Federalist olmanın gereği...

Yayın Tarihi: 06/02/20 07:00
okuma süresi: 8 dak.

Geçen hafta yazdığım "Post-hakikat kafalar, tilkilikler ve gerçekler…" adlı makalemin sonunda, makaleme bazılarının kızacağını (nitekim kızdılar) söyleyerek, önceden cevap niteliğinde şunları kaleme almışım:

"Ben bu yüzlere her zaman olduğu gibi federalist olduğumu haykıracağım. Ha bir de Kıbrıs sorunu gibi hayati bir meselenin basit parti içi hesapları ya da ego faaliyetlerine kurban edilemeyecek kadar önemli olduğunu…"

Üzülerek görüyorum ki, federalist olduğunu iddia eden kimi çevreler, Kıbrıs sorunu tüccarlığı ile yıllardır bu ülkenin üzerine kara bir bulut gibi çökmeyi başaranlar, bırakın federasyon çözümü ile ilgili olmayı, herhangi bir çözüm ile ilgili olmadıklarını bir kez daha ispatlanma yolundadır.

26 Nisan seçimlerinin bir turnusol kağıdı etkisi göstererek bahse konu çevrelerin gizli ajandalarını paramparça edecek bir sonuç çıkarması en büyük dileğimdir.

Çünkü, bu ülkenin içinde bulunduğu dört tarafı kuşatılmış halden kurtulmasının en olanaklı yolu federal çözümdür.

Bu minvalde, bu çözüme inanmayan, her ne kadar yıllardır denenip başarılmasa da, dünyada kabul görmeyen eski tezleri tekrardan masaya koyup, halktan oy isteyenleri anlamam mümkündür. Siyaset olarak bunda sıkıntı görmüyorum.

Haliyle bu çevreler, tabii ki federal söylem yerine, adanın ikiye bölünmesi için çabalayacaklar, buna yönelik propaganda faaliyetleri sürdüreceklerdir.

Demokrasiye, her ne kadar bu coğrafyada sorunlu olsa da saygı gösterilmesi elzem bir şeydir.

Ancak, benim sıkıntılı bulduğum şey, bu çevrelerin propagandalarına bilerek ya da bilmeyerek alet olan ve kendilerini federal çözümcü olarak görenlerdir.

Yahu biraz yaratıcı olup, kendi propagandanızı, federal çözüme nasıl ulaşacağımızı bize anlatsanıza?

Hiç işiniz gücünüz kalmadı da birilerinin gözünü 'ısıran' şeyler üzerinden mi siyaset güdersiniz?

Yok örtülüden para mı verdi, yok Türkiye düşmanlığı mı yaptı, yok kaşının üzerinde gözü var…

Adamın biri bir programda çıkmış 'omurgasız' demiş, bütün dert bu. Haddini aştı bunu dedi, ben de doğru bulmadım ama bunu kalkıp da onun yakın olduğu aday demiş gibi lanse etmenin neresi doğrudur?

Ben geçen haftalarda bir yazımda ve hemen her gün KP'de yaptığım programımda aday çıkarmış bir parti için 'çözümün lokomotifi' diyorum, kime diyorum?

Sağda solda beni de birilerinin hesabına yazıyorsunuz madem, ki ben her yerde 'federalistim' diyorum, iyi güzel, bu bir iltifat değil mi o zaman?

Lokomotif gibi parti ne demek? O parti ve kitlesi olmadan çözüme ulaşamayacağımızı ben gayet iyi biliyorum, bunu söylüyorum, peki bunu iltifat olarak niye almadınız?

Ama boş verin, bunları bir kenara bırakalım, iltifat da yergi de sahibini bağlar, gelin konunun özünü, nasıl bir federal çözüm olması gerektiğini tartışalım.

Geçtiğimiz 5 yılın en büyük kazanımlarından olan ve kısaca çözümün şifreleri olarak niteleyeceğimiz Guterres kriterlerini nasıl buluyoruz? Birileri '5 yılda hiçbir şey olmadı' diyor ancak bu kriterler oluşturulurken, o masada toplum liderinin müzakerecisi olarak kim vardı, yazmama gerek var mı?

Bütün bu artı puanları ona da yazıyorum, çözümün kıyısına gelmemizde elbette çok büyük katkıları oldu. Peki şimdi neden 'hiçbir şey olmadı' diyorsunuz?

Misal, anlatın bana, o belgenin ilk maddesi olan Güvenlik ve Garantiler konusunda ne düşünüyorsunuz?

Türkiye'nin garantileri ne olacak, bu konu nasıl çözülecek, var mı bir formülünüz?

Siyasi eşitlik konusu Berlin'de zapturapt altına alındı, ondan artık ekmek yok ama mesela mülkiyet konusunda ne gibi bir uzlaşıya varılabilir?

Biraz ada dışına taşalım, mesela, Doğu Akdeniz meselesi hakkındaki çözüm önerileriniz nedir, var mı öngörüler?

Kıbrıs sorununun bu son 5 yılda iyice uluslararası sorun hüviyetine bürünmesi, çözülecekse zaten orada çözülecek olması gerçek bir durumken, bunu oralara taşıyan ekipler mi başarısız? Buna gerçekten inanıyor musunuz?

Türkiye'nin adanın batısında ilan ettiği kıta sahanlığı konusu ile taraflar nasıl bir 'kazan-kazan' durumu yaratabilir, var mı bir fikrimiz?

Elbette ki vardır, biliyorum ve ben bunları duymak istiyorum.

Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı seçimi, Kıbrıs Türk halkının baş müzakerecisini belirleyeceği bir seçimdir.

Ve ben Ulaş Barış olarak, bu seçimde federal çözümü savunan, kendi belirlediğim adaya oyumu vereceğim.

Eğer benim adayım ikinci tura  kalamazsa, o zaman ikinci turda (eğer olursa) federal çözümü savunan adaya oy vereceğim.

Bunu, bu ihtimalin olası muhatabı kimse ona da söyledim, sözümün de eriyim, hiçbir şekilde dönecek değilim.

Tam da bu yüzden, federalist olunmalı, bu şekilde davranmalı diyorum işte.

Ve yine bu yüzden, olası bir ikinci turda birbirimizin yüzüne bakacak halimiz kalsın diye bunları buraya yazıyorum, samimiyim.

Çünkü seçim biter, sandıklar sayılır, ertesi gün memleket yine ortak gailemiz olur, bunu bilmiyorsak, artık bilelim.

Yoksa böyle birilerinin değirmenine su taşınmaya devam edilirse, bu seçim parti içi siyasete kurban edilirse ve bir takım ego faaliyetleri tatmin edilsin diye Kıbrıs sorununun bu çok ciddi derece kritik olan durumu göz ardı edilirse, inanın bana yakın gelecekte hiçbir siyasi partinin önemi kalmayacaktır.

Söz uçar, yazı kalır diye buraya not düşeyim…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Alexy Flemmings 06/02/20 09:21
DÜNYADA BİRLEŞME YOK! DÜNYADA YALNIZCA AYRIŞMA VAR! Dünya’da Federasyonlar, Konfederasyonlar, Merkezi Yapılı Ülkeler Bitiyor: 1990'dan bu yana Federasyonların, Konfederasyonların, Merkezi Yapılı Ülkelerin (aynı ırklı, aynı dinli, aynı dilli Sırbistan-Karadağ bile!) ayrışmasıyla 37 yeni ülke bağımsız olup HİÇ BİR TAVİZ VERMEDEN tanındı, 31'i Birleşmiş Milletler üyesi oldu, 6sı bugün yarın olacak. Birleşen 1 tane yok!: SOVYETLER BİRLİĞİ (FEDERASYON): 1 Ermenistan 2 Azerbaycan 3 Belarus 4 Estonya 5 Gürcistan 6 Kazakistan 7 Kırgızistan 8 Letonya 9 Litvanya 10 Moldova 11 Rusya 12 Tacikistan 13 Türkmenistan 14 Ukrayna 15 Özbekistan YUGOSLAVYA (FEDERASYON) = 16 Bosna Hersek 17 Hırvatistan 18 Makedonya 19 Sırbistan-Karadağ 20 Slovenya 21 Namibya (Güney Afrika) 22,23,24 Marşal Adaları, Mikronezya Karolin Adaları, Palau (ABD’den (FEDERASYON) ayrıldılar!) ÇEKOSLOVAKYA (FEDERASYON) = 25 Çek Cumhuriyeti + 26 Slovakya 27 Eritre (Etiyopya) 28 Timor-Leste (Endonezya) AYNI IRKLI, AYNI DİNLİ, AYNI DİLLİ DE AYRILDI!: SIRBİSTAN-KARADAĞ (FEDERASYON)= 29 Karadağ + 30 Sırbistan 31 Kosovo (Sırbistan): 111 ülke tanıyor. BM üyesi olmadığı halde, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne üye oldu; 2016 Rio Olimpiyatlarında mücadele etti; FİFA ve FİBA'ya üye oldu; tüm dünyayla futbol ve basketbol oynuyor. 32, 33 Abazya, Güney Osetya (Gürcistan) 34 Güney Sudan (Sudan) 35 Kırım (Ukrayna'dan kaşla göz arasında ayrışıp geçip gitti) UKRAYNALILAR, ŞİMDİ, KIRIM'A TURİST OLARAK BİLE GİREMİYOR! 36, 37 Donetsk Halk Cumhuriyeti, Luhansk Halk Cumhuriyeti (Ukrayna) ve ... Federasyonların, Konfederasyonların, Devletlerin AYRIŞMASI HİÇ BİTMEYECEK! Trinistra, Filistin, Batı Sahara, Grönland, Quebec, Wallonia, Flanders, KATALONYA, Bask, Padova, Kuzey İrlanda, İskoçya, Somaliland, Putland,...