2020 kritik bir yıldır, önemini anlamalıyız...

Yayın Tarihi: 18/01/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

Doğu Akdeniz'de gerçekten çok hızlı ve ilginç gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Akşam yazıp gazeteye yolladığınız köşe yazısını sabah olunca bayatlaştıracak kadar hızla yaşanan bu gelişmeleri takip etmek, ilişkiler yumağını anlamak hakikatten çok zor.

Mesela ben bu satırları yazarken, Perşembe günü imzalanan EastMed Gaz Formu'nun taraflarından İtalya, yine aynı gün Türkiye'nin buna karşı yaptığı sert açıklamada kendine yer bulurken, aynı İtalya, dün sabah Orta Akdeniz'de Türkiye ile ortak tatbikat gerçekleştirebiliyor!

Rum siyasiler çıkıp, Türkiye lehine demeçler veriyor. AB üyesi Almanya, Libya konferansı düzenliyor, Kongo'yu bile oraya davet ederken, konunun birebir en büyük muhatabı, AB üyesi Yunanistan'ı aynı konferansa çağırmıyor!

Bu nasıl iştir, bunlar nasıl gelişmelerdir, anlamak, okumak, izlemek gerçekten zor.

Tam da bu durumu anlatan bir makaleyi, çok sevip saydığım bir siyasetçi ağabeyim, sağ olsun, yolladı da biraz olsun yazacağım bu makaleye kolaylık sağladı.

Söz konusu makaleye göre, daha düne kadar, Mısır, İsrail ve Suriye ile düşmanca diyaloglar yaşayan Türkiye, bugünlerde her üç ülke ile arka kapı diplomasisi tarzında görüşmeler gerçekleştiriyor.

Cumhuriyet Gazetesi'nin köşe yazarlarından Berk Terkoğlu imzası taşıyan "Farkında mısınız, Türkiye bir günde eksen değiştiriyor" başlıklı makalede, Türkiye'nin Mısır ile bu türden bir görüşme süreci içinde olduğunu bizzat AK Parti'li vekilin ağzından yazılmış. Yine aynı makalede, MİT Başkanının, Suriye istihbarat şefiyle görüştüğü ve bunun da Türkiye tarafından hem de Reuters'e doğrulandığı yazıyor.

Tabii iş bununla da bitmiyor. Terkoğlu, köşesine, Libya mutabakatının mimarı olan ve aynı zamanda şu an Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olan Cihat Yaycı'nın, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'e yaptığı açıklamalarını da aktarıyor.

Buna göre, Yaycı, Özkök'e "Libya ile yaptığımız anlaşmanın aynısını bir an önce İsrail ile de yapmalıyız" diyor! Terkoğlu, İsrail ile görüşme olup olmadığı konusunu, yine İsrail kaynakları üzerinden sorduğunda aldığı cevap "Bunu açıklayamayız" oluyor. Yani "görüşüyoruz" demenin İbranicesi…

Yine, Yaycı'nın 30 Aralık'ta Kriter Dergisi'ne yazdığı Libya makalesinden de örnekler veren yazar, makalenin 'gelecekte yapılması gerekenler' bölümüne dikkat çekerek, Libya anlaşmasının aslında "Libya-Mısır-İsrail-Lübnan" paketi olduğunu belirtiyor. Yani Türkiye'nin, Libya dışındaki diğer 3 ülke ile de aynı anlaşmayı yapması gerektiğini söylüyor.

Hatta Terkoğlu, Yaycı'nın söz konusu makalesinde, bu anlaşmaların neden yapılması gerektiğini, söz konusu 3 ülkeye de şöyle anlattığını yazıyor, aynen alıntılıyorum:

Makale Mısır’a şunu söylüyor:

Türkiye yerine Güney Kıbrıs ile anlaşma yaparak 11 bin 500 kilometrekare deniz alanını kaybediyorsun.”

İsrail’e şunu söylüyor:

Türkiye ile anlaşman durumunda 16 bin 344 kilometrekare deniz alanı kazanacaksın.”

Lübnan’a şunu söylüyor:

Güney Kıbrıs ile anlaşma yaparak 3 bin 957 kilometrekare deniz alanı kaybediyorsun.”

 

Yani, Rumlarla değil, Türkiye ile anlaşın, huzur ve rahata erişin. Üstelik, kısacık maliyetsiz boru hattı ve boruların indiği yerde 85 milyonluk kocaman pazar da cabası!

Türkiye'nin bu çabaları sürerken, Perşembe günü, aralarında Mısır, İsrail ve Lübnan'ın bulunduğu ülkeler, ‘Gaz Forumu’ anlaşmasını imza ediyor. İşin içinde Filistin de var ama bu konuya girmeyeceğim...

Peki, bu anlaşma neden yapılıyor? Doğu Akdeniz'den çıkarılacak olan gazın, Türkiye üzerinden değil, Yunanistan-İtalya üzerinden taşınmasını ve böylece hem Türkiye'yi hem de Kıbrıslı Türkleri dışarıda bırakmak için.

Aklınız karıştı değil mi? Anladığım kadarıyla herkesin aklı karışık.

Tüm bunlar yaşanırken, Türkiye televizyonlarına bağlanan Rum ana muhalefet partisi AKEL'in Genel Sekreteri Andreas Kiprianu, "EastMed siyasi bir adımdır" diyor, astarı yüzünden pahalıdır diyor ve ekliyor: "Borular Türkiye üzerinden geçmeli, başka yolu yoktur!"

Haydaaaa!

Bu arada, bizim veciz ve nezih Kıbrıs Türk basınının bilindik kalemşörleri, "AKEL, Enosis isteyen bir partidir" diye yazmaya devam ediyor. Adamlar Enosis istese, kalkıp da boru hattı Yunanistan'dan değil, Türkiye'den geçsin diye aleni şekilde bunu söyler mi?

Ben cevap vermiyorum, siz değerlendirin.

Tüm bu kritik gelişmeler yaşanırken, adanın kuzeyinde ise seçim heyecanı yaşanıyor. Adayların argümanları mı?

Cumhurbaşkanı olup, memleketin yol sorununu, ekonomisini ne bileyim asgari ücretini belirlemeye, düzeltmeye namzet adaylarımız var.

Lütfen, çok rica ederim, bu popülizmi yapmayın. Zira öylesi bir noktadayız, öylesi kritik bir andan geçiyoruz ki, seçilecek olan kişinin tek ve biricik gündemi Kıbrıs sorununun çözümü, Kıbrıslı Türklerin uluslararası arenada bir aktör olmasını sağlamaktan başka bir şey olmamalıdır. Hele bir, bu sırat köprüsünü kazasız belasız aşalım da sonra düşünürüz bunları...

Bu bağlamda, 2020 kritik bir yıldır, kaderimizin çizileceği bir yıldır, bunun önemine ve ehemmiyetine varmaktan başka çaremiz yoktur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.