan Dönmez bunlara ek daha önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun da ifade ettiği üzere "(Diyaloğu) Rumlar hariç, onların muhatabı KKTC'dir" da demektedir.

Başkan Erdoğan'ın da dün sözlerinde ifade ettiği üzere, "KKTC'yi enerji denkleminden dışlamalarına izin vermedik" demesi, her iki bakanın ifadelerini teyit etmesi açısından önemlidir.

Buna bir de Almanya'nın ev sahipliği yaptığı Libya konferansına Yunanistan ve Kıbrıs'ın davet edilmemesini de eklersek, kim ne derse desin, Türkiye'nin attığı Libya adımı ile birlikte bölgedeki dengeleri tamamen değiştirdiği, hem de lehine değiştirdiği apaçık bir gerçektir.

Bunu sadece ben söylemiyorum,  bizzat AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borell de dün yapılan bir başka kritik açıklamada bunu dile getirmiştir.

Yani?

Yanisi şudur: Davul gibi gerilen Doğu Akdeniz'de yavaş yavaş da olsa aklı-selim galip gelecektir gibi durmaktadır. Onun adı da diplomasidir.

Ve bu son açıklamalardan ve çağrılardan yapacağımız çıkarım, yakın bir gelecekte, Doğu Akdeniz denkleminin çok taraflı bir toplantı ile birlikte çözülme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğudur.

Türkiye yetkililerinin, "Rumların muhatabı KKTC'dir" lafından kastı aslında kendi içinde bir şarttır.

Peki, bu şart nedir? Elbette ki tüm bölge içinde bir çıban başı gibi duran Kıbrıs sorununun çözümüdür.

Kıbrıs sorununun Crans Montana sonrası artık tam anlamıyla bir uluslararası sorun olduğunu defalarca yazmış söylemiş birisi olarak, konunun artık bizim basit seçimimiz ya da başka hesaplarımıza tabi olmadığını anlamak zorundayız.

Seçim dedim de, bazı adayların taraftarlarının geçmiş dönem Kıbrıs Türk liderliği için "pro-aktif politika yapmadılar, yeterli temasta bulunmadılar" şeklinde eleştirilerine gülmekten başka çare bulamıyorum.

5 yılda, 4 kez uluslararası konferans toplanmasında sürükleyici güç olan, Kıbrıs sorununu çözümün eşiğine getiren birisine "başarısızlığı tescillendi" diye saldırmak mantıksızlıktır.

Gerçek şu ki, 6 Temmuz 2017 gecesinden beri çözümün kıyısında oturmaktayız. Başarı ve tescil arayanlar bence buna baksınlar.

Şimdi olması gereken şey, Doğu Akdeniz'deki denklemin diplomasi yoluyla çözülmesidir.

Bunun çözülmesinin de yolu Kıbrıs sorunundan geçmektedir.

Diplomasi bu karmaşık denkleme illa ki bir yol bulacaktır… Buna inancım tamdır...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları