Şimdi de Singapur modeli...

Yayın Tarihi: 16/02/20 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Maraş'ta dün yapılan ve bazı adaylar için seçim propagandası sağlamaktan başka bir işe yaramayan Maraş toplantısı sırasında konuşan Türkiye Barolar Birliği'nin Başkanı, Kıbrıs için 'Singapur' modelinden bahsetmiş.

Toplantı öncesi yaptığı açıklamalarda da aynı modelden bahseden beyefendi, anladığım kadarıyla KKTC'mize yeni bir sistem armağan etmek istemektedir.

"KKTC'yi bölgenin Singapur'u haline getireceğiz" diyen TBB Başkanının bu ifadelerinden ne kasıt ettiğini bilmiyorum.

Ama toplamda 179 kilometrekarelik, içinde 5.5 milyon insan yaşadığı ve kişi başına yıllık geliri 60 bin Doların üzerinde olan ada devleti Singapur, son zamanlarda KKTC için ortaya atılan Monako, Kosova, Cebelitarık ve Nahçıvan gibi güzide yerlerin bulunduğu model listesine girmeye namzettir.

Dünyanın en iyi eğitim sisteminin bulunduğu, Asya kıtasının Hong Kong ile birlikte en işlek limanı olan bu dev ticaret merkezinin nüfusunun geneli Çin asıllı, bir kısmı Malay, Hintli ve diğer azınlıklardan oluşur.

Uzun yıllar İngiliz Kolonisi olan, 2.Dünya Harbinin başlarında, 44 bin kişilik İngiliz Garnizonunun tek kurşun atmadan Japonlara esir düştüğü bu adacık, savaş sonrası Japonları teslim olması ile birlikte tekrar İngiliz yönetimine geçmiştir. 1946'da Malezya'dan bağımsız bir koloni olan ve başında İngiliz Valisi bulunan Singapur, 1963'te İngilizler tarafından tekrardan Malezya Birliği'ne katılmaya zorlanmış ancak bu karışıklığa yol açmıştı.

2 yıl süren karışıklıktan sonra 9 Ağustos 1965'te bağımsızlığına kavuşan Singapur, o tarihten 1990 yılına kadar Lee Kuan Yew yönetimi altında devam etmiştir. Bir nevi 'Yerli İngiliz Valisi' gibi olan Yew, o yıl görevi devretmiş, Singapur da ertesi yıl veto yetkisi olan başkanlık sistemine geçmiştir. Yani tek adamlıktan, daha demokratik sayılan başkanlık sistemine geçiş gibi bir şey diyebiliriz.

Buna göre Cumhurbaşkanının, bütçeyi ve kamu kuruluşlarına yapılan atamaları veto yetkisi bulunmakta, ayrıca, kendisi iç güvenlik yasası ve dinsel uyum alanındaki yasalar çerçevesinde hükümetin uygulamalarını ve yolsuzlukla ilgili konularda yürüttüğü soruşturmaları denetleyebilmektedir. 

Singapur Anayasası'na göre, Cumhurbaşkanı, adayların Anayasada belirtilen şartları haiz olup olmadığını inceleyen ve buna göre karar veren üç kişilik bir Cumhurbaşkanı Seçim Komisyonu tarafından belirlenmektedir. Cumhurbaşkanı, belirlenen adaylar arasından 6 yıl için halk tarafından seçilmektedir.

Yani başkan olabilmek için 'komisyondan' geçmek gerekmektedir. Öyle bağımsız bir şekilde, dışarıdan 'ben adayım' diyerek aday olmak mümkün değildir.

Komisyon ise parlamento tarafından oluşturulmakta, yani işin kısacası, başkan, onların belirlediği adaylar arasından, halka seçtirilmektedir. Bu arada yasama gücü parlamentonun elindedir. Parlamento, 94 üyeli olup, üyeler beş senede bir seçilir. Hükümetin parlamentodan güvenoyu alma zorunluluğu yoktur ve bu nedenle başbakanın parlamentoya hükümet programı sunması gibi bir gelenek de bulunmamaktadır.

Açıkçası bana biraz 'al gülüm ver gülüm' gibi gelen bir sistemleri vardır.

Bu kadar genel bilgiden sonra, TBB Başkanı beyefendinin birden bire 'Singapur' demesi, bizim de seçim dönemimizde çeşitli adayların 'Başkanlık sistemine geçelim' şeklindeki tartışmalarını görünce,  ilerleyen zamanlarda bu konuyu daha çok tartışacağız gibime geliyor.

Ancak benim anladığım bahşedilen Singapur işi, bizi zengin edip, Akdeniz'in Singapur'u gibi dev bir ticaret merkezine çevirip de gökten para yağdıracak bir modeli değil, 'komisyon-meclis-ilahlar' üçgeninde, yetkileri artırılmış atama bir başkan, demokratik temsiliyeti düşürülmüş bir halk ile daha kolay 'idare edilme' felsefesi üzerine kurulacak bir modeli vaat etmektedir.

Son zamanlarda bazı adayların sürekli şekilde 'zaten yarı başkanlık sistemimiz var, başkanı halk seçiyor' demesi, bazılarının 'başkanlık sistemi gelecek, sorunlarımız bitecek' demesi, bazı yayın organlarında sürekli şekilde mecliste alınan maaşların gündem edilmesi, kapılara dizilen boş tenekeler, Kıbrıs sorunu yerine sürekli yönetim şekillerinin konuşulması, iç siyasetin tavan yapması, bana güzel bir 'ayarlama' ile karşı karşıya olduğumuz izlenimi vermektedir.

Çok daha bağımlı, çok daha talimat almaya müsait bir sistem tek eksiğimizdir zaten, onu da yapalım, sonrasına bakarız…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.